Uzmanlar, organ bazlı kanser sınıflamasının tarihi bir hata olduğunu söylüyor. Artık kanseri organlara göre sınıflamak yerine, moleküler özelliklerine ve biyolojisine göre sınıflamaya yapılarak, tedavilerin de buna göre düzenlenecek.
Medicana International Kişiye Özel Kanser Tedavi Merkezi Direktörü Profesör Doktor Mutlu Demiray, kanser sınıflaması ve tedavisinde bir geçiş döneminde olunduğunu, artık kanseri akciğer, meme, kolon gibi organlara göre sınıflamak yerine, moleküler özelliklerine ve biyolojisine göre sınıflamaya yapılarak, tedavilerin da buna göre düzenlenmeye başladığını söyledi.
Kanser davranışını genetik mutasyonların belirlediğini kaydeden Demiray, “Tedavi de buna göre düzenlenmelidir. Hastalığın her hastada aynı seyretmemesinin nedeni her hastada farklı mutasyonlar ortaya çıkması ve bu mutasyonların hücre biyolojisine olan etkisidir. Kanser tedavileri kişiye özel uygulanmalıdır. Örnek olarak mide kanserini ele alalım, günümüzdeki sınıflamada her mide birbirinin aynı olarak kabul ediliyor, oysaki bir Japon hasta ile Rus hastanın midesi aynı olamaz, iki kardeşin bile organ yapılarında farklılıklar olduğunu görüyoruz, bu farklılıkları genetik haritalama yaparak moleküler düzeyde tespit etmek ve tedavileri moleküler bazlı düzenlemek günümüzdeki en modern yaklaşım. Mevcut yayınlanmış kanıtlara dayanarak mide kanserlerini 4 moleküler gruba ayırmak mümkün, biz de kliniğimizde bu yaklaşımı uyguluyoruz” dedi.
Demiray, üzerinde durulması gereken 3 kritik noktaya dikkat çekti:
"Kanserde genetik testlerin yaygınlaşması ve test sonuçlarının doğru yorumlanması;
Kanserde genomik profilleme testleri son yıllarda hayatımıza girdi ve yaygınlaşmaya başladı. Ancak kanser genetiği karmaşık ve moleküler bilgi gerektiren bir alan. Testi yaptırmak, uygun ilaca karar vermek için yeterli olmuyor. Doğru ilacı seçmek için moleküler bilgiye sahip olmak ve bu alanda deneyimli olmak büyük önem taşıyor. Test sonuçlarının doğru yorumlanması için onkoloji uzmanlarının kanser biyologları ve genetik uzmanları ile işbirliği halinde çalışması çok kritik bir nokta. Kliniğimizde doktora seviyesinde 4 kanser biyoloğu çalışıyor. Yaklaşık 7 yıldır bu işin içindeyiz ve 1500’e yakın hastanın genetik testini değerlendirdik.
Genetik testlerin sonuçlarına göre hedefe yönelik tedavilerin kişiye özel uygulanabilmesi,
Kanserde hedefli tedaviler/akıllı ilaçlar ve immunoterapiler doğru hastada kullanıldığında büyük fark oluşturabilen etkili tedaviler. Ancak her tedavi her hasta için uygun değil. Hangi hedefli tedavinin hangi hastaya uygulanacağına ancak moleküler testler ve bu testlerin doğru yorumlanması ile karar verebiliriz. Aksi takdirde hastanın etkisiz bir tedavi ile zaman kaybetmesi, beklenmedik yan etkilerle karşılaşması ve yüksek bir ilaç maliyetine maruz kalması kaçınılmaz.
Organdan bağımsız moleküler hedefli ilaç AR-GE’sinin yaygınlaşması,
Günümüzde kanser organ bazlı sınıflamadan moleküler bazlı sınıflamaya doğru bir kayma yaşarken ilaç AR-GE’sinde de moleküler ve genetik bazlı gelişmeler söz konusu. Artık tüm dokuları etkileyen kemoterapiler yerine moleküler bazlı geliştirilmiş hedefli tedavilerden söz ediyoruz. Bunun bir adım ötesi kişiye özel kanser aşıları olacak.
İlaç AR-GE’sinin temeli olan klinik çalışmaların yapısında değişmeler olduğunu görüyoruz. İlaç geliştirirken yapay zeka ve bunun yanında gerçek yaşam verileri daha fazla kullanılmaya başlandı. Bu gelişmeler ile ilaç geliştirme sürelerinde azalma bekliyoruz".