Tarih: 09.12.2022 11:03
İş güvenliğini bilerek ya da ihmal sonucu tehlikeye atmak haklı fesih sebebi
Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerinin ihlali neticesinde ortaya çıkacak sonuçlar, ihlalin ağırlığına göre değişiyor. İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Başak Güneş, iş sözleşmesiyle çalışanlar bakımından, işçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesinin kanunda açıkça bir haklı fesih sebebi olduğunu belirtti.
İş yerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması işverenin sorumluluğunda olsa da önlemlerin amacına ulaşabilmesinde çalışanların da yükümlülükleri var. Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Başak Güneş, bu yükümlülüklerin, bazı iş yerlerinde çalışanlar tarafından yeterince bilinmediğini belirtti. Oysa çalışanların iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerini ihlal etmelerinin disiplin cezası, iş sözleşmesinin feshi yahut tazminat gibi ciddi sonuçlara yol açabildiğini açıkladı. İhmal ve savsama nedeniyle iş güvenliğini tehlikeye atan işçinin, ihbar ve tazminat almaksızın işten çıkarılabileceği konusunda uyarıda bulundu.
“Yükümlülüklere aykırılığın ağır hukuki sonuçları var”
Dr. Başak Güneş, iş sözleşmesinin bu hüküm doğrultusunda işveren tarafından haklı feshi, işçiye önceden haber verilmeden derhal iş ilişkisinin sonlandırılması ile işçinin ihbar ve kıdem tazminatından yoksun kalması anlamına geldiğini anlattı. Hükümde zararın ortaya çıkmasının gerekli görülmediğini belirten Başak Güneş, “Kanun koyucu tarafından zararın meydana gelme ihtimali dahi yeterli bulunmuştur. İşçi davranışı ile sadece kendi güvenliğini tehlikeye düşürse bile, işveren için haklı fesih imkânı ortaya çıkmaktadır” şeklinde konuştu.
Bunun için işçinin ihmal seviyesinde olsa da bir kusurunun bulunmasının gerekli ve yeterli olduğunu ifade etti.
“Tam tespit edilemediği durumlarda ücret kesintisi yapılabilir”
Dr. Başak Güneş, işçinin işin güvenliğini tehlikeye düşürdüğünün tam olarak tespit edilememesi veya işverenin iş sözleşmesinin feshi gibi ağır bir yaptırıma hemen başvurmak istememesi gibi durumlarda, işverenin iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerini ihlal eden işçiye uyarı, kınama, ücretten kesme gibi bir disiplin cezası verebileceğini kaydetti. Ancak ücretten kesme cezasının verilebilmesi için de bu cezanın verileceği durumların toplu iş sözleşmesi, iş sözleşmesi yahut personel yönetmeliklerinde önceden düzenlenmesinin şart olduğunu ekledi. İşçiye kesinti yapılacağı ve cezanın sebeplerinin gecikmeden bildirilmesi gerektiğini ifade eden Güneş, “Ayrıca yapılacak kesinti işçinin iki günlük kazancından fazla olamaz ve işverenin kesinti miktarını Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının hesabına yatırması gerekir” açıklamasını yaptı.
“İşveren, maddi tazminat isteyebilir”
Başak Güneş, işçilerin iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerini ihlal etmesinin zarara yol açması durumunda, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) genel hükümleri çerçevesinde bir de tazminat yaptırımı ile karşılaşabileceklerini hatırlattı. Bedensel ya da malvarlığına ilişkin bir zarardan, işçinin kusuru oranında sorumlu tutulabileceğini söyledi.
“Ölüme ya da yaralanmaya sebebiyette ceza davası açılabilir”
Başak Güneş ayrıca, işçilerin bu gibi durumlarda karşı karşıya gelebileceği bir başka tazminat yaptırımının da Sosyal Güvenlik Kurumunun rücuan tazminatları olduğunu söyledi. “Çalışanın ihmali, bir iş kazasına, meslek hastalığına yahut hastalığa yol açarsa, Sosyal Güvenlik Kurumu, söz konusu sebeplerle yaptığı parasal yardımların bir kısmını ilgili çalışana rücu edebilir. Yani dava yoluyla çalışandan alabilir” diyen Güneş, son olarak; çalışanların iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerini ihmal etmesi bir kişinin ölmesine yahut yaralanmasına sebebiyet verirse, ilgili çalışan hakkında ceza davası da açılabileceğinin altını çizdi. Bu çerçevede; üzücü olayların yaşanmaması için çalışanların göreve ilişkin talimatların zamanında, eksiksiz şekilde uygulaması ve tehlike oluşturacak her tür davranıştan kaçınmasının büyük önem taşıdığı uyarısında bulundu.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —