Jeoloji mühendisinden ‘Hasarlı binalara girmeyen’ uyarısı

Jeoloji mühendisinden ‘Hasarlı binalara girmeyen’ uyarısı

Jeoloji mühendisinden ‘Hasarlı binalara girmeyen’ uyarısı

Manisa’da görev yapan Jeoloji Mühendisi Ali Aykut Ece, merkez üssü İzmir Seferihisar’da meydana gelen 6,6 şiddetindeki depremin, 1930-1940’larda olan depremin üstünde bir deprem olduğunu söyledi. Vatandaşları hasarlı binalara girmemeleri konusunda uyaran Ece, ev alırken evin özelliklerine değil zemin etüdüne bakılması gerektiğinin öneminin bir kez daha gözler önüne serildiğini söyledi.
Meydana gelen depremin beklenen deprem olduğunu kaydeden Ece, “Bu bölge için beklenen 6 ve üzeri depremlerden bir tanesidir. Sonuçta biz yaptığımız çalışmalarda elde ettiğimiz veriler doğrultusunda çeşitli periyotlarda 50 veya 100 yıllık zaman dilimlerine bakıyoruz. Bu zaman dilimi içerisinde beklenen bir depremdir. Ama hazırlıklı değiliz. Sonuçta her zamanki gibi hiçbir depreme hazır olmadığımız gibi buna da hazır değiliz. Ölenlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Vatandaşlar da çok tedirgin. Hasarlı binalara girilmemesi lazım” dedi.

“10-15 gün sürebilir”
Ege Bölgesinde ve Manisa’da yaptıkları çalışmalar neticesinde bu tür depremlerin beklendiğini açıklayan Ali Aykut Ece, sonuçta beklenen durumun oluştuğunu söyledi. Ece, bu depremin artçılarının olacağını ifade ederek, “6,6 şiddetindeki depremin 1 derece altı ne kadar 5.5 şiddetinde 6’ya kadar büyüklük anlamında artçı depremler olacak. Ne kadar sürecek diye bakarsak, bunun süresi belli olmaz. Kırkağaç’ı, Akhisar’ı düşündüğümüzde bu 10-15 gün sürebilir. Emsallerine, benzerlerine baktığımızda bu bir öngörüdür. Sonuçta bir enerji açığa çıkıyor. Bunu şöyle düşünmek gerekiyor, vidayı sıkıştırıyorsun, bırakıyorsun. O yayın tekrar eski pozisyonuna gelmesi için beklenen bir süreç var. Geçmesi gereken bir süreç var. Bu süreçle ilgili 10 ila 20 gün arasında sürebilir diye düşünüyorum” diye konuştu.

“Zeminle bina ilişkisi önemli”
Bina ile zeminin ilişkisinin düzgün tutulması gerektiğini vurgulayan Ali Aykut Ece, “Yani yıkılan binalar o ilişkinin düzgün kurulmamasından kaynaklanan bir olay. Depremin karada veya denizde olması çok fazla bir şey değiştirmez. Sonuçta her yerde de olacak, olmayacak diye bir şey yok. Burada önemli olan şey bu yapılar yapılırken zeminle bina ilişkisinin, zemin etütleriyle ilgili çalışmaların sağlıklı yapılması için elimizden geleni yapmamız lazım. Ne yazık ki sadece bizde değil dünyada da aynı. Deprem bilinci oluşmamış. Oluşmadığı için de hazırlıklı değiliz. Hazırlıklı olmadığımız için de bunlar başımıza geliyor. Biz hep söylüyoruz. Dünya canlı bir varlık. Dünya olduğu sürece bu depremler hep olacak. Sonuçta Türkiye bir deprem kuşağının üstünde. Hareket eden levhaların üstünde. O yüzden bu depremler sürekli başımıza gelecek” dedi.

“Evin özelliğine değil, zemin etüdüne bakılmalı”
Evin özelliğinden çok zemin etüdünün sağlam olup olmadığına bakılması gerektiğini kaydeden Ece, sözlerini şöyle tamamladı: “Evlerimizin banyosuna, parkesine, penceresine bakana kadar yapılan binanın zemin etüdünün sağlam olup olmadığına artık bakmanın zamanı gelmiştir. Hatta vakti çoktan geçti. Bizim elimizdeki veriler şu. Resmi, daha önceden olmuş depremlerin kayıtlarına göre olabileceklere dair hesap yapıyoruz. Bu hesap içerisinde de bu bölgede 6 ile 6,5 şiddetinde depremlerle karşılaşıyoruz. Bunun üstünde olmaz diye bir şey yok. Meydana gelen 6,6 şiddetindeki deprem hatta daha şiddetli deprem bekleniyor. Nasıl İstanbul’da ve üstünde bir deprem bekleniyorsa bu bölgede de 7 şiddeti çok nadir ama olmaz diye bir şey yok. Bu deprem olur mu olur, bu işin hiç şakası yok.”


Güncel 1.11.2020 12:25:20 0