ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın Başkanlık önerisini, "Laf ola beri gele, laf yokluğunda asmaları budayalım" sözleriyle değerlendirdi. Partisinin TBMM`deki grup toplantısında konuşan Baykal, dün TBMM Genel Kurulu`nda görüşülen anayasa değişikliği paketine atıfta bulunarak, "`Arkadaşlarımı dünkü mücadelelerinden dolayı kutluyorum. Çok büyük bir görev yapıyorlar. Bu göreve sonuna kadar devam edeceğiz. Hepinize başarılar diliyorum`` dedi. KKTC`deki Derviş Eroğlu`nun zaferi ile sonuçlanan Cumhurbaşkanlığı seçimine değinen Baykal, seçimin Kıbrıs`ta önemli bir değişim talebini ortaya koyduğunu ifade etti. Bu değişim talebinin sadeceCumhurbaşkanının kişiliğiyle ilgili olmadığını, Kıbrıs`ta uygulanmakta olan politikaların, Kıbrıs`a yönelik yapılmış çeşitli taahhütlerin, vaatlerin bir anlamda değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkan bir siyasal tercih olduğunu kaydeden Baykal, ``Umuyorum Kıbrıs`ta yeni bir siyasi rotayı ortaya koyacak olan bir seçim olmuştur" dedi. Kıbrıs`ta insanların büyük bir dürüstlükle, içtenlikle önlerine getirilen teklifleri özveri sergileyerek destekleme gayreti içine girdiğini, her türlü sorumluluğu, esnekliği ortaya koyduklarını ancak, ortaya çıkan tablonun geniş ölçüde hayal kırıklığı olduğunu savunan Baykal, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu hayal kırıklığı, bu seçimlere de yansımıştır. Artık Kıbrıs`ta elbette barışçıl müzakerelerle demokratik çözümü herkes istemektedir. Ama bu çözümün, KKTC`nin kazanılmış haklarını ortadan kaldırmasına ve Türkiye ile KKTC arasındaki bağın gereken şartlar oluşmadan koparılmasına yönelik bir sonuç doğurmaması temel bir sonuçtur. Bu çerçevede umut ediyorum Sayın Derviş Eroğlu müzakereleri elbette sürdürecektir ama bu müzakerelerin kazanılmış siyasi hakları ortadan kaldırmaya yönelik işletilmesine herhaldegöz yummayacaktır. O nedenle Kıbrıs`ta var olan durumun iki ayrı toplum, iki ayrı coğrafya ve iki ayrı siyasi irade, egemenlik temelinde ancak, müzakerelerin birleşmeye, bütünleşmeye taşınmasıyla kalıcı bir istikrarın ve barışın sağlanması mümkün olacaktır. Bu seçim demokratik uyarıdır. Umut ediyorum bu demokratik uyarının, Kıbrıs`ta ortaya çıkan bu yeni anlayışın, Kıbrıs`ın ötesine de taşacağına yürekten inanıyorum.`` YUMRUKLU SALDIRILARSon günlerde siyasilere yönelik saldırılara değinen Baykal, siyasi, fiili saldırıların yeni bir düzey, derinlik kazandığını söyledi. İlk olarak Van`da kendisine yapılan saldırıyı hatırlatan Baykal, olayın iç yüzünü, gerçek niteliğini kamuoyuna delilleriyle, fotoğraflarla kanıtladıkları, bunu yapanların AK Partililer olduğu yönündeki iddiasını yineledi. Baykal, ``Böyle bir olay dünyada demokratik bir ülkede olursa ne olur? İktidar yetkilileri konuya el konar. Önce olaya maruz kalan siyasi partiye, genelbaşkana nezaketle duygularını, üzüntülerini ifade ederek bir dostluk teması kurar. Bu olayın içinde olan herkesi takibat sonucunda hesap vermeye çeker. Bunların hiç birisi oldu mu? Bir tek kişi `Geçmiş olsun` demedi, üzüntüsünü ifade etmedi. CHP olayın iç yüzünü ortaya koyunca yarım ağız laflar. Ortada ciddi bir şey hala yok. Bu olayda biz hukuka saygılı, demokrasiyi özümsemiş bir siyasi parti nasıl davranırsa öyle davrandık. Gürültüye pabuç bırakmadık. İktidarı kınadık, yapılması gereken buydu, yaptık"diye konuştu. Daha sonra kapatılan DTP`nin siyasi yasaklı eski Genel Başkanı Ahmet Türk`e Samsun`da yumruklu saldırı yapıldığını hatırlatan Baykal, BDP`nin `Bizim tavrımız CHP gibi olmaz` yönündeki sözlerini eleştirdi. Olayın üzüntü verici olduğunu kaydeden Baykal, "Biz hemen üzüntülerimizi ifade ettik. Kamuoyumuz bunu kaygıyla, üzüntüyle karşıladı. Ama bu olay yaşandığı zaman birileri çıktı `Bizim tepkimiz CHP gibi olmaz` dedi. CHP`nin tepkisi demokrasiye, hukuka saygılı bir siyasi partinin tepkisidir. Demokrasideböyle olayları caydıracak adımlar atmak, bu olaya maruz kalanların sorumluluğu, görevi değildir. Bizim canımız sıkıldı. `Saldırı karşısında hukuku, sağduyuyu harekete geçirmekle biz mi yanlış yaptık?` diye kendimize sorduk. Yanlış yapmadığımızı elbette karara bağladık. Bir süre sonra orada iki polisin şehit edildiğini gördük. Bu çok acı bir olay. Sayın Türk`e yapılan saldırıyla iki polise yapılan saldırı arasında bir bağlantı vardır diye hüküm verme konumunda değilim ama uzun süredir Türkiye`de çatışmaalanı dışında kalan bölgede, hatta çatışma içinde kalan bölgede polislere karşı bir saldırının yapılmadığı dikkate alınınca, bu olayı yorumlamak daha güçleşmektedir. Bu olayın aydınlığa kavuşturulması lazımdır. İktidarın çok ayrı bir biçimde ele alması ve hesabını vermesi gereken bir durumdur. Bu olay böyle yaşandı. Bir yumruk ve iki polisin hayatı`` diye konuştu. Dün de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız`ın saldırıya maruz kaldığını hatırlatan Baykal, ``Nereye gidiyoruz, bu nasıl manzaradır? Bu, Türkiye`de doğal karşılayacağımız türden olaylardan bir kaçı mıdır? Türkiye`nin nereye doğru sürüklenmekte olduğu konusunda iktidarın içine girdiği teslimiyetçi, kaygısız tablo önemli bir unsur değil midir? Alışılmamış terör olaylarının ötesinde bir hesaplaşmaya, cezalandırmaya işin yönelmeye başlaması, karşılıklı saldırıların sıradan yöntem haline dönüşmesihepimizi kaygılandırması gereken bir durumdur. Bu gidişe milletçe son vermeliyiz, hep birlikte durdurmalıyız`` şeklinde konuştu. BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI Konuşmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın Başkanlık ile ilgili sözlerini de değinen Baykal, Erdoğan`ın bu konuda daha önce söylediği ve bugün bir gazetede yayınlanan, `Başkanlık sistemi ABD emperyalizmidir sözlerini içeren gazete sayfasını gösterdi. Başbakanın başkanlık ile ilgili sözlerini "Laf ola beri gele. Laf yokluğunda asmaları budayalım" sözleriyle değerlendiren Baykal, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu Başkanlık tartışması hiçbir ciddi temeli olmayan, hiçbir anlamı olmayan gündemi saptırma, değiştirme milletin önüne konuşacak laf atma anlayışının ötesinde geçerliliği olmayan bir boş sözdür. Başbakanın demek ki hayal dünyasında böyle bir istek var. Başkanlık rüyasını bir başkanlık hayalinin gönlünde yaşattığını görüyoruz. Ama artık bunların hiçbiri geçerliliği kalmamıştır. Başbakanın Türkiye`ye yeni bir başkanlık sistemi dayatması hiçbir zaman mümkün değildir. Önümüzdeki seçimden sonra Başbakananayasayı değiştirip başkanlık sistemi içerisinde iktidar rüyası ile kendini oyalamaya devam edebilir. Önümüzdeki seçimden sonra Başbakan bu dönemin hesabını veren bir insan olacaktır. AKP`nin siyasi temeli, zemini artık kaybolmuştur. AKP artık bir hayalet haline gelmiştir. AKP ve Başbakan içinde bulunduğu hayal dünyasından bunun arkasında saf tutmuşlarla birlikte önümüzdeki seçimden sonra gerçeğe uyanacaktır. O gerçeğe ortaya koymak ta hepimizin ortak görevidir."