Tarih: 11.04.2022 14:29

Kalp ve damar hastalıklarından çabalarımızla korunabiliriz

Facebook Twitter Linked-in

Eskişehir İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Uğur Bilge, dünyada kalp ve damar hastalıklarının en önde gelen ölüm nedenleri olmaya devam ettiğini belirterek, “Kalp ve damar hastalıklarına bağlı kayıplar, tüm ölümlerin yaklaşık yüzde 30’una karşılık gelmekte olup, 2030 yılında sayı ve ölümler arasındaki oranın giderek artacağı tahmin edilmektedir” dedi.
Kalp ve damar hastalıkları hakkında bilgi vermek, kalp sağlığı konusunda farkındalık oluşturup toplumu bilinçlendirmek ve halka sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazandırabilmek amacıyla 11-17 Nisan’ın “Kalp Sağlığı Haftası” olarak kutlandığını aktaran Müdür Bilge, kalp sağlığının öneminin ve değerinin daha iyi anlaşılmasına ihtiyaç olduğunu belirtti. Dünya’da 300 milyondan fazla kişinin kalp hastalığı ile yaşamakta ve 2 milyardan fazla kişinin ise kalp hastalığı riski taşıdığını kaydeden Bilge, “Teknolojik gelişmeler eşliğinde tanı ve tedavi yöntemlerindeki ilerlemelere karşın kalp ve damar hastalıkları dünyada en önde gelen ölüm nedeni olmaya devam etmektedir. Kalp ve damar hastalıklarına bağlı kayıplar, tüm ölümlerin yaklaşık yüzde 30’una karşılık gelmekte olup, 2030 yılında hem sayının hem de ölümler arasındaki oranın giderek artacağı tahmin edilmektedir” dedi.
“Her yıl 300 bin kalp krizi ve 125 bin ölüm söz konusu”
Ülkemizde kalp ve damar hastalıklarının en önemli sağlık sorunlarının başında geldiğini vurgulayan Bilge, Türkiye’de ölümlerin yüzde 40’ının kalp ve damar hastalıklarından kaynaklandığını söyledi. Bu durumun yaklaşık olarak her üç dakikada bir kişinin ölümü anlamına geldiğini belirten Bilge, “Genel olarak her yıl 300 bin kalp krizi ve 125 bin ölüm söz konusudur. Kanserden kayıplar ise bu sayıların yarısı kadardır. Kalp ve damar hastalıkları açısından risk faktörlerini değiştirilemeyen, kontrol altına alınabilen ve önlenebilen risk faktörleri olarak 3 temel başlık altında gruplandırıyoruz. Değiştirilemeyen risk faktörleri; erkek cinsiyet, ileri yaş ve genetik yatkınlıktır. Kontrol altına alınabilen risk faktörleri ise; yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği ve strestir. Önlenebilen risk faktörleri ise; sigara ve aşırı alkol tüketimi, sağlıksız diyet ile beslenmek, hareketsiz ve tembel yaşam, şişmanlık, ihmal ve hekim kontrolünden kaçınmak olarak sıralanabilir. Kalp ve damar hastalıklarının çok büyük bölümü uygun yaşam tarzı değişiklikleri ve düzeltilebilir risk faktörlerinin kontrol altına alınmasıyla önlenebilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü belirlemelerine göre uygun yaşam tarzı değişiklikleri ve düzeltilebilir risk faktörlerinin kontrol altına alınması ile kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin dörtte üçünden fazlası önlenebilmektedir” ifadelerini kullandı.
Alınabilecek önlemleri sıraladı
Kalp hastalığı riskini azaltmak ve hastalıklardan korunmak için fiziksel aktivitelerin ve beslenmenin çok önemli olduğunu belirten Bilge, sözlerine şöyle devam etti:
“Daha fazla hareket edin ve oturduğunuz sürenizi azaltın. Asansör yerine merdiven çıkmak gibi küçük değişiklikler sağlığınız için büyük bir fark yaratabilir. Aktif olmak, kalp kasınızı güçlendirmenin, kolesterolünüzü, kilonuzu ve tansiyonunuzu düzeltmenin ve en önemlisi kendinizi iyi ve sağlıklı hissetmenizin harika bir yoludur. Doymuş yağ, alkol, şeker ve tuz alımımızı sınırlamak kolesterolünüzü, kan basıncınızı, kilonuzu azaltırken şeker hastalığı riskini de azaltmaya yardımcı olur. Stresli veya endişeli olmak, anjina veya göğüs ağrısı gibi semptomları beraberinde getirebilir, ancak stresle başa çıkmanın yollarını geliştirmek stresin sağlığınız üzerindeki etkisini azaltabilir. Hobi edinmek, spor yapmak stresle başa çıkmanıza yardımcı olabilir. Sigara içmek kalp hastalığı riskinizi iki kat arttırır. Ayrıca sigaranın akciğer ve diğer kanser risklerini arttıracağı unutulmamalıdır. Sigara içiyorsanız, yapabileceğiniz en iyi şey sigarayı bırakmaktır. Düzenli kontrollerinizi yani periyodik sağlık muayenelerinizi ihmal etmeyin. Doktorunuzu ziyaret edin ve kan basıncınızı ve kolesterol seviyenizi kontrol ettirin. İlk kolesterol tarama testi erkekler için 35, kadınlar için 45 yaş olarak önerilmekle birlikte doktorunuzun tavsiyelerine de uyulmalıdır. Kan basıncı yılda bir kontrol edilmelidir. Daha yüksek risk altında olanlar daha sık kontrol edilebilirler. Kolesterol seviyelerini düşürmek için ilaç kullananlara her yıl kolesterol testi önerilmelidir.”
“Oruç tutma kararından önce doktor görüşü alınmalı”
Tüm dünyayı kasıp kavuran virüs salgınında yaşamını yitirenlerin çoğunluğunun ileri yaş, kalp-damar hastalığı ve hipertansiyon olduğunun altını çizen Bilge, kalp sağlığına dikkat etmenin öneminin ortada olduğunu vurguladı. Kalp hastalarının oruç tutarken mutlaka kontrolü elden bırakmamaları gerektiğine değinen Bilge, “Kalp hastaları mutlaka kontrol altında olması gerekir. Bu nedenle oruç tutma kararından önce kendilerini takip eden doktorun görüşünü almalıdırlar. Kalp hastalarının oruç tutarken dikkat etmeleri gereken iki temel konu; Uzun süre susuz kalmak ve iftarda gereğinden fazla yemeği çok hızlı bir şekilde tüketmek kalp sağlığı için risklidir. Her iki olumsuz durum da kalbi gereğinden fazla yorduğu için kalp damar hastalıkları ve kalp krizi riskini artırır. Bu nedenle kalp hastalarının sebze ve salata ağırlıklı beslenmesi, iftarla sahur arasını 3-4 öğüne bölerek yavaş yavaş beslenmesi doğru bir tercih olacaktır. Ancak aşırı halsizlik, baş dönmesi, çarpıntı, tansiyonda dengesizlik, göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi bir problem söz konusu olursa, kendi kendine geçer diye düşünmek yanlıştır. Hiç beklemeden hekime başvurulması gerekir. Kalbini dinleyen, kalbine değer veren herkese sesleniyoruz. Artık kalbiniz için doğru seçimler yapma zamanıdır. Sağlıklı bir yaşam için kalbinize iyi bakınız çünkü orada sevdikleriniz var” sözlerini kullandı.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —