Tarih: 07.09.2022 11:23

"Kan şekerinizi sık aralıklarla ölçün"

Facebook Twitter Linked-in

Şeker hastalığının kalp, böbrek, göz, beyin gibi organlara zarar verdiğini ifade eden Doç. Dr. Abdullah Taşlıpınar, "Şeker hastalığı, şeker yüksekliği ile seyreden hastalıktır. Kan şekeri uzun dönemde vücudun damarlarının bozulmasına neden olmaktadır, damarlar bozulunca da organların beslenmesi ve çalışması kötüleşmektedir" dedi.

Medicana Ataşehir Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Abdullah Taşlıpınar, şeker hastalığıyla ilgili bilgiler verdi. Şeker hastalığının vücutta damardan zengin kalp, böbrek, göz, beyin gibi organlara zarar verdiğini ifade eden Doç. Dr. Taşlıpınar, "Şeker Hastalığı (Diyabet), şeker yüksekliği ile seyreden hastalıktır. Kan şekerinin vücuttaki ayar mekanizması bozulmuş olup kanda şeker (glukoz) yükselmiştir. Bu yükselen kan şekeri uzun dönemde vücudun damarlarının bozulmasına neden olmaktadır, damarlar bozulunca da organların beslenmesi ve çalışması kötüleşmektedir" ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Taşlıpınar, "Şeker hastalığı, kalpte damar tıkanıklıklarına ve kalp krizlerine, beyinde damar tıkanıkları ile inme-felce, böbrekte süzme işleminin bozulmasına; böbrek yetmezliğine, gözde kanamalara, görme kayıplarına neden olmaktadır" dedi.

"Düzenli olarak şekerinizi ölçtürün"
Şeker hastalığının çıkıp çıkmayacağı önceden tahmin edilebilir bir durum olduğunu aktaran Doç. Dr. Taşlıpınar, "Özellikle, ailesinde şeker hastalığı olanlar, kilo fazlalığı olanlar, gebelikte şekeri çıkanlar, 4 kilo üzerinde bebek doğuran anneler, şeker hastalığı adayıdır. Ayrıca yüksek tansiyonlular, kan kolesterol veya trigliserid yüksekliği olanlar, 50 yaş altında damar problemi çıkanlar, insülin direnci olanlar, kan şekeri açlık 100-125 mg veya tokluk 140-200 mg arası saptananlar şeker hastalığına adaydır. Aday olmak; şeker hastalığının gelecekte çıkacağı, şekerin yükseleceği anlamını taşır. Bu kişilerin şeker ölçümü yaptırmasını ve önlem alması gerekiyor" şeklinde konuştu.

"Beslenme düzeni şekerinizi kontrol altında tutar"
Doç. Dr. Taşlıpınar, sözlerine şöyle devam etti: "Tip 2 diyabetin tedavisinde en önemli nokta beslenmenin düzenlenmesi ve hareketin (egzersiz) sağlanmasıdır. Bir şeker hastasına, şeker hastası olmayan bir kişinin yediğinin yarısı kadar yemek yetebilmektedir. Günlük veya gün aşırı 45 dakika yürüyüş, yüzme, pedal çevirme gibi egzersizler önerilmektedir. Beslenme ve hareketin düzenlenmesi sonrası tedavinin üçüncü önemli noktası hedef kilo kontrolü sağlanacak şekilde ilaçla tedavidir. Olması gereken vücut ağırlığında olmak şeker hastalığının ortaya çıkmasını geciktirdiği gibi; tedaviyi, şekerin yönetimini ve kontrolünün sağlanmasını kolaylaştırır. Hatta kullanılan ilaçların dozunu, sayısını azaltır. Vücut ağırlığı boya göre ayarlanmaktadır. Bunu vücut kitle endeksi ile hesaplayarak anlıyoruz. Vücut kitle indeksi; kilonun, boyun metre cinsinden karesine bölünmesi halinde (kg/m2) elde edilen değerle ifade edilir ve bu değer en fazla 25 en az 19 olmalıdır. Bu kitle indeksinin normal aralıkta olmasını sağlayan kiloda kalmaya çalışmak lazım."

"Tedavi bireyselleştirilerek yapılır"
Şeker hastalığında ilaç tedavi çeşitlerinden bahseden Doç. Dr. Taşlıpınar, "Hap tedavileri, insülinler ve insülin dışı enjeksiyon tedavileri seçenekler arasında yer alıyor. Şeker hastalarında tedavi bireyselleştirilerek yapılır. Yani kişinin kilosuna, şeker yüksekliğine beraberinde diğer organ ve metabolik problemlerinin varlığına göre tedavi, kişiye özgü düzenlenmelidir. Şeker hastalığı, tamamen ortadan kaldırılabilen yok edilen bir hastalık değildir ancak tedavi edilebilen kontrol altına alınabilen, şeker düzeyi ayarlanabilen ve zararları azaltılabilen bir hastalıktır” diye konuştu.

"Şeker hastaları kalp ve damar kontrollerini yıllık aralıklarla yaptırmalılar"
Doç. Dr. Taşlıpınar, "Şeker hastalarında erken kalp ve beyin damar tıkanıklıkları, kalp krizi, gözde damar yırtılması, kanama, görme sorunu ve böbrekten protein çıkışı ihtimaline karşı aralıklarla kontroller yaptırılmalıdır. Özellikle pandemi döneminde yaşanan kısıtlamalı, kontrolsüz, hastaneden uzak hayat tarzında daha çok derin, büyük ve ani krizlerle hastalar karşımıza çıkmaktadır. Şeker hastalığı gibi bir problem varsa aralıklarla yapılan kontroller sayesinde önceden teşhis ile rastgele sorunlarla karşılaşma ihtimali en aza indirilebilmektedir" dedi.

Sağlıklı yaşlanmak için önerilerde bulunan Doç. Dr. Taşlıpınar, sözlerini şöyle tamamladı: "Az ve ölçülü yiyin, daha çok hareket edin, fazla ise kilo verin, ilaçlarınızı düzenli kullanın, aralıklarla kontrollerinizi (şeker, tansiyon, kolesterol, karaciğer, böbrek ve kilo) yaptırın. Sigara ve alkol kullanmayın. Ayak ve cilt bakımı önemlidir. Yalın ayak yürümemeli, ayak cildinde çatlamalar, mantarlar tedavi edilmeli, açık yara oluşmasına izin verilmemelidir. Şeker hastası olduğunuza dair bir kimlik kartı taşıyınız. Bir ilaç listesi yapın. Hekime giderken eski tahlil sonuçları, kullandığınız ilaçların listesiyle gidin. Şeker hastaları, grip, hepatit, zatürre ve Covid-19 aşılarını ihmal etmemelidir. Şeker hastası olanlar oruç tutmamalıdırlar. Genç ve bebek sahibi olmak isteyen şeker hastalığı olan kadınlar, bu beklenti ve hedeflerini hekimine belirtmelidir ki şeker kontrol altına alınarak gebe kalmalıdırlar. Çalışan şeker hastalarına uygun bir çalışma takvimi ve önceliği sunmak, iş yaşamını uyumlu hale getirip kolaylaştırmak, işverene düşen ek bir görevdir."



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —