Marka şehir Antalya, katma değeri üç sac ayağına yayacak
Sınai mülkiyet hakları konusunda Türkiye’nin önde gelen kentleri arasında yer alan Antalya, bu alanda yakaladığı ivmeyi sanayi 4.0, tarım 4.0 ve turizm 4.0 yaklaşımlarıyla ele alarak katma değeri artırmaya odaklandı.
Adres Patent’in ev sahipliğinde ve Antalya Ticaret Borsa’nın katkılarıyla gerçekleştirilen ‘Marka Şehir Antalya’ paneli bölgedeki sektör paydaşlarının katılımıyla gerçekleştirildi. Adres Patent Yönetim Kurulu Başkanı Av. Ali Yüksel’in moderatörlüğünde düzenlenen etkinlikte, kentin katma değeri artırması konusundaki odak noktaları, 1 milyon patent hedefinde Antalya’nın rolü ve Antalya’nın sınai mülkiyet haklarındaki karnesi ele alındı. Antalya’nın marka başvuru sayısını iki yılda yüzde 44 oranında artırdığına dikkat çeken Yüksel, “Bu oran kentteki markalaşma sürecinin arttığını gösteren önemli bir parametre. Antalya’nın gösterdiği bu performansa diğer iller özelinde nadir rastlıyoruz. Öte yandan kent sahip olduğu Ar-Ge ve tasarım merkezleriyle de ülkemiz özelinde belirlediğimiz 1 milyon patent hedefine ulaşmada önemli bir role sahip” dedi.
“Sınai mülkiyet haklarının önemi her geçen gün daha fazla artmaya başlıyor”
Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Ayşe Odman Boztosun, bugün birçok kurumun sınai mülkiyet hakları konusunda belirli bir bilinç düzeyine ulaşmış durumda olduğunu belirterek, "En önemlisi de geliştirilen bu ürünlerin bir bölümünü sahada görüyoruz. Gençlerimiz bu kültürle yetişiyorlar. Biz 1 milyon patent hedefine inanıyoruz. Bu motto bizim için bir marka haline geldi. Özellikle sınai mülkiyet haklarının önemi her geçen gün daha fazla artmaya başlıyor. Antalya özelinde ise tarım sektörü başta olmak üzere birçok alanda güzel gelişmelerin yaşandığına tanık oluyoruz" ifadelerini kullandı.
“Marka şehirlerin ülke ekonomisine daha fazla katkı sağladığı görülüyor”
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Antalya İl Müdür Ömer Ersoy, marka olmanın sadece ürün ve hizmetler için değil kurumlar için de önemli bir konu olduğunu söyleyerek, "Günümüzde rekabet yalnızca ürünler ve firmalar arasında değil, ülkeler ve kentler arasında da yaşanıyor. Marka şehir olmanın temel amacı, şehirde yaşayanların refah seviyesinin yükseltilmesi ve en önemlisi de ülke ekonomisine katkı sağlanmasıdır. Bu kapsamda marka şehirlerin ülke ekonomisine daha fazla katkı sağladığı görülüyor. Kentler arasında öne çıkan özellikler ele alındığında aslında her kent marka olarak değerlendirilebilir. Ancak marka değerini yakalamak ve kenti marka haline getirme konusunda da yoğun çaba göstermek gerekiyor. Şehirlerimizin marka haline getirilmesi söz konusu olduğunda o kentin tarihi ve kültürel özellikleri öne çıkıyor. Antalya bu bağlamda büyük bir mesafe kat ederek markalaşmış bir kent haline geldi. Buna ilave kentimizde sanayi alanında katma değerli ürünlerin reel sektöre kazandırılması konusunda da çalışmalar yapılıyor ve KOBİ’lere bu anlamda destekler veriyoruz. Diğer taraftan kentimizin sınai mülkiyet hakları konusunda değerlendirmesini yapacak olursak, 2020 yılında 5 bin 220 marka, 136 patent, 71 faydalı model, 510 tane de endüstriyel tasarım başvurusu yapıldı. Bunun dışında ilimizde 8 adet coğrafi işaretli ürün bulunuyor" diye konuştu.
“Sahip olduğumuz potansiyeli endüstri 4.0’a entegre etmemiz gerekiyor”
Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Volkan Güler, "Marka şehir kavramından bahsederken öncelikli olarak söz konusu kentteki ortak bir anlayıştan bahsedilmesi gerekiyor. Ajans olarak bölgede üniversite sanayi işbirliğini destekleyici Ar-Ge projelerine destek vermeye çalışıyoruz. Biz tarım ve turizmde marka bir kentiz. Ancak marka kent kendisini sürekli olarak geliştirecek bir profile bürünmezse zaman içerisinde geri plana düşecektir. Biz şu anda tarım ve turizmde sahip olduğumuz potansiyeli endüstri 4.0 ile entegre etmemiz gerekiyor. Endüstri 4.0 ile dünyamıza arıtılmış gerçeklik, nesnelerin interneti, simülasyon, big data gibi birçok başlık gündemimize giriyor. Tarım 4.0, sanayi 4.0 ve turizm 4.0 entegrasyonun sağlamamız gerekiyor. Antalya’da tarım 4.0 uygulamalarını yaygınlaştırmamız önemli. Tarımdaki gidişat bizi daha az kişiyle daha fazla üretim yapmaya sevk ediyor. Turizmde yenilikçi bakış açısını yakalamamız gerektiğini Covid-19 bize gösterdi. Bizim de buna göre kendimizi entegre etmemiz gerekiyor. Bu kapsamda turizm 4.0 uygulamalarına yönelik çalışmaları gündemimize almalıyız. Sanayi tarafında ise verimlilik konusunun daha fazla gündeme gelmesi sanayi 4.0’a daha fazla odaklanmamız gerçeğini bize gösteriyor" dedi.
“1 milyon patent hedefi ülkenin bütünün ilgilendiriyor”
Antalya Teknokent Genel Müdürü İbrahim Yavuz, "Biz 1 milyon patent hedefine Antalya Teknokent olarak katkı sağlamaya çalışıyoruz. Özellikle 1 milyon patent hedefi ülkenin bütünün ilgilendiren bir konu. Biz kendi özelimizde Antalya’yı teknoloji şehri yapabilmek için girişimciyi ve yatırımcıyı kente çekebilmek adına yatırımlar yapıyoruz. Ancak altyapı konusunda bazı eksikliklerimiz var. Bizim, Antalya’nın tarım ve turizmle özdeşleşen imajına teknolojiyi de ekleme konusunda çalışmalarımız var. Bu bağlamda Antalya Teknokent Bilişim Vadisi projesini hayata geçiriyoruz. Bu noktada 5. binamızın inşaatına başladık. İstanbul ve Ankara’daki firmalarla da görüşmelerimizi sürüyor. Bunun dışında bölgemizde tarım alanında katma değeri artırmak için bir Tarım Teknokent’i planımız da var" açıklamalarında bulundu.
“Markalaşma sürecini tamamlayamamış firmalar geride kaldı”
Antalya Ticaret Borsası Başkan Vekili Halil Bülbül, "Sizlerin de şahit olduğu gibi Covid-19 yalnızca sağlığımız için şok edici etkiler oluşturmadı. Ekonomiler üzerinde de ani bir duruş etkisi oluşturdu. Alınan kısıtlama tedbirlerinin sonucu olarak da dijital çağa ayak uyduramayan, rekabet düzeyi düşük ve markalaşma sürecini tamamlayamamış firmaların geride kaldığına ve ticari faaliyetlerini sonlandırdığına hep birlikte üzülerek tanık olmaktayız. Bizler deniz, kum, güneş ve iklim avantajlarını kullanarak Kemer, Belek, Manavgat, Alanya ve Kaş; geçmişimizden tarihsel olarak gelen Aspendos, Termesos, Kaleiçi, Side, Perge, Myra, Olimpos ya da Düden ve Manavgat Şelaleleri gibi doğal markalarımızı sınırlı düzeyde tanıtarak gelir elde etme yolunu tercih ediyoruz. Oysaki bizim ürettiğimiz ürünün katma değerin yüksek bir bölümünün bu topraklarda kalacağı kent ve ülke markası üzerinden kazanç elde edeceğimiz bir markalaşmaya geçmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu.
“1 milyon patent konusu her geçen gün daha fazla önem kazanıyor”
Türkiye Patent Hareketi Platformu Başkanı Av. Ali Çavuşoğlu ise, patentlerin firmaların toplam değeri içerisindeki yeri her geçen gün artış gösterdiğini işaret ederek, "1970’li yıllarda firmaların aktifleri içerisinde yüzde 5 olan sınai mülkiyet haklarının değeri, şu anda yüzde 90’lara kadar çıkmış durumda. Bu oran her geçen gün artış gösteriyor. Bu doğrultuda 1 milyon patent konusu her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. Birçok firma geliştirdikleri ürünleri patentle koruma altına alarak hem tekel hakkı elde etti hem de karlılıklarını artırdı. Antalya son üç yıl içerisinde bin 40 patent başvurusu yaparak Türkiye genelinde ilk 3 il arasına girmeyi başardı. Ayrıca kent, faydalı modelde 9’uncu, markada 5’inci, tasarım başvurularında ise 9’uncu sırada yer alıyor. Antalya’daki potansiyeli düşündüğümüzde patent başvuru rakamlarının daha yukarılarda olması gerektiğini düşünüyoruz. Bölgedeki patent dağılımına baktığımız zaman tarım makinelerinin ön planda olduğu görülüyor. Bu noktada yapılan patent başvurularının yaklaşık yüzde 51’lik kısmı tarım makinelerinden oluşuyor. 1 milyon patent hedefinin Antalya için de önemli olduğunu düşünüyoruz. Baktığımız zaman kent sınai mülkiyet hakları konusunda ciddi bir potansiyele sahip" dedi.