Tarih: 17.08.2021 16:36
Prof. Dr. Haluk Özener, "Türkiye’nin birçok ili deprem tehlikesiyle karşı karşıya"
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE), 17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümünde, KRDAE’nin güncel çalışma ve faaliyetlerini açıkladığı program düzenledi. Program kapsamında depremlere ilişkin istatiksel bilgilere de yer verildi.
17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümünde, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, son yıllarda özel ve kamu iş birlikleriyle sayıları artan gelişmiş deprem-tsunami izleme, takip ve analiz istasyonları ile bu alandaki güncel çalışmalara ilişkin bilgilerin verildiği program düzenlendi. Programa Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat ve Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdür Yardımcısı Dr. Öcal Necmioğlu katılım sağladı.
“Türkiye’yi ve yakın çevreyi gözlemliyoruz”
"Türkiye’nin birçok ili deprem tehlikesiyle karşı karşıya" diyerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Haluk Özener, “Şu anda içinde bulunduğunuz binada 258 tane deprem kayıt sensörü ile tüm Türkiye’yi ve yakın çevreyi gözlemliyoruz. Bu cihazlarla önceden 30 dakikada çözmüş olduğumuz depremleri şimdi ise 30 saniye içerisinde çözüyoruz. Basit bahsetmiş olduğum bu sensörlerin büyük bir çoğunluğu Marmara Bölgesi’nde. Marmara birçok noktada ön plana çıkmasıyla uzun süredir depremi yaşamaması nedeni ile çalışmalarımız bu noktalarda yoğunlaşmış durumda. Sadece kendi sistemlerimizi değil anlaşma imzalamış olduğumuz çevre komşu ülkelerin istasyonlarını da çalışmalarımıza dahil ettik. Kandilli rasathanesi olarak tüm verileri şeffaf bir şekilde kamuoyuna açıklamaktayız” dedi.
“Bu yıl Ege ve Akdeniz’de deprem yoğunluğu meydana geldi”
Sözlerine istatiksel bilgiler vererek devam eden Özener, “Türkiye’de her yıl ortalama 100 deprem 4.00 şiddetinde gerçekleşiyor. 3’ten büyük depremlere baktığımızda ise 73 bin 171 tane deprem meydana gelmiş. Bu deprem derimiz genelde Kuzey Anadolu fayı, Doğu Anadolu fayı üzerinde etkili olmuş durumda. 2011 Van depreminden sonra ise ülkemizde yedi şiddetin üzerinde bir deprem meydana gelmedi. 2017 yılı ve sonrasında meydana gelen depremlerde ise artçıların sayısının arttığı da gözlemlediklerimiz arasında. Çanakkale, Bodrum, Aydın depremlerinin ardından meydana gelen artçılar oldukça fazlaydı. Bu yıl ise özellikle özelikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde deprem yoğunluğunun oluştuğunu görebiliyoruz. Marmara’daki depremlere de baktığımızda 3 bin 470 tane tarihsel dönemde 3’ten büyük deprem görüyoruz. Türkiye’de normal şartlarda yılda ortalama olarak 2,5 santimetre hızla hareket ediyor. Böylelikle faylarda enerjiler toplanıyor ama bazı yerlerdeki biriken enerji hızlı çok fazla oluyor Ege’de 3,5 santimetreye ulaştığı gibi. Anadolu’da ortalama 2,5 santimetre civarında. Bazı bölgelerimizde ise Bu rakamlar çok daha az seviyelerde ve dolayısıyla deprem meydana gelme zamanı oldukça uzun yıllar arasında gerçekleşiyor. diye konuştu.
“Sismometreler sayesinde en ufak sarsıntıyı algılayabiliyoruz”
Prof. Dr. Haluk Özener, “Son yıllarda özellikle Marmara Denizi’nde çalışmalarımızı hızlandırdık. Deniz tabanında sismometrelerimiz var. 0.2 şiddetindeki depremleri dahi algılayabiliyoruz. Bir nevi fay hattının röntgenini çekiyoruz. Fay parçalarının özelliklerini belirliyoruz ve hangi noktalarda yoğunlaştığını tespit etmeye çalışıyoruz. Bu yıl Mayıs ayında başlayan deprem hareketliliği rakam olarak dün itibariyle 3 bin 400 depreme kadar ulaştı. Kandilli olarak depreme yönelik deprem tehlikesi anlamında tarihi yapıların durumunu da gözlemlemeye devam ediyoruz” diye konuştu.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —