Tarih: 02.04.2022 10:24

Masa tenisinde Dünya’ya ambargo koyan milli sporcu: Nesim Turan

Facebook Twitter Linked-in

Doğuştan bedensel engelli olarak dünyaya gelen ve küçük yaşta tekerlekli sandalye ile büyüyen milli masa tenisçi Nesim Turan, 8 yıldır Bedensel Engelliler Dünya Masa Tenisi Şampiyonası’ndaki ’Dünya Şampiyonu’ unvanını kimselere vermiyor.
Bedensel Engelliler Masa Tenisi Milli Takımı Sporcusu Nesim Turan, doğum öncesinde annesine verilen yanlış bir hap yüzünden dünyaya bedensel engelli olarak geldi. Hayatına kendini bildi bileli tekerlekli sandalye ile devam eden Milli Sporcu Turan’ın, memleketi olan Ağrı’da kış şartlarının zor geçmesi ile eğitim hayatı olumsuz etkilendi. Aile fertlerinin kendisi ile yakından ilgilenmesi ve hayatlarının odak noktaları olmasından dolayı yatılı bir okulda eğitimine devam etti. Ankara’ya gelip Doğan Çağlar Ortopedik Engelliler Yatılı Okulu’nda eğitim gören Turan, okulda İlhami ve Yusuf Kılınçkaya ile tanışarak masa tenisine başladı. Çok sayıda Dünya ve Avrupa şampiyonluğunun yanı sıra Paralimpik oyunlarda da dereceye giren Turan’ın hedefi 8 yıldır koruduğu ve 4 yılda bir düzenlenen Bedensel Engelliler Dünya Masa Tenisi Şampiyonluğu unvanını elinde tutmak.

“Tekerlekli sandalyede ilk derece"
Masa tenisi sporuna 2007 yılının başlarında başladığını ve çok kısa zaman sayılacak bir sürede, 2 yılda, İtalya’da düzenlenen turnuvada kazandığı derece ile spor hayatının başladığını belirten Turan, “Asıl dönüm noktam ise 2010 yılında Güney Kore’de düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda Abdullah Öztürk ile benim takımlarda dünya üçüncüsü olmamla başladı. Bu başarı tekerlekli sandalyede ilk derece idi. Daha sonrasında da 2011 ve 2013 yıllarında Avrupa Şampiyonası‘nda aldığımız derecelerden sonra bu iş devam etti” ifadelerine yer verdi.

“Beraber hazırlanırken final karşılaşmasını da beraber yapmayı istiyorduk”
Bu sene Tokyo Paralimpik Oyunları’nda Bedensel Engelliler Masa Tenisi kategorisinde altın madalya ödülü kazanan Abdullah Öztürk ile 2018 yılında Dünya Şampiyonası Finali’nde karşılaştıklarını ve bunun Türk Spor Tarihi’nde ilk olduğunu vurgulayan Turan, “Abdullah Öztürk gibi bir sporcu ile hem aynı kategoride yarışmak hem de Türkiye’yi birlikte temsil etmek çok büyük gurur. Aynı soruyu ona sorarsanız aynı cevabı da verecektir. 14 yılı aşkındır birlikteliğimiz, takım arkadaşlığı ve abi-kardeş ilişkimiz var. Spora beraber başladık. Bütün başarılarımızı da ortak bir şekilde yakaladık. Çin’in başkenti Pekin’de yapılan Dünya Şampiyonası’nda ilk kez Dünya Şampiyonu unvanını kazandım. Daha sonra Rio Paralimpik Oyunlarına katıldım. Dananın kuyruğunun koptuğu yıl 2018’de düzenlenen Slovenya’da olan Dünya Şampiyonası’na Abdullah ile beraber hazırlandık. Tabii beraber hazırlanırken final karşılaşmasını da beraber yapmayı istiyorduk. Bu final başarısını yakalarsak Çin Milli Takımı’ndan sonra bir ilk olacaktı. Slovenya Dünya Şampiyonası’nın finalini Abdullah ile yaptık. Finalde onu yenerek Dünya Şampiyonu oldum. Bu benim iki kere üst üste Dünya Şampiyonu olmamı sağladı. Sekiz yıl boyunca bu unvanın bende kalmasını sağladı ve Türk Spor Tarihi’nde bir ilk oldu” değerlendirmesinde bulundu.

“Üçüncü kez üst üste Dünya Şampiyonu unvanının sahibi olurum”
Öztürk ile rekabetinin bitmediğini ve 2019 yılında da Avrupa Şampiyonası’nda tekrar finalde karşılaştıklarını aktaran Milli Masa Tenisçi Turan, “Avrupa Şampiyonası’nda oynadığımız final maçında beni mağlup etti. Bu sefer Tokyo Paralimpik oyunlarında rövanşını almak istiyordum fakat nasip olmadı. Şimdi yıl sonunda Granada’da yapılacak Dünya Şampiyonası’nı kazanırsam üçüncü kez üst üste Dünya Şampiyonu unvanının sahibi olurum” dedi.

“Kazanan Türkiye olacağı için bizim için konu orada kapandı”
2020 Tokyo Paralimpik Oyunları’na pandeminin getirdiği stres ve gerginlik ile girdiklerini dile getiren Turan, “Uluslararası turnuvaların iptal olması ve orada neyle karşılaşacağımızı bilmeden katıldık. Her gün Covid-19 testi veriyorduk ve ‘Acaba pozitif miyim’ düşüncesine giriyorduk. Fakat masa tenisi branşında dört madalya kazandık. Zor bir süreçti ama başarılı geçti. Dünyanın en büyük spor organizasyonunda üçüncü oldum ama ona rağmen mutlu değildim. Her ne olursa olsun kimin yendiğinin ve kimin kaybettiğinin bir önemi yoktu. Kazanan Türkiye olacağı için bizim için konu orada kapandı” açıklamasında bulundu.
Masa tenisi sporuna ilk başladığında haftanın 7 günü antrenman yaparak dünya ile aralarındaki farkı kapatmak için ter döktüklerini belirten Turan, şimdilerde ise haftanın 5 günü masa antrenmanları ile turnuvalara hazırlandıklarını dile getirdi.

“Ülkesini gururla temsil eden bir milli sporcuyum”
Engelli bireylerin özgüven ve motivasyon sağlamaları için mutlaka spor ya da sanat dallarından biri ile ilgilenmelerinin kendilerine çok şey katacağının altını çizen Turan, “Kendimi hiçbir zaman engelli bir sporcu olarak görmedim. Ülkesini gururla temsil eden, nice başarılar yakalamış bir milli sporcuyum. Engelli bireylerin hayatına dokunmak ile ilgili bir misyonum da var. Eğer buradan beni görüp izleyip bir bireyde spor branşı ya da sanat dalına yönelmelerine sebep olabilmek benim için büyük madalya, gurur ve keyif olur” diye konuştu.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —