(Özel) “Kırsala göç” hevesi hem kendi hem de köylünün hayatını değiştirdi

(Özel) “Kırsala göç” hevesi hem kendi hem de köylünün hayatını değiştirdi

(Özel) “Kırsala göç” hevesi hem kendi hem de köylünün hayatını değiştirdi

İstanbul’da çalıştığı turizm sektöründen istifa ederek Manisa’nın Gördes ilçesine yerleşen girişimci, 180 dönümlük arazide ektiği ürünlerle hem kendi hem de yerel halkın hayatını değiştirdi. Kurdukları küçük işletmeyle üretimden uzaklaşan kadınları da üretime dahil eden girişimci Tolga Soydaş, internet üzerinden yaklaşık 30 ton ürün satarak kadınların para kazanmasını sağladı.
İstanbul’da turizm sektöründe çalışan Tolga Soydaş, 2012 yılında mesleğinden istifa ederek kendi deyimiyle “Kırsala göç” hevesiyle Manisa’nın Gördes ilçesine geldi. Burada satın aldığı arazilere ceviz eken Soydaş, kendi üretimiyle de yetinmemeye başladı. Bölge halkının arazilerini satarak tarımdan ve üretimden koptuğunu fark eden Soydaş, bölge halkının yeniden üretime dönmesi için elini taşın altına koyarak tarımdan katma değerli ürün üretimini hedefledi. Bölgede yaşayan kadınları da üretime dahil ederek ilk etapta ceviz üretimine başlayan Soydaş ilk etapta ceviz, badem, zeytin ve kiraz ağaçlarından elde edilen ürünleri işleyerek katma değerli ürünler ortaya çıkardı. Yılda internet üzerinden 30 ton ürün satılan bu girişimle bölge halkı da para kazanarak tarıma daha çok yatırım yapmaya başladı.

“Satılan araziler tarım sektörünü geriye götürüyor”
Bölge halkının tarımdan vazgeçerek arazilerini sattığını fark ettiğini ve sonrasında kooperatif kurduklarını belirten Soydaş, “Daha önce turizm sektöründe çalışıyordum. Turizm sektöründeki yoğunluk sebebiyle kırsala göç hevesi başlamıştı. 2012 senesinde buraya gelerek bazı araziler topladık. Bu arazilere ceviz ağacı dikerek ceviz üretimi yapmaya karar verdik. Burada sadece cevizi biz üretirken boşa zaman harcadığımızı buradaki yerel halkın topraklarını ekmekten vazgeçtiğini, yabancılara satmaya başladığını ve bu satışın ülkemizde her geçen gün tarımda geriye düşürdüğünü fark ederek onlarla birlikte ne yapabileceğimizi düşünmeye başladık. Burada küçük bir kooperatif oluşturduk. Kemik kadro olarak 6 kadın ve birkaç erkek arkadaşımızla beraber ufak mütevazi bir üretim tesis kurduk” dedi.

“İthalatçısı olduğumuz susamı biz burada üreterek tahine çeviriyoruz”
Bölgede tarıma elverişli ancak boş bırakılmış arazileri yerli susam ekerek değerlendirdiklerini belirten Soydaş, “Burada civar arazilerdeki boş toprakları susam ekerek değerlendiriyoruz. Geçen hafta ceviz hasadımızı yaptık cevizlerimiz meyve vermeye başladı. Katma değeri olan ürünler üretip hasat etmeye başladık. Bunların başında da cevizli sucuk geliyor. Kendi ürettiğimiz pekmezden pekmezli cevizli sucuk üretiyoruz. Bunları popüler hale getiriyoruz. Türkiye’nin yüzde 90 oranında ithalatçısı olduğu susamı biz burada üreterek tahine çeviriyoruz. İnsanların özlediği tatları, ‘Ben bu tadı çocukluğumda tatmıştım’ diyerek tepki verdiği ürünler oluşturduk. Bütün Türkiye’ye kargo gönderimi ve İstanbul içerisinde kendi araçlarımızla dağıtım yapıyoruz. Beğenen ve arkasından başkasına tavsiye edenler şeklinde projemiz büyüyor. Zaten kapasitemizi çok da arttırıp aşmak istemiyoruz. Çok küçük bir kapasitemiz var. Dolayısıyla kapasite büyüdükçe kalite de düşüyor” diye konuştu.

“Buradaki yerel halka prefinansman sağlıyoruz”
Tesisi Gördesli çiftçilerin kullanımına açtıklarını belirten Soydaş, “Biz burayı yerel halkın kullanımına açtık. Burada susamını üretenlerden susamını topladığınız zaman önce hasadı yapmış oluyorlar. Biz buradaki yerel halka önce prefinansman sağlıyoruz. Önden bazı ödemeler yaparak ekim aşamasında mazot, gübre ve tohum avantajları oluşturuyoruz. Onlar ekibi yapıp hasadı bitirdikten sonra bu ürünü buraya getiriyorlar. Bu ürünlerin işlenmesi aşamasında yine burada çalışıyorlar. En son kavanoza konulup etiketlenip emniyet bandını yapana kadar da bu ürünün takipçisi oluyorlar” ifadelerini kullandı.

Salgın süreci kapasiteyi arttırdı
Korona virüs salgını sürecinde insanların doğal ürünlere yöneldiğini ve bu nedenle kapasiteyi arttırdıklarını belirten Soydaş, “Korona virüs salgını sürecinde dağıtım kapasitemizin çok üzerine çıkmak zorunda kaldık. Bazen hoşgörüyle yaklaşıldı bazen de bize tepkiler oldu. İstanbul’da avantajımız vardı çünkü kargo kullanmıyorduk. Biz gece gündüz çalışıp bir gün bile rötar olsa ürünleri teslim ettik. İşlerimizin çok büyümesi ve bizi ümitlendirmesi anlamında salgın bize bir avantaj sağladı. Bence en büyük avantajı insanların doğru ürünü satın alıp bağışıklık sistemi için kalitesi belli olmuş ürünlere ulaşmak için çaba sarf etmeye başlayınca bizler de burada fark edilmeye başladık” dedi.

“Bu sezon için 45 ton gibi bir planlama yapmaya çalışıyoruz”
30 tonluk kapasiteyi salgın sürecinde zorladıklarını ancak kapasiteyi 45 tona çıkardıklarını belirten Soydaş, “Bizim burada yıllık 30 ton civarında bir kapasitemiz vardı. Bizim için değişen bir şey olmadı. Çünkü salgında aralık ayına kadar 30 tonu bitirecekken, salgında 30 tonu tükettik. Geriye 2-3 ton kaldıysa da onu da haziran, temmuz, ağustos aylarında yetiştirememeye başladık. Bu sezon için 45 ton gibi bir planlama yapmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.


Güncel 28.10.2020 12:06:35 0