Kriteri karşılamayan bireysel başvurular AYM’nin iş yükünü artırıyor
Anayasa Mahkemesi’in (AYM) iş yükünün artması nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilebildiğini söyleyen Avukat Cem Duman,“AYM’nin iş yükü giderek artmaktadır. Ağır iş yükünün asıl ve tek kaynağının bireysel başvurular olduğu açıktır. Hal böyle olunca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve anayasada korunan bir temel hak olan makul sürede yargılanma hakkı ihlal edilebilmektedir” dedi.
2012 yılında Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuru sisteminin uygulanmaya başlamasıyla birlikte bugüne kadar binlerce başvuru yapıldı. Vatandaşın hak ihlaline uğrama ve başka mağduriyet yaşama durumunu denetlemekle görevli olan AYM’nin iş yükü, kabul edilebilirlik kriterini karşılamayan başvurular nedeniyle arttı. İş yükünün artmasının sonucu olarak AYM’nin denetlemekle görevli olduğu makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilebildiğinin altını çizen Avukat Cem Duman, bireysel başvurular için ön inceleme kurulu oluşturulmasının yarar sağlayacağını kaydetti.
“Bireysel Başvuru Kurulu adı altında ön inceleme kurulu gibi bir kurulun oluşturulması iş yükünün azalmasında faydalı olacaktır”
Kabul edilebilirlik kriterini karşılamadığı gerekçesiyle reddedilen bireysel başvuruların Anayasa Mahkemesi’nin iş yükünü artırdığını ve makul sürede yargılanma hakkının ihlaline yol açabildiğini belirten Avukat Cem Duman, “Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru sistemin uygulanmaya başladığı 2012’den günümüze kadar hak ihlali iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne 392 bin 758 başvuru yapılmıştır. Bu başvurulardan 311 binin sonuçlandırıldığı, yüzde 86’sının ise kabul edilebilirlik kriterini taşımadığı için reddedildiği tespit edilmiştir. Her geçen gün AYM’nin iş yükü giderek artmaktadır. Bu sebeple AYM’ye başvurulmadan önce özellikle kabul edilebilirlik kriteri taşımayan başvuruların fazlalığı da göz önüne alınınca Bireysel Başvuru Kurulu adı altında ön inceleme kurulu gibi bir kurulun oluşturulması iş yükünün azalmasında faydalı olacaktır. Her ne kadar mahkemenin iş yükünden söz edilirken mahkemenin bireysel başvuru dışındaki iptal, itiraz, siyasi parti malî denetimleri ve Yüce Divan yargılamaları yer alsa da mahkeme önündeki ağır iş yükünün asıl ve tek kaynağının bireysel başvurular olduğu açıktır. Hal böyle olunca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve anayasada korunan bir temel hak olan makul sürede yargılanma hakkı ihlal edilebilmektedir” şeklinde konuştu.
“Geleceği iddia edilen bireysel başvuru kurulu bu iş yükü azalmasında katkı sağlayabilecektir”
Meclise sunulacak yargı paketiyle oluşturulacağı öne sürülen ön inceleme kurulunun AYM’nin iş yükünü azaltacağını dile getiren Duman, “Bireysel başvuruların alınmaya başlandığından bu yana sonuçlandırılan dosyalarla gelen başvuruların karşılanamamış olması, geçen süreçte iş yükünün her geçen gün daha da artmasına neden olmuştur. Ülkemiz açısından çok yeni olan bireysel başvuru kurumu çerçevesinde uygulamaya yönelik sonuçlar henüz tam olarak alınmamıştır. Bu nedenle her ne kadar mevcut veriler, somut ve gerçekçi bir analiz için yeterli değilse de gelecek için belli ölçüde tahmin yürütülmesi ve değerlendirme yapılması için fikir verebilecek niteliktedir. Buna karşılık bu güne kadarki verilerden ortaya çıkan sonuç, mahkemenin gelecekte yoğun bir iş yükü ile karşı karşıya olacağıdır. Dolayısıyla geleceği iddia edilen bireysel başvuru kurulu bu iş yükü azalmasında katkı sağlayabilecektir. Kanunda bir taraftan temel hakları ihlal edilen bireylere Anayasa Mahkemesi önünde haklarını arama olanağı tanınırken, diğer taraftan gereksiz başvurular ile mahkemenin meşgul edilmesini önlemeye yönelik tedbirler de yer almıştır” ifadelerini kullandı.
“Anayasa Mahkemesi hak ihlali olup olmadığını denetler”
Anayasa Mahkemesi’nin görev çerçevesinin vatandaşlar tarafından yanlış anlaşılabildiğini kaydeden Avukat Cem Duman, “İş yükünün bu kadar fazla olmasının sebeplerinden biri de vatandaşların Anayasa Mahkemesi’ni Yargıtay’ın bir üst derece mahkemesi sanmasından kaynaklanmasıdır. Fakat Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru somut norm denetim sistematiği içerisinde olmayıp hak ihlalinin olup olmadığını denetler. Özellikle vatandaşın savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığını; savunma hakkıyla beraber başka mağduriyet yaşayıp yaşamadığının denetimini yapabilmek için bir ön inceleme kurulu oluşturulması faydalı olabilecektir” dedi.