Kayropratik tedavisinde manipülasyona dikkat
Omurgaya bağlı rahatsızlıkların tedavisinde en çok kullanılan yöntemlerden biri olan Yunancada ’elle tedavi’ anlamına gelen “Kayropratik” tedavi yönteminde doğru bilinen yanlışlar omurga sağlığı için ciddi sorunlar oluşturabileceğini ifade eden Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Sağlık Grubu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Levent Tekin, “Kayropraktik tedavinin yani omurganın elle manipülasyonun esas hedefi, omurga zamanla gelişmiş olan dizilim bozukluğunun giderilmesi ve vücudun fonksiyonlarının yeniden düzenlenmesidir” dedi.
Kayropratik tedaviyle ilgili önemli bilgiler paylaşan Doç. Dr. Levent Tekin, “Zamanla çok çeşitli sebeplere bağlı olarak travmalar, stres, duruş bozukluğu, fıtık gibi omurganın doğal yapısı bozulabilir. Omurgaların yapısındaki veya yerleşimindeki oluşan bu bozukluklar omuriliği ve omurilikten çıkan sinirleri de etkiler. Böyle bir durumda beyin ile vücut arasındaki iletişimde bir takım aksaklıklar görülebilir. Bunlar çoğunlukla ağrı veya kabızlık, aşırı terleme, uyku problemleri, baş dönmesi, kulak çınlaması, denge bozukluğu gibi bir takım fonksiyon bozukluğu olarak karşımıza çıkabilir. Omurganın tedavi edilebilir dizilim bozukluklarının kayropraktik yani omurganın elle manipülasyonu ile düzeltilmesi sayesinde buna bağlı olarak gelişmiş olan ağrılar veya az önce bahsettiğimiz çeşitli şekillerde karşımıza çıkan fonksiyon bozuklukları da iyileşir. Uygulamadaki temel hedef beyin, sinir sistemi ve organlar arasında sağlıklı iletişimin yani vücudun doğru dengesinin yeniden sağlanmasıdır. Kayropraktik tedavi, Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilmiş “bilimsel” bir tedavi yöntemidir. Ayrıca, Amerikan Tabipler Birliği de bel ve boyun ağrıları tedavisinde ilk seçenek olarak kayropraktik tedaviyi öneriyor” dedi.
Özellikle kayropraktik tedaviyi tek başına uygulamaktan ziyade fizik tedavi ile birleştirilmesinin çok önemli olduğunu ifade eden Doç. Dr. Levent Tekin, “Seans sayısı ve sıklığı hastadan hastaya ve var olan şikayetlerin durumuna göre değişmekle birlikte ortalama 6-8 seans planlanmaktadır. Fizik tedavi ve egzersiz ile birlikte yapılması tedavinin etkinliğini arttırmakta ve tedavisi süresini de kısaltmaktadır. Özellikle de tedavi bel ve boyun fıtıklarında, duruş bozukluğuna bağlı bel, boyun ve sırt ağrılarında, strese bağlı yaygın kas ağrılarında, spor yaralanmaları ve baş ağrılarında uygulanır” dedi.
Halk arasında sıkça karıştırılan kütleme ile kayropratik arasındaki farkları açıklayan Tekin, “Maalesef ülkemizde bu alandaki bilgi ve denetim eksikliğinden dolayı, kütletme tedavisi gibi birtakım isimler de takılarak tedavinin bilimsel değerinin düşürülmesinin yanı sıra yeterli bilgisi ve yetkisi olmayanlar birtakım kişiler de “ben bu işin uzmanıyım” diyerek derdine çare arayan hastalara uygulamaktadır. Bu kişiler yaygın bir şekilde özellikle sosyal medya üzerinden tanıtım ve reklamlarda bulunarak, tedavi sırasındaki omurganın ani manipülasyonu neticesinde eklemlerden çıkan gazın sesini tedavinin başarısı veya etkinliğinin bir göstergesi gibi kullanarak “yerine oturttum, yerleştirdim” gibi ifadelerle hastaları işlemin başarılı olduğuna ikna etmeye çalışmaktadırlar. Eklemdeki gazın çıkması neticesince geçici rahatlayan hastalar da etkili bir tedavi aldığına inanmaktadırlar. Ancak gazın bir süre sonra tekrar ekleme dolmasıyla hastanın şikayetleri geri dönmektedir. Özellikle bu konularda hastaları çok dikkatli ve iyice araştırma yapmadan kendilerine bu tedaviyi uygulatmamalıdır. Kayropraktik tedavi konusunda uzman kişilerce uygulandığında yan etkisi olmayan oldukça etkili bilimsel bir tedavi yöntemidir. Öncelikle muhakkak hastanın mevcut şikayetlerinin sebebiyle yani hastalığının teşhisi net olarak belirlenmelidir. Sonrasında da hastanın kayropraktik tedavi için uygun olup olmadığı, uygun ise nasıl bir program dahilinde uygulanması gerektiği, hangi eklemlere nasıl bir uygulamanın yapılacağı mutlaka ve mutlaka bir hekim tarafından değerlendirildikten sonra karar verilmelidir” şeklinde konuştu.