İtalya’daki tarihi katedral Latmos’un izlerini taşıyor

İtalya’daki tarihi katedral Latmos’un izlerini taşıyor

İtalya’daki tarihi katedral Latmos’un izlerini taşıyor

EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, tarihi Siena Katedrali’nin tavan süslemelerinde Latmos’un izlerinin görüldüğünü belirtti.

Doğal peyzajı ve tarihi dokusu ile dikkat çeken Latmos Dağları, gün geçtikçe cazibesini artırmaya devam ediyor. Tarih öncesi kaya resimleri başta olmak üzere birçok özelliği ile her yıl birçok vatandaşın rotasına giren Latmos’un izleri, İtalya’nın Toscana bölgesinde bulunan Siena Katedrali’nde görüldü. 13. yüzyılın sonlarında yapılan ve Dünya Miras Listesi’nde yer alan katedralin tavan süslemelerinde, Latmos’ta geçen Tanrıça Selene ile Çoban Endymion arasındaki aşk ve Endymion’un sonsuz uykuya dalması ile sonuçlanan mitolojik hikaye anlatılıyor.

Katedralin, Latmos Dağları ile ilişkisine dikkat çeken Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü ise “Bu süslemelerde antik çağın en romantik aşkı anlatılmaktadır ve Tanrıça Selene ile Çoban Endymion arasındaki aşkı konu alan ve Endymion’un sonsuz uykuya dalması ile sonuçlanan mitolojik hikaye, Latmos Dağları’nda geçmektedir” dedi.

“Bu hikaye sadece Latmos Dağları’nda geçiyor”
Her yıl milyonlarca turistin ziyaret ettiği katedralde Latmos’un izlerinin olduğunu belirten EKODOSD Başkanı Sürücü; “Siena şehri, İtalya’nın Toscana bölgesinde Ortaçağ tarihi ve kültürel eserleriyle bilinen milyonlarca turistin gittiği bir kenttir. Kentin en önemli yapılarından biri 13. yüzyılın sonlarında Romanesk ve Gotik tarzda inşa edilen Siena Katedrali’dir. UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’nde yer alan kentteki bu katedral, freskleri ve resimleriyle ünlüdür. Bu tarihi yapıda Rönesans’ın baş mimarları Pisano, Donatello ve Michelangelo’nun paha biçilemeyen eserleri ve Pinturicchio’nun resimleri bulunmaktadır. Siena’nın sembolü olan bu yapıyı her yıl 1 milyondan fazla kişi ziyaret etmektedir. Katedralin tavan süslemelerinin birinin içinde Latmos Dağları’nı ilgilendiren çok önemli mitolojik bir hikaye bulunmaktadır. Latmos Dağları’nın büyüleyici doğa peyzajına atfedilen kutsal anlam, daha sonraki kültürleri de etkilemiş eşsiz bir kültürel miras öğesidir. Latmos bölgesi kültürel mirası tarih öncesi dönemden günümüze ulaşan zaman içerisinde, Anadolu ve Avrupa kültürünün sanatsal ve edebi eserlerine, inanç ve geleneklerine doğrudan veya dolaylı olarak etki etmiştir. Resimdeki bu mitolojik hikayede, antik çağın en romantik aşkı anlatılmaktadır. Tanrıça Selene ile Çoban Endymion arasındaki aşkı konu alan ve Endymion’un sonsuz uykuya dalması ile sonuçlanan mitolojik hikaye, Latmos Dağları’nda geçmektedir. Endymion ve Selene arasındaki mitolojik aşk hikayesi, Arkaik Dönem’den itibaren özellikle plastik sanatlara yansıtılmıştır. Mitolojik hikaye en çok Roma Dönemi lahitlerinde betimlenmiş, dalgın haldeki gencin sonsuz uykusu, ölümsüzlüğün simgesi olarak kabul edilmiştir. Endymion’un sonsuz uykuya dalması motifine yakın dönem sanatında da devam edilmiştir. Bunlardan biri, Siena Katedrali’ndeki ’Biblioteca Piccolimini’de bulunan, Ressam Pinturicchio’ya ait tavan resminden bir sahnedir. Bu resimde Roma Dönemi lahdinde görülen sahne bir Rönesans resmi biçiminde yapılmıştır. Lahitte Latmos, uyuyan Endymion ile birlikte mağaranın yukarısında, kayalık üzerinde oturan bir erkek şeklinde kişileştirilmişken, dağın zirvesi tanrıça ile gencin karşılaşması sahnesine arka plan oluşturmaktadır. Burada zirve, Ortaçağ kaynaklarında tasvir edildiği şekilde büyük bir taş olarak betimlenmiştir. Yakışıklı genç çoban Endymion ile Ay Tanrıçası Selene’nin aşkını sembolize eden bu mitolojik hikaye, sadece Beşparmak Dağları’nda geçmekte ve başka hiçbir yerde rastlanmamaktadır” dedi.

“Latmos’u bütüncül olarak korumalıyız”
Sürücü, “Bu mitolojik efsaneyi günümüzde yaşamak isteyenler, dolunayın Beşparmak Dağları’nın arkasından çıkışını ve Bafa Gölü’nün üzerine yansıyan ışıklarını izlemek ve o anı yaşamak için bu muhteşem coğrafyaya gelir. Kapıkırı köyüyle iç içe olan antik Herakleia kentinin girişinde Endymion kutsal alanı bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıl Prof. Dr. Zeliha Gider Büyüközer’in başkanlığında kutsal alanda yapılan kazı çalışmalarında birçok buluntu meydana çıkarılmıştır. Ancak tüm bu hikayelerin geçtiği Latmos’un bütüncül coğrafyasında maden alanları genişletilerek, tahribatlar artmaya devam ediyor. Eğer yapılan tahribatlar bu hızda devam ederse, sadece mitolojik hikayeler değil, tarih öncesi dönemden beri var olan kültürü, yöre halkının sağlığı, geliri, bölgenin biyolojik çeşitliliği, yaban hayatı, bitkisi, ağacı, suyu kısacası bu topraklardaki yaşam tümüyle bitecektir. Bu eşsiz coğrafyadaki tahribatlar bir an önce durdurulmalı, maden faaliyetleri için yeni izinler verilmemeli, dağın bütüncül olarak korunması sağlanarak, yereldeki insanların ve ülkemizin kazanımı için açık hava müzesi niteliğindeki bu dağın tüm dünyaya tanıtımına yönelik projeler geliştirilmelidir” şeklinde konuştu.


Güncel 2.04.2023 23:45:46 0