İşitme bilinci sanatla harmanlandı
ESKİŞEHİR – Engelliler Haftası sebebiyle Eskişehir’de işitme bilinci ve sanatın konuşulduğu sempozyum yapıldı.
Engelliler Haftası sebebiyle Eskişehir’de, Si-Ser İşitme Merkezleri ve İÇEV sponsorluğunda işitme engellilerle ilgili sempozyum gerçekleştirildi. Haller Gençlik Merkezi’nde düzenlenen ‘Sanata Evet’ uluslararası sempozyumunda işitme bilinci ve sanat konuşuldu. Programın moderatörlüğünü oyuncu ve yazar olan Tamer Levent üstlendi. Si-Ser İşitme Cihazları Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Ağaç ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in kürsü konuşmalarının ardından sempozyum başladı. Program çerçevesinde konuklar birbirinden farklı başlıklarla işitme bilincini sanatla harmanladı.
“İşitme kaybı, bir engel değil, bir sorundur ve bu sorunu teknolojiyi kullanarak aşabiliriz”
Sempozyumun önemine dair açıklama yapan Si-Ser İşitme Cihazları Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Ağaç, “Bir gün işitmenin olmadığını düşünün, iletişimin olmadığını düşünün. Sessiz bir dünyanın olduğunu düşünün. Yaşamanın mümkün olmadığına zaten şahit oluruz. Dolayısıyla iletişimi güçlendirmek için hem milli sporcularımızı hem diğer vatandaşlarımızı hem işitme sorunu yaşayan bütün insanları bu alanda tabii iletişime çekmek istiyoruz. Yerli ve milli teknolojimizle yaklaşık 22 yıldır ülkemizde üretim yaparak yerli işitme cihazı üretiyoruz. Aynı zamanda da dünyanın elli ülkesine de ihracatımız var. Milli sporculara destek olmak tabii farklı bir duygu. Onları da her alanda desteklemeye çalışıyoruz. İşitme kaybının bir işitme engelliği olmadığını ispatlamaya çalışıyoruz. İşitme kaybı engel değil. Özellikle teknoloji şu anda işitme engelini aşıyor ve kişiyi güncel hayata bağlıyor, aktif bir yaşama bağlıyor. Hayatın her yerinde, her anında insanları hayata bağlayan bir teknoloji var. Yerli ve milli bir teknoloji var. Onun için bu teknolojiyi kullanarak hayatlarına yeniden yön verebilirler, proje yapabilirler, okul okuyabilirler, meslek edinebilirler. Hayatın hiçbir şeyinden, bir zevkten vazgeçmek durumunda değiller. Onun için toplumu işitme bilincine davet ediyoruz. İşitme kaybı, bir engel değil, bir sorundur ve bu sorunu teknolojiyi kullanarak aşabileceğimizi söylemek istiyorum” diye konuştu.
“Hem yaptığım derecelerde hem normal hayatta duyma kalitesini bayağı artırdı”
Yerli ve milli işitme cihazlarının performans kalitesini ve başarılarını artırdığını vurgulayan milli karateci Emirhan Gürsoy, “Hem yaptığım derecelerde hem normal hayatta duyma kalitesini bayağı artırdı. Şimdiki cihazımla yaklaşık bir seneyi devirdim, iki sene oluyor. Ses kalitesi çok iyi ve kulakta cihaz olup olmadığını hiç hissetmiyorum. Hiçbir rahatsız edici yanı yok. Zaten günlük yaşamımda genellikle en çok spor yapıyorum. Sporla zaman geçiriyorum. Hem günlük zamanda takıyorum, hem sporda takıyorum. Yani gayet güzel. Olimpiyat ve Dünya Şampiyonası’nda moral motivasyon olarak, yani rakiplerime odaklanmanda, duymamda, maçlara hazırlanmamda bayağı bir faydası oldu. Kesinlikle tavsiye ederim. Çünkü yani arasındaki farkı kendileri de gerçekten fark edebilirler. Yani ses kalitesi olarak bayağı üst seviyede” ifadelerini kullandı.
“Amacımız global bütün değerlere ve global sosyal sorumluluk projelerine destek olmak”
Organizasyonun koordinatörlüğünü üstlenen Fikriye Korkunç, “Amacımız global bütün değerlere ve global sosyal sorumluluk projelerine destek olmak. Çünkü bir ürünü inovatif olarak çok geliştirebilirsiniz ama halka dokunmadığınızda kendi gelişiminizi anlatamamış oluyorsunuz. Biz son derece yerli ve milli olan, Türkiye ve TÜBİTAK’la geliştirilmiş çok değerli bir ürün için buradayız. Bunu toplumsal farkındalığı arttırmadan paylaşmanın çok da önemli olmadığını düşünüyoruz. Özellikle de bu deprem süreci bizdeki bazı olayları ve dengeleri daha da hızlandırdı. Çünkü ‘Sesimi duyan var mı?’ diye bir cümle var ama hiç o sesi duymayan, biz dokunamadığımıza kendimizi ifade edemediğimizde bu başarıyı paylaşamayacağımız sayısız insan var. Bunun da biraz altını çizmek istiyoruz. Sanat çok kapsayıcı bir şey. Sanat çok değerli bir şey. Bugün sosyolog, psikolog, beyin uzmanı, sanatçı, üreten, artist ve bilim insanlarıyla biz bütünsel yaklaşmak istiyoruz markalara. Onun için de gayet güzel bir geçti. Herkese katılımı çok teşekkür ederim” dedi.
“İşitmede bu gelişmeyi sağlamak da sanattır”
Programın moderatörlüğünü üstlenen oyuncu, yönetmen ve yazar Tamer Levent, “Sanata evet demek zaten farkındalığı bulmak demek. İşitme farkındalığın başlangıç noktalarından, beş duyu organından biri olduğuna göre insanın işiterek, koklayarak yani beş duyu organı kullanarak altıncı duyuyla da birleştirerek bir sonuç çıkarması demek. Yani düşüncenin başlangıcı diyebiliriz buna. Dolayısıyla sanat da düşünce demek esasında. Yani biz onu bilmiyoruz. Sanatı hep bitmiş iş zannediyoruz. İşitme olayında bu gelişmeyi sağlamak da sanattır. Değil mi? Şimdi durup dururken olmuyor. Buna tek başına bilim diyemezsin. Çünkü bilimin bir şeyi merak etmesi ve onu dönüştürmesi için bir süreci ortaya çıkarmasına da sanat deniliyor. Engellerin ortadan kalkması için ne lazımsa yapılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.