Karatepe: “Türkiye ilk defa yargı organının dâhil olduğu bir darbe yaşadı”
Karatepe: “Türkiye ilk defa yargı organının dâhil olduğu bir darbe yaşadı”
Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe, 28 Şubat 1997’de Türkiye’de ilk defa yargı organının dâhil olduğu bir darbenin yaşadığına dikkat çekti.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ), Yeniler Kulübü ve Üniversiteli Akil Gençlik Topluğu (ÜNİAK) iş birliğiyle 28 Şubat Postmodern Darbesi’nin anlatıldığı e-panel gerçekleştirildi. Uzaktan konferans yöntemiyle düzenlenen panele; Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe ve OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal panelist olarak katıldı.
“Türkiye ilk defa yargı organının dâhil olduğu bir darbe yaşadı”
Panelde ilk olarak Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe, konuşma gerçekleştirdi. Karatepe, "28 Şubat darbesi birden ortaya çıkan bir olgu değildi. 28 Şubat’ı anlamak için asker ve siyaset ilişkisini, Türkiye’deki siyasi rejimin gelişmesini, demokratikleşmesini ve bunun önündeki engelleri bilmemiz gerekir. 28 Şubat’ta; 1920’lerden beri ülke yönetiminde milletin iradesinden çekinenler, milletin iradesi iktidara gelirse çıkarlarının zora düşeceğini düşünenler darbenin temelini attılar. Türkiye’nin gelişmesini, Türkiye’nin demokrasi ile uğraşıp kalkınmasını istemeyen dünya güçleri de onların yanında yer aldılar ve onlara destek verdiler. Bu darbenin diğer bir önemli noktası ise darbeyi gerçekleştiren tarafın ’silahsız kuvvetler’ olması. Bunlar yargı organlarıydı. Bu şekilde Türkiye’de ilk defa yargı organının dâhil olduğu ve Türkiye’nin kaderini önemli noktada değiştiren bir darbe gerçekleştirildi" şeklinde konuştu.
“Geçmişimizi bilmeden gelecek hakkında fikir sahibi olamayız”
OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal ise konuşmasında, "Biz var olduğumuz bu coğrafyada ülke olarak uzun yıllardır birçok güçlükle karşılaştık. Bunların en önemlileri de darbelerdir. Geçmişimizi bilmeden gelecek hakkında fikir sahibi olamayız. Özellikle 28 Şubat Darbesi, bu ülkenin gördüğü en yıkıcı darbelerdendi. Bu darbenin en önemli noktası da manevi ve dinî görüşlere yapılan saldırılardı. Örneğin o dönemde okuyan kadınların ve kız çocuklarının başörtüsüne saldırılar gerçekleşti. Muhafazakâr ve dinî kesimin, gelişimin önünde bir engel oluşturabileceği görüşü yaygındı. Bu da yapılan baskıların artmasına, Türkiye’de hiç görülmemiş bir yapılanmaya neden oldu. Biz ülke olarak birçok darbe gördük. Hatta bunun bir örneğini yakın zamanda 15 Temmuz 2016 yılında yaşadık. Darbeler hiçbir zaman ülkeleri ileriye taşıyan yapılanmalar olmadı. Millet iradesinin yok sayıldığı, birçok zayiatın verildiği ve ülkeleri en az 10 yıl geriye götüren olaylar oldu. Bu nedenle umarız gelecekte başka darbeler yaşamayız. Geçmişimizden ders alarak bunları iyi kavrayıp, anlayarak geleceğimize yön verebiliriz" değerlendirmesinde bulundu.
Panel, genel bir değerlendirmenin ardından sona erdi.