NÜKAD Başkanı Göktepe: “Ekosistemin korunmasında nükleer enerjinin rolünden vazgeçilemez”
Nükleer Alanda Kadınlar Platformu (NÜKAD) Başkanı Bahire Gül Göktepe, nükleer enerjinin iklim değişikliğine karşı mücadeledeki ‘cazibesine’ dikkat çekerek, “Nükleer güç halen büyük miktarda elektriğin atmosferi kirletmeden üretilmesini sağlayan en gelişmiş, en verimli enerji kaynağıdır” dedi.
NÜKAD Başkanı Göktepe, Dünya Çevre Günü dolayısıyla bir açıklama yaptı. Tüm dünyanın Covid-19 salgınının tehdidi altındayken doğa ve çevre değerlerinin gittikçe artan bir önem kazandığını belirten Göktepe, NÜKAD Yönetim Kurulu adına yaptığı açıklamada, “Dünya Çevre Gününde geçmiş yıllarda da sık sık kullandığımız şu cümleleri kurmak zorunda kalıyoruz; ‘kutlanacak fazla bir şey yok.’ Çevre tahribatı katlanarak artıyor. Endişelerimiz devam ediyor” diye konuştu.
“Temiz enerji teknolojilerine yatırımlar yeterli değil”
Göktepe, günümüzde küresel ölçekte dünyanın en büyük sorunlarının başında küresel ısınma ve iklim değişikliğinin geldiğini dile getirerek, “Dünyanın korkulu rüyası olan iklim değişikliği krizi, ciddi etkileri görünür bir şekilde hızlanarak büyüyor. Bilim insanları, ekonomistler ve çevrecilerin tüm çalışmalarına ve uyarılarına rağmen sera gazları emisyonlarının azaltılması için alınan önlemler, düşük karbonlu temiz enerji teknolojilerine geçiş için yatırımlar yeterli değil. İklim değişikliğine bağlı olarak gıda israfı, biyolojik çeşitlilik kaybı, ormansızlaşma ve plastik atık kirliliği günümüzde en ciddi çevre sorunları olarak acil çözümler bekliyor” uyarısında bulundu.
“Nükleer güç en gelişmiş, en verimli enerji kaynağıdır”
Nükleerin cazibesinin birçok olumlu yönüne dayandığını, büyük miktarda elektriği sera gazı üretmeden sağlayan, en gelişmiş, en verimli enerji kaynağı olduğunu vurgulayan Göktepe, “Dünyanın iklim değişikliği gibi büyük sorununun farkındalığıyla uzun vadeli küresel ortalama sıcaklıktaki artışını, sanayi öncesi seviyeleri olan 2°C’nin çok altında tutma hedefinin stresi altındayız. ‘İklim değişikliğine karşı nükleerden daha cazip başka hangi enerji kaynağı olabilir?’ diye sormak istiyorum” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) Projesiyle nükleer enerji konusunda tarihi adım attığını kaydeden NÜKAD Başkanı, Akkuyu NGS’nin 4 bin 800 megavatlık tam kapasitesi ile hizmet vermeye başladığında yıllık ortalama 35 milyar kilovatsaatlik elektriğin düşük karbon emisyonu ile üretileceğine dikkati çekti. “Akkuyu NGS ünitelerinin inşa sürecinde ve dünyanın pandeminin de etkileriyle girdiği yeni değişim döneminde, ülkemizde toplumun her kesiminde güvenlik kültürünün geliştirilmesi de olmazsa olmazdır” diyen Göktepe, çevre koruma alanında ‘ulusal çevre güvenliği’ oluşturulmasının hedeflenmesi gerektiğini kaydetti.
“Nükleer teknikler tarım ve hayvancılıkta sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor”
İklim değişikliğinin tarım ve hayvancılığın geleceği için de büyük bir tehdit oluşturduğunu belirten Göktepe, nükleer teknolojinin bu alanda da sürdürülebilirliğe, gıda güvenliğini iyileştirme çabalarına, ‘yem kaynaklarının daha iyi yönetimi, hayvan ve bitki zararlılarının kontrolü, üreme verimliliğinin artırılması’ gibi yollarla önemli katkılarda bulunduğunu belirtti. Sürdürülebilir gıda kaynaklarına erişimin, önümüzdeki on yıllarda daha zor olacağının altını çizen NÜKAD Başkanı Göktepe, şöyle devam etti: “Bu nedenle mevcut uygulama ve tüketime dayalı olarak, tarımsal üretimin 2050 yılına kadar yüzde 70 oranında artması gerekeceği tahmin edilmektedir. Bu talep, toprak, hava ve su gibi kaynakların korunmasının ve iyileştirilmesinin önemini artırmaktadır. Dolayısıyla çevreyi korumak için çevre dostu, ileri teknolojilerin yaygınlaştırılmasından ve desteklenmesinden yana olmayı bilimsel bir sorumluluk olarak kabul ediyoruz. Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun (TAEK) öncülüğünde başlatılmış ve bir kısmı devam eden, çevreyle barışık nükleer tekniklerin ve teknolojik çalışmaların sürdürülmesi, yaygınlaştırılması, ziraat ve veteriner fakültelerinde ilgili derslerin okutulması, bu konularda deneyimli araştırmacıların desteklenmesinin ülkemize katkısının çok olacağına NÜKAD olarak inancımız sonsuzdur.”
“Nükleer enerjinin çevreyle etkileşiminin simgesi çekmece nükleer”
Göktepe, nükleer tekniklerin ve radyoizotopların tıpta (tanı, tedavi, sterilizasyon), gıda, tarım ve hayvancılıkta, sanayi ve araştırmada (su kaynakları yönetimi, izleyiciler, tarihleme) kullanımının hızla yaygınlaştığına dikkat çekerek, nükleer alanda yapılan Ar-Ge çalışmalarının öneminin de altını çizdi.
Göktepe, eski adıyla Çekmece Nükleer Araştırma Merkezinin (ÇNAEM) hem nükleer araştırmalara katkısı hem de nükleer enerji çevre ilişkisini göstermesi bakımından önemini vurguladı. Merkeze ve o bölgedeki doğal yaşama sahip çıkılması gerektiği uyarısını da yapan Göktepe, şöyle konuştu: “ÇNAEM’in, İstanbul’un çok güzel doğal yaşam alanı olarak korunması, yıllarca emek ve özen gösterdiğimiz zengin biyolojik çeşitliliği ile sürdürülmesi, nükleer enerjinin çevreyle olumlu etkileşiminin en güzel göstergesi olarak muhafaza edilmesi elzemdir. İstanbul’un 3 bin dönümlük alanda yer alan Lagün Gölümüzün, kuş cennetimizin, Nakkaşdere ‘caretta caretta’larının, tilkilerimizin, yılanlarımızın, katırtırnaklarımızın, göçmen kuşların (kuğuların, leyleklerin pelikanların) konaklama alanı olan bu biyolojik çeşit abidesinin zengin flora ve faunasının, bir zamanlar dünya çapında da araştırmalar yürütülen, ünlü Türk bilim insanlarının izlerini taşıyan Çekmece Nükleer Araştırma Merkezinin, nükleer alanda çalışanların çevreci kültürü sayesinde korunabildiğini hatırlatmak istiyorum. Günümüzde değişen dünyada atom enerjisinin, nükleer araştırma, geliştirme ve uygulamanın ülkemizin geleceği için ulusal teknolojik yapımız için vazgeçilemez olduğunu lütfen unutmayalım.”
“Çevreci ve nükleerci olmak çok daha meşakkatli”
Çevre konusunda NÜKAD Türkiye üyeleri olarak büyük bir potansiyel güce sahip olduklarını ifade eden Göktepe, “Bu gücümüzü bilgimizden, en ileri teknoloji alanındaki eğitim ve araştırmalarımızdan alıyoruz” diyerek “nükleerin cazibesini” gerek temiz elektrik üretiminde gerekse tıp, tarım, hayvancılık, sanayi ve araştırmalarda uygulamalarını kamuoyunda daha görünür kılmanın NÜKAD’lıların en büyük sorumluluklarından biri olduğunu belirtti. Göktepe, “Çevre koruma, doğanın emanetlerini bizden sonraki nesillere bırakma her bireyin sorumluluğudur. Ancak bu ağır sorumluluğu taşımak herkese nasip olmaz. Çevrecilik bilgi sahibi olmanın yanı sıra bir gönül işidir, meşakkatlidir. Hem nükleerci hem çevreci olmak ise çok daha meşakkatlidir. Bu anlamda 5 Haziran Dünya Çevre Günü 2021 vesilesiyle başta enerji, çevre yönetimi, nükleer tekniklerin uygulanması projeleri yürüten, katılan araştırıcı ve yönetici üyelerimizi, ayrıca birey olarak çevre koruma faaliyetlerine katkıda bulunan, etkinliklere katılan tüm gönüllüleri kutluyor çabalarının artarak devamını diliyorum” dedi.