29 Mart 2009 Pazar günü vatandaşlık görevimizi yaparak Mahalli İdareler Seçiminde oylarımızı kullandık. Sonuçlar inşallah memleketimizmilletimiz için hayırlı olur. Gerçi her ne kadar adı yerel yönetimler seçimi de olsa Sayın Başbakan bizzat duruma el koyarak meydan mitingleriyle müthiş bir kampanya yürüttü. Hatta muhalefete çağrıda bulunarak ?Meydana gel, Meydana!? çağrısı yaptı. Bir yerde Muhalefet Liderlerini meydanlara çağırmak suretiyle kendisine yakıştırılan Kasımpaşalı namının yani yiğitliğinin sözde kalmadığını gösterdi.Şimdi diyeceksiniz iyi ama ABD ve AB ülkelerinde Yönetime talip olanlar televizyonlarda karşılıklı tartışma programlarına çıkarlar.Esas bu tartışma programlarında kişinin yiğitliği(!), yada Kasımpaşalı olup olmadığı belli olur. Böylece vatandaşlar mukayese imkânı bulurlar. Bu aslında 2002 yılına kadar bizde de öyleydi. Hatırlayın 2002 seçimlerinden önce Sayın Başbakanın şimdi ?memuriyetinin gereğini yapıyor! ? diye küçümsediği Sayın Uğur Dündar?ın sunduğu programda Sayın Deniz Baykal ile Ülke Sorunlarını tartışmıştı. Doğrusu da buydu! Şimdi sizlerde şeytanın avukatlığını yaparak sorular sorabilirsiniz! Sayın Uğur Dündar acaba yukarıda bahsedilen 2002 yılındaki programı sunarken de ?memuriyetinin gereğini mi yapmıştı??Neyse sonuç ne olduysa oldu! Bence bu seçimin en anlamlı tarafı bizim Beyaz Lalemiz Mesut?un(27) ilk defa oy vererek vatandaşlık hakkını kullanmasıdır. Düşünebiliyor musunuz Mesut artık vatandaş oldu.(Geçen yıl bir günlük askerlik yaptığında da ?O şimdi asker oldu? demiştik.) Bunca emeğimiz, devletimizin sağladığı sağlık hizmetleri, ZİÇEV Konya Şubesinin eğitim hizmetleri sonucunda oğlumuz hem de kendi özgür iradesiyle mahalli seçimlerde oyunu kullandı. Hatta ?ortalama Türk? Vatandaşı olduğunu da ispat etti! Nasıl mı? Hikâyesini anlatayım. Seçmen kâğıtları geldiğinde Mesut?a hangi partiye oy vereceğini sorduk. O da AK parti dedi. Evde kardeşi ağabey MHP ye oy ver dediyse de olmaz dedi. Seçim gününe kadar istikrarlı şekilde AK partide ısrar etti. Benim düşüncem hiç müdahale etmemek yönünde idi. Etraftan başkaları, diğer tanıdıklar ne derse desin Mesut AK parti dedi başka bir şey demedi. Seçim günü evden ayrılmadan önce yine kardeşi MHP ye oy ver dedi. Yine cevap olmaz, AK partiye oy vereceğim, hiç kusura bakma oldu! Seçim sandığının bulunduğu okula giderken komşulardan birisi hocam bir oy bir oy, Mesut?un yanında siz olun da bizim partiye oy verin dedi. Gerçekten oy kabinine girinceye kadar Mesut?a oğlum hangi partiye istersen ona mühür vur dedim. Sandık başkanı hocam size gerek var mı Mesut kendi oy atsın dedi. Ben de zaten öyle olacağını sadece oy pusulasının katlanıp zarfa konmasında yardıma ihtiyacı olabileceğini söyledim. İstediği partinin ambleminin altına mührü vurdu. Daha sonra sandık başkanının gösterdiği yere imzasını attı.Kardeşi ve diğer tanıdıklar sorduğunda da eliyle MHP lilerin kullandığı Bozkurt işaretini yaparak MHP ye oy verdiğini söyledi. İlginçtir seçimden önce ısrarla söylediği partiye de oy vermedi! Hangi partilere oy verdiği ise sanki onun özeliydi. Bu haliyle ortalama Türk vatandaşı olduğunu da ortaya koymuş oldu. Hani derler ya bir toplumda kişilerde, kuruluşlarda birbirinin aynasıdır diye. Doğru bir söz değil mi? İnanmazsanız etrafınıza bir bakınız!
