Tarih: 23.09.2020 14:18

MKM’nin desteklediği ‘İmparatorluklar Arasında, Sınırlar Ötesinde’nin çevrimiçi paneli gerçekleşti

Facebook Twitter Linked-in

Salt Beyoğlu’nda 15 Eylül’de açılan "İmparatorluklar Arasında, Sınırlar Ötesinde" sergisine ilişkin çevrimiçi panel düzenlendi. Panele projeyi destekleyen kurum adına İstanbul Macar Kültür Merkezinin Müdürü Gbor Fodor da katılım gerçekleştirerek sergiyi yorumladı.
Salt Beyoğlu’nda 15 Eylül’de "İmparatorluklar Arasında, Sınırlar Ötesinde" adlı sergi sanat severlerle buluştu. Sergi James Madison Üniversitesinden Nefin Dinç ile Işık Üniversitesinden Erol Ülker ve SALT’tan Lorans Tanatar Baruh tarafından hazırlandı. Osmanlı’nın modernleşme sürecine ve tarih sahnesinden çekilmesine tanıklık eden Köpe ailesinin anılarını anlatan sergi, İstanbul Macar Kültür Merkezi (MKM) tarafından destekleniyor.
Çevrimiçi ortamda gerçekleştirilen ilk programda, Osmanlı’nın modernleşme süreciyle tarih sahnesinden çekilmesine tanıklık eden Köpe ailesinin anılarına dayalı serginin yapım süreci incelemeye açıldı. Panelde, Köpelerin aile arşivinin II. Meşrutiyet, I. Dünya Savaşı ve Mütareke dönemine dair anlattıkları yorumlandı.

“Köpe ailesinin fotoğrafları bizim için de sürpriz oldu”
Panelde söz alan MKM Müdürü Gbor Fodor, sergiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Fodor, hikayenin Macaristan tarihçileri tarafından yapılan araştırmalarına değinerek, “Köpe ailesinin Macar köklerinden de bahsetmek gerekiyor. 1840’ların sonuna doğru ilk Osmanlı’ya sığınıyor diyelim. Tam 48-29 Macar İhtilanin ardından mı geldi, daha önce mi geldi? Büyük ihtimalle daha önce geldi ama Köpe ailesinin bu hikayesi aslında Macar tarihçileri açısından da az çok biliniyordu. Köpe ailesinin İstanbul’da yaşaması, saatçi dükkanının işletilmesi vesaire, genel çizimleriyle biliniyordu. Bu kadar ayrıntılarıyla hem de Andras Köpe’nin ve eşinin fotoğraflarının sergide yayınlanması bizim açımızdan da çok ilginç oldu. Hem de ilginç bir hikaye daha eklemek istiyorum; Köpe ailesi Macaristan’da nasıl tanıtıldığına dair hikaye. 90’ların başında ilk Macaristan Başkonsolosluğu ve önemli bir Türkolog olan Istvan Vasary hocamız burada görev yaparken bir beyefendi geldi Macaristan Başkonsolosluğuna. Macar vatandaşlığını geri nasıl alabileceği konusunda isteklerde bulundu. Sonra Vasary hoca, bu kişiyle yakından ilgilendiğinde gördü ki Köpe ailesine mensup bir adamdı. Bütün şahsi evraklarını getirdiği zaman çok ilginç bir hikaye çıktı ortaya” dedi.

Ailenin hikâyesi
Salt Beyoğlu, sergiye konu olan ailenin hikayesini ise şöyle anlattı:
"Transilvanya’nın Braşov şehri yakınlarında bir köyde doğup büyüyen Andras Köpe ile Breton bir aileden gelen Léocadie Tallibart’ın İstanbul’da yollarının kesiştiği Tanzimat Dönemi’nde başlar. Andras, Avusturya İmparatorluğu’nun baskılarından Osmanlı başkentine kaçmıştır; Léocadie, saatçi ve mücevherci kardeşi Louis ile mimar kardeşi Pierre’e eşlik etmek üzere şehirdedir. 1842’de evlenen çiftin ikinci çocuğu olan ve aile arşivinden mektupları sergide yer alan Charles ise, Cenova kökenli Trabzonlu bir Levanten aileye mensup Rose-Marie Marcopoli ile 1882’de hayatını birleştirir. Charles ve Rose-Marie’nin Charlotte, Ida, Tab, Ferdinand, Antoine ve Eugne adında çocukları olur.
Fransızca eğitim alan, konuşan ve yazan altı kardeş, hiçbir zaman Avusturya-Macaristan tabiiyetinden Osmanlı tabiiyetine geçmez. Tab, 1914’te savaşın başlamasından kısa bir süre sonra Braşov’a giderek müttefik Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun üniformasını giyer. İki yıl sonra İstanbul’da Avusturya-Macaristan ordusuna katılan Antoine, 1917’de Suriye ve Filistin’de görev yapar. Savaşın sona erip iki imparatorluğun çöküş sürecinin başladığı dönemde çoğu İstanbul’da ikamet eden Köpe ailesi üyeleri, 1918’de Mondros Mütarekesi’ne, 1919’da Paris Barış Konferansı’na, 1920’de de şehrin İngiliz, Fransız ve İtalyan askerî makamlarınca resmen işgaline şahit olurlar.”

Arşivden ciltler dolusu anı ve karikatür
"Çok uluslu imparatorluğun çok kültürlü sakinleri olan ve geriye çok kapsamlı bir aile arşivi bırakan Köpe’lerin yaşantıları, tabiiyet ve vatandaşlık ilişkilerinin ulusal kategoriler içerisinde belirgin ayrımlarla tanımlanmadığı tarihsel bir bağlamdan izler taşır.
İmparatorluklar Arasında, Sınırlar Ötesinde, Antoine’in bu arşivden ciltler dolusu anı ve karikatürleri, görüntü ve ses kayıtlarının yanı sıra, büyük bir kısmı ağabeyi Tab’e ait yüzlerce fotoğraftan bir seçkiyle Osmanlı ve Avusturya-Macaristan diplomatik ilişkilerinin gündelik hayata nasıl yansıdığına bakar. Bir aile tarihinden yola çıkarak 19. yüzyıldan 20. yüzyıla, imparatorluktan ulus devlete geçişte sınırların belirsizliğine, kimliklerin değişkenliğine ve hayatların devingenliğine dikkati çeker."



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —