Tıp fakültesi neden açılmalıdır?
İlimizin göz bebeği Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, 2007 yılında kurulmuş olup 8 fakülte, 2 yüksekokul, 5 meslek yüksekokulu ve 2 enstitüye sahiptir. Özellikle sağlık profesyonelleri yetiştirmek amaçlı olarak açılan bünyesinde birçok alt bölüm barındıran Sağlık Bilimleri Fakülte’si ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu ile de dikkat çekmektedir. Bu akademik yapılanmanın bir tıp fakültesi ile güçlendirilmesi de elbette üniversitemizin ve ilimizin haklı talebidir?
Konum olarak bölgede stratejik bir noktada bulunan Osmaniye ilimiz ekonomik ve sosyal olarak da önemli bir potansiyele sahiptir. İlimizde kurulacak bir tıp fakültesinin çevre illerin sağlık yükünü hafifleteceği ve ilimizin sağlık turizminin gelişmesine katkı sunacağı ortadadır.
Bir tıp fakültesinin kurulması masraflı, zor ve emek gerektiren uzun bir süreçtir. Öncelikle üniversitenin senatosunda tıp fakültesi kurulması kararı alındıktan sonra Yükseköğretim Kurulu’na (YÖK) başvuru yapılması gereklidir. Üniversitemiz yönetiminin çabaları ile başvuru dosyası YÖK’e sunulmuş ve halen başvuru değerlendirme aşamasında olduğu belirtilmiştir. Ayrıca bu süreçte ilimiz milletvekilleri, yerel yöneticileri, sivil toplum kuruluşları ve ileri gelenlerinin tıp fakültesi açılması konusundaki büyük gayretleri şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir.
Tıp fakültesinin ilimize ve üniversitemize katkıları neler olacaktır?
Tıp fakültesi açılmasının ilimize ve üniversitemize birçok katkısı olacaktır. Öncelikle, tıp fakültesi açılması ilimizdeki sağlık hizmetlerinin kalitesini artıracaktır. Bölge halkımızın sağlık sorunlarına daha hızlı ve etkili bir şekilde çözüm bulunmasına da yardımcı olacaktır. Çünkü tıp fakültesi hastaneleri daha ileri tetkik ve tedavilerin yapılabildiği ve daha ciddi sağlık sorunlarına çözüm üretilebildiği üçüncü basamak hastanelerdir. Bu hastanelerde ileri düzey cerrahi ameliyatları yapan öğretim üyeleri ve birçok branştan spesifik yan dal uzmanları görev alabilecektir.
Tıp fakülteleri, üniversitelerin araştırma ve geliştirme faaliyetlerine önemli katkıları olan ve üniversitelerin topluma hizmet etme görevlerini yerine getiren önemli bölümlerinin en başında gelir. Açılacak olan tıp fakültesi ile ilimizin en başarılı gençleri sınavlarda elde ettikleri başarılar sonucu ailelerinin yanında kendi memleketlerine hizmet etme imkanına sahip olacaklardır. Bu fakülteden mezun olan tıp öğrencileri ilerde aynı hastanede uzmanlık eğitimini alabilecek sonrasında ya ilimizde uzman hekim olarak çalışacaklar ya da öğretim üyesi olma imkanı elde edeceklerdir. Ayrıca il dışında olan tıp alanında çok başarılı akademisyen hemşehrilerimiz bir vefa borcu olarak bilgi ve tecrübelerini ilimizde aktarma imkanı bulacaklardır. Böylece halkımızın sağlık alanında il dışına bağımlılığı azalacaktır.
Peki gerekli alt yapı nedir?
Sadece amaç ilimize bir tıp fakültesi kazandırmak mıdır? Yoksa alanında donanımlı ve yeterli öğretim üyeleri olan, fiziki alt yapısı kuvvetli ve modern bir tıp fakültesi kurarak bölge halkına hizmet vermek mi? Ve bunu sözde değil özde başarmak mı! Tüm bunlar için öncelikle bu hedefe ilimizin tüm ileri gelenlerinin inanması ve hep birlikte mücadele verilmesi gereklidir. Unutmamak gerekir ki heyecan duyulmadan büyük işler başarılamaz!
Öncelikle Temel Tıp Eğitimi standartlarını sağlayabilen öğrenci sayısına uygun olarak fiziki alt yapının, eğitim araç ve gereçlerinin bulunduğu tam donanımlı laboratuarlar ile tıbbi beceri laboratuvarları, derslikler, idari yapılar, kütüphane ve konferans salonu gibi altyapıları olan bir tıp fakültesi morfoloji binasının tamamlanması gereklidir. Bu asgari olanaklar sağlanmadan açılan bir tıp fakültesi yalnızca doktor işsizliğine değil ayrıca sağlık hizmetlerinde kalitesizliğe de yol açacaktır.
Bu süreçte yeterli fiziki alt yapı ve eğitici kapasitesi sağlanana kadar, tıp fakültesi öğrencileri eğitim ve öğretim yılının üçüncü yılı sonuna kadar ilimize en yakın bir ilde (Çukurova Üniversitesi gibi) donanımlı bir üniversite ile yapılacak protokole bağlı olarak eğitimlerini tamamlayabilirler.
Üçüncü basamak sağlık kuruluşları, birinci ve ikinci basamak sağlık kuruluşlarına göre daha spesifik ve ileri tedavi hizmetleri (kanser gibi) sunarlar. Tıp fakültesi hastaneleri de birer üçüncü basamak sağlık kuruluşlarıdır. Yeni tıp fakültesinin ya kendisine ait bir Sağlık Uygulama Araştırma Merkezi olmalı ya da aynı ilde en az 60 öğrenci için en az 400 yataklı bir Eğitim Araştırma Hastanesi ile afiliasyon (ortak kullanım) protokolü imzalanmalıdır. Bu doğrultuda yeni açılan ileri tıp teknolojilerine ve gelişmiş olanaklara sahip 900 yataklı Osmaniye Devlet Hastanesi bir Eğitim Araştırma Hastanesi’ne dönüştürülebilir ve kurumlar arası işbirliği sonucu tıp fakültesi ile afiliasyonu sağlanabilir.
Sonuç olarak; yeni dönemde Çukurova'nın kadim şehri, yer fıstığının başkenti, kaleler-yaylalar şehri ve şehitler diyarı Osmaniye ilimize bir tıp fakültesinin açılması haberinin, her zaman devlet-millet el ele diyen ve çağın en yıkıcı depremini yaşayan Osmaniye halkına Türkiye Yüzyılı’na yakışır bir şekilde müjdelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Selam ve saygılarımla, sağlıcakla kalın.
Doç. Dr. Ökkeş Hakan MİNİKSAR
S.B. Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği, Eğitim Görevlisi
