Tarih: 08.04.2021 10:46

Otizmde erken tanı önemli

Facebook Twitter Linked-in

DÜZCE(İHA) – Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Dr. Nihal Yurteri, günümüzde her 54 çocukta bir otizme rastlandığının altını çizdi.
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Nisan ayı konferans serisinde bu hafta, “Otizm Spektrum Bozukluğu İyileşir mi?” konusu ele alındı. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Nihal Yurteri, konuşmacı olarak katıldığı konferansa öğretim üyeleri ve öğrenciler katılım gösterdi.
Programın açılış konuşmasını yapan Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Ali Kayıkçı, farkındalığı artırmak amacıyla 2008 yılında BM’nin 2 Nisan gününü “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak belirlediğini ifade etti. Otizmi; “Düşünmek, hissetmek, dil ve başkalarıyla iletişim kurma becerisinde problemler yaşanması ve karmaşık bir nero gelişim bozukluğudur” şeklinde tanımlayan Prof. Dr. Kayıkçı, otizmin tüm coğrafyada, tüm ırklarda görülebildiğini ve en önemli özelliğinin de erken tanı konulabilmesi sonucunda, doğru tedavi ile başarılı olma ihtimalinin arttığını vurguladı.

Her 54 çocukta bir otizme rastlanıyor
Gerçekleştirilen açılış konuşmasından sonra sunumunu yapmak için kürsüye davet edilen Dr. Nihal Yurteri, günümüzde her 54 çocukta bir otizme rastlandığının altını çizerek konuşmasına başladı. Bu sıklıktaki artışın muhtemel sebeplerini; farkındalık artışı, tanısal, bilinmeyen ve ebeveyn yaşı olarak açıkladı.
Davranış, ilgi ve etkinliklerde baka kalıp ve tekrarlayıcı motor hareketlerin olduğu bilgisini veren Yurteri, otizmli çocukların; rutinde ısrarcılık, sınırlı ve olağandışı yoğun ilgi gibi davranışlarda bulunduğunu belirtti.
Tek başına otizm tanısı koyduran bir test olmadığının altını çizen Dr. Yurteri, 2 yaş altı çocuklarda pek çok belirti gözlemlenebileceğini ifade etti. İlk 1 yaştan itibaren belirtiler varsa en azından Otizm Spektrum Bozukluğu veya diğer gelişimsel bozukluklar açısından riskli çocuk diye belirterek müdahalede bulunulması gerektiğini önemle dile getiren Dr. Nihal Yurteri, 9-30 aylık çocuklarda Otizm Spektrum Bozukluğu açısından kırmızı alarm belirtilerini, “Çocuk gülümsemeye karşılık vermez veya sadece evde tanıdık kişilere gülümser. Onunla konuştuğunuzda yüzünüze bakmaz veya nadiren bakar, aile de bunun sıklıkla böyle olduğunu belirtir. Çocuk başkalarının dikkatini bir oyuncağa, ona işaret ederek çekmeye teşebbüs etmez. Çocukla iletişime girmek zordur, sadece kısa süreli etkileşim kurulabilir. Çocuk anne babanın davranış ve hareketlerini taklit etmez. Çocuk işaret eden objeye bakmaz. Çocuğa adı ile seslendiğinde dönüm bakmaz. Çocuk 5 sessiz harften daha fazlasını çıkarmaz” şeklinde sıraladı.

Gen etkisi
Otizmde genetik etkenlere de değinen Dr. Öğretim Üyesi Nihal Yurteri, “Otizm çoğul gen ile geçen bazen gen gen etkileşimi, bazen gen çevre etkileşimi sonucu ortaya çıkan, bazen güçlü etkisi olan kopya sayısı değişkenliği olan oligogenik geçiş gösteren, bazen de tek genle geçen bozukluklar ile birlikte görülmektedir. Aile çalışmaları otizmin ailevi yatkınlığını, özellikle geniş otizm fenotipi kavramını desteklemektedir” dedi.
Erken tanının tedavide çok önemli olduğunu vurgulayan Yurteri, otizmde ne kadar erken tedaviye ve eğitime başlanırsa, başarı oranının da o kadar artış olacağını söyledi.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —