Tarih: 16.04.2021 12:14
“Oruç tüm vücutta onarım mekanizmalarını başlatır”
Oruç tutmanın insan sağlığı üzerindeki etkileri hakkında açıklamalar yapan Uzm.Dr. Mehmet Yavuz, “Oruç tutarak aç kalan kişide büyüme hormonu kan seviyeleri en az 3 kat artar. Aç kalmak insüline benzer büyüme hormonu ve büyüme hormonu üzerine etki ederek tüm vücutta onarım mekanizmalarını başlatır. Benim burada tavsiyem hem oruç tutarak ibadet etmek hem de sağlıklı bir şekilde zayıflamak ve bedensel arınma yapmak isteniyorsa; iftarda yemeği abartmamak, tatlılardan ve diğer karbonhidratlardan mümkün mertebe uzak durmak ve sahurda da hafif bir yemek yemektir” dedi.
Beyin ve Sinir Hastalıkları Uzm.Dr. Mehmet Yavuz oruç tutmanın faydalarını, iftar ve sahurda doğru beslenme hakkında açıklamalarda bulundu. Uzm.Dr. Yavuz, orucun tüm vücutta onarım mekanizmalarını başlattığını vurgulayarak, “Oruç tutarak aç kalan kişide büyüme hormonu kan seviyeleri en az 3 kat artar. Hatta bazı araştırmalar açlığın büyüme hormonu düzeyini 5 kat kadar arttırabildiğini göstermektedir. Büyüme hormonu, çocuklarda büyüme ve gelişmeyi temin ederken, genç ve erişkinlerde ise hasarlı hücrelerin onarımını sağlamaktadır. Oruç ile insülin kan seviyeleri önemli ölçüde düşer, bu da metabolizma hızının artması ile beraber, enerji için yağların yakılmasını kolaylaştırır. Böylece sağlıklı bir zayıflama da elde edilmiş olur” dedi.
Hülasa aç kalmanın insüline benzer büyüme hormonu ve büyüme hormonu üzerine etki ederek tüm vücutta onarım mekanizmalarını başlattığını söyleyen Uzm.Dr. Yavuz şu tavsiyelerde bulundu:
“Benim burada tavsiyem hem oruç tutarak ibadet etmek hem de sağlıklı bir şekilde zayıflamak ve bedensel arınma yapmak isteniyorsa; iftarda yemeği abartmamak, tatlılardan ve diğer karbonhidratlardan mümkün mertebe uzak durmak ve sahurda da hafif bir yemek yemektir. Ayrıca iftar ve sahur arasındaki zaman farkı 7 saatten fazla olmamalıdır. Hatta 6 saat olursa çok daha iyi olur. Böylece 18 saat açlık, 6 saat tokluk dönemi yaşanılmış olur.
Tabii ki buradaki oruç ve açlık üzerine tavsiyelerimiz sağlıklı kişiler içindir. Herhangi bir rahatsızlığı bulunanlar hekim tavsiyesi olmadan uygulamamalıdır.
Ayrıca şunu belirtelim ki; Sahurda gündüz acıkırım korkusu ile özellikle karbonhidratlardan zengin bir yemekle beslenmek, kan şekeri ve dolayısıyla insülinin anormal bir şekilde yükselmesine, sonrasında ise kan şekerinin tekrar düşmesine bağlı olarak daha fazla açlık hissi yaşanmasına neden olmaktadır. Yani gündüz açlık hissetmemek için yenecek ağır bir sahur yemeği, gün sonuna doğru daha beter bir açlık oluşturacaktır.
Diğer taraftan çocuklarımıza sürekli bir şeyler yemeleri için ısrar etmemeliyiz. Bu onların sağlıklı beslenmesini sağlamadığı gibi gelişimlerini olumsuz bile etkileyebilir. Bu yüzden çocuklar ne zaman acıkırlarsa o zaman yemek yemelidirler. Hatta zaman zaman aç kalmalıdırlar, çünkü açlık büyüme hormonu seviyelerini kat be kat arttırmaktadır. Dolayısıyla çocuklara, öğünlerde sağlıklı besinler yedirdikten sonra sürekli onların peşinden koşmanın bir anlamı bulunmamaktadır.”
Orucun kanser üzerine etkileri
Bir araştırmada birinin serbest beslendiği diğerinin ise gün aşırı beslendiği iki farklı fare grubuna meme kanseri enjekte edildiğini anlatan Uzm.Dr. Yavuz, “Sonuçta görülmüştür ki; aç bırakılan farelerin hayatta kalma oranları yüzde 75 iken, serbest beslenen farelerin ise yüzde 25’dir. Bu çalışma oruç ve açlığın ciddi manada kanser oluşumunu engellediğini göstermektedir. Nitekim kanser, vücudun herhangi bir yerinde bir kaç anarşik hücrenin terör faaliyetleri için başkaldırması ile başlar. Ancak bu terörist faaliyet bazen truva atı gibi bedenin kendi dokusu gibi bir görüntü vererek savunma sistemini yanıltabilir. Eğer beden, sürekli metabolizma faaliyetleri ile uğraşıyorsa hem istihbaratı zayıflar hem de neler olup bittiğini tam anlayamayabilir. Oruçlu kişi de ise organizma kendini kontrol etmeye vakit bulur ve böyle terörist faaliyetlere anında müdahale eder.
Beslenme düzenlerimizi gözden geçirmeliyiz
Özetle, yukarda bahsettiğim tarzda oruç tutarak, hem ibadet etmek, hem zayıflamak, hem yaşlanmayı geciktirmek ve genç kalmak, hem nefsi dizginlemek, hem dar gelirlilerle empati yapmak, hem de toksinleri vücudumuzdan atılmasını sağlayarak sağlıklı yaşamak mümkündür.
Kanaatimce çocuklar hariç tutarak üç öğün yemek sağlıklı bir beslenme tarzı değildir. Hipertansiyon ve şeker hastalarının çığ gibi arttığı, kolesterol düzeylerinin kontrol edilemez durumlara geldiği, obezitenin en ciddi problemlerden biri haline ulaştığı şu zamanda artık beslenme düzenlerimizi gözden geçirmek mecburiyetindeyiz” diye konuştu.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —