Prof. Dr. Komsuoğlu: “Kırsaldan kente olan yoğun göç kadına şiddetin nedenlerinden biri”

Prof. Dr. Komsuoğlu: “Kırsaldan kente olan yoğun göç kadına şiddetin nedenlerinden biri”

Prof. Dr. Komsuoğlu: “Kırsaldan kente olan yoğun göç kadına şiddetin nedenlerinden biri”

“Uluslararası Kadın ve Aile Sempozyumu”nda konuşan Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkan Danışmanı Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, “Kırsaldan kente olan yoğun göç kadına şiddetin nedenlerinden biri” dedi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Kadın ve Toplum Uygulama ve Araştırma Merkezinin (OKTAM), Samsun Valiliğinin desteğiyle düzenlediği “Pandemi Sürecinde Kadın ve Aile” ana temalı “Uluslararası Kadın ve Aile Sempozyumu”, çevrimiçi platformda gerçekleşen açılış oturumuyla başladı.
İki gün boyunca devam edecek sempozyumun açılış oturumuna: Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkan Danışmanı ve Avrupa Üniversiteler Birliği Araştırma ve İnovasyon Konseyi Seçilmiş Üyesi Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Kadının Statüsü Müdürü Gülser Ustaoğlu, OKTAM Müdürü ve OMÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Hatice Kumcağız, kamu kurum yetkilileri ile yurtiçi ve yurtdışından akademisyenler ve araştırmacılar katıldı.
Farklı disiplinlerde uzman araştırmacılarla birlikte pandemi sürecinde kadın ve aile konularının akademik düzeyde tartışılması, güncel araştırmaların paylaşılması, araştırma sonuçlarının yaygınlaştırılması ve alana katkı sunulması hedefiyle düzenlenen sempozyum, açılış konuşmalarıyla başladı.

“Kadın ailenin inşasında, yönetiminde ve korunmasında başat bir varlık”
Sempozyum konusunun; milletin, değerlerin ve insanlığın geleceği açısından son derece hassas ve önemli olduğunu ifade eden Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal, “Kadına şiddeti tartışırken kadın ile erkeği temelde birbirine düşman ya da birbirinin rakibi olarak sunmak, sorunun çözülmesini sağlamadığı gibi doğru tanımlanmasını da zorlaştırıyor. Kadını zayıf bir varlık olarak göstermek yerine onu, bir milletin geleceğinin temel unsuru olan aileyi inşa eden ve koruyan unsur olarak tanımlamak gerekiyor. Yüce Allah ayetinde, kadın ile erkek arasındaki sevgi ve merhameti kudretinin bir delili olarak zikreder. Aile olmadan önce iki farklı birey olan kadın ve erkek aslında birbirinin bir parçasıdır. Hangisi daha zayıf ya da daha önemli gibi bir ayrım yapmak, teorik olarak konuşulabilecek bir şey değil. Çünkü biri olmadan diğeriyle bir bütün oluşturulamaz. Dolayısıyla bir ailenin kurulma aşamasında, kuran, süreci yöneten ve onu koruyan kadın başat bir varlık olarak ortaya çıkıyor. Bu misyonuyla kadının etkin gücü dikkate alınmalı” diye konuştu.

“Fiziki, zihinsel ve kültürel açıdan sağlıklı nesiller aile kurumuna muhtaçtır”
Ailenin çocuğa sadece genetik özelliklerini değil; değerlerini, kültürünü, medeniyetini ve bakış açısını da aktardığına dikkat çeken Rektör Ünal, “Aile toplumun en küçük ve merkez noktası olduğundan, aileye kadar var olan diğer tüm toplumsal katmanlar yıkılsa bile aile tekrar yapıyı kurabilir. Yani aile devlete giden yapının hem başlangıç noktası hem de devleti tekrar oluşturma potansiyelini barındıran son noktasıdır. Bu nedenle aileyi sadece sosyolojik bir kurum olarak değerlendirmemek gerekiyor. Ailenin korunması, sağlıklı olması bir milletin ve ülkenin varoluş sorunudur. Fiziki, zihinsel ve kültürel açıdan sağlıklı nesiller, aile kurumuna muhtaçtır” ifadelerini kullandı.
Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri kutlayan Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal, kadın ve aile konusunda kurumsal çalışmaların artarak devam etmesi gerektiğine işaret ederek sözlerini tamamladı.

Komsuoğlu: “Kırsaldan kente olan yoğun göç kadına şiddetin nedenlerinden biri”
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkan Danışmanı ve Avrupa Üniversiteler Birliği Araştırma ve İnovasyon Konseyi Seçilmiş Üyesi Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu da Türk yükseköğretiminde, akademisinde ve iş gücüne katılımda kadının yerini 2021 yılının verileriyle açıklayarak bu konuda yapılan çalışmalar hakkında bilgilendirici bir sunum yaptı.
Türkiye’nin, kadın ve erkeğin hemen hemen aynı eşit, genç bir nüfusa sahip olduğunu kaydeden Prof. Dr. Sezer Komsuoğlu, “Bu özelliğiyle Türkiye, önümüzdeki 20 yılı iyi değerlendirirse büyük bir fırsat yakalayabilir. Kodlama, genetik gibi geleceğe dönük alanlarda uzmanlaşarak nitelikli beşeri sermaye yetiştirmeliyiz ve kadınlar da bu sermayenin içinde mutlaka olmalı. Türkiye’nin akademisine ve yükseköğretim öğrencilerinin sayılarına baktığımızda da kadınların eğitim hayatında varoluşları noktasında bir sıkıntı yok” şeklinde konuştu.
Kadına şiddet konusuna da değinen Prof. Dr. Komsuoğlu, kadına ve aile içi şiddete neden olan unsurlardan en önemlisinin, kırsaldan kente olan yoğun göç olduğunu belirterek kadının iş gücüne katılabilmesi için de devletin kreş gibi kadın ve aile dostu yapılar üretmesi gerektiğini vurguladı.

“BM salgından en çok kadınların etkilendiğini belirtti”
Sempozyumun başarılı geçmesini dileyen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Kadının Statüsü Müdürü Gülser Ustaoğlu da “Pandemi sürecinde yaşananlar sonucu önemli tecrübeler kazandık ve bu kazanımlar bir yol haritası hazırlamamız noktasında faydalı olacak. Birleşmiş Milletler (BM), salgından en çok kadınların etkilendiğini belirtti. Biz de önerileri dikkate alarak hızla hayata geçiriyoruz. Özellikle şiddet mağduru kadınlar için ilave olarak yeni tesisler açtık” şeklinde konuştu.
Güler Ustaoğlu, Bakanlığın aileye, kadına ve kadın istihdamına yönelik çalışmaları hakkında da ayrıntılı bilgi verdi.
Samsun Valiliğinin desteğiyle OKTAM tarafından düzenlenen sempozyuma katılan ve katkı sunan başta Samsun Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı ve Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal olmak üzere herkese teşekkürlerini sunan OKTAM Müdürü Prof. Dr. Hatice Kumcağız ise “OKTAM kadının toplumsal ve ekonomik kalkınmada yerini alabilmesi için yurtiçi ve yurtdışında kadının konumuyla ilgili her alanda araştırma ve inceleme yaparak bu konuda yapılan etkinliklere katılmayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda özel ve kamu kurumlarıyla iş birliği yaparak kongre, sempozyum, kurs gibi birçok faaliyet düzenliyoruz. Toplumun sağlıklı olması, sağlıklı aile yapısıyla ilişkilidir. Bireylerin birbiriyle ilişkisinde, uzun süreli bağlılıkların sağlanabilmesinde ailenin önemli yeri var. 19. y’da egemen ataerkil yapı artık etkisini yitiriyor. Günümüzde modernizmle birlikte ailenin ve ailenin baş faktörü kadın ve çocuklar da değişim ve dönüşüm sürecine girdi. Sağlıklı aile yaşamı için aile üyeleri arasında saygı, güç, sorumluluk ve ekonomik fırsat eşitliği sağlanması gerekmekte. Özellikle çocuklara duyulan saygı içlerindeki enerjiyi ve potansiyeli açığa çıkarmalarını sağlayacaktır” sözlerine yer verdi.
Kadın ve aileye ilişkin konular, alanında uzman bilim insanları tarafından sunulacak paneller, görseller ve sözlü bildirilerle sempozyum boyunca ele alınacak.


Güncel 4.11.2021 16:42:57 0

İlginizi Çekebilir

1

TÜBİTAK Araştırma Projeleri Adana Bölge Yarışması Sergisi açıldı

2

Çocuklar Akkuyu NGS'yi gezerek, nükleer enerji hakkında bilgilendirildi

3

Antalya'da denizde mahsur kalan genç, insansız cankurtaran ile kurtarıldı

4

Antalya'da "Yapay Zeka ve Oyun Teknolojileri Programı" düzenlendi

5

Yeni Renault Captur'un dünya lansmanı gerçekleştirildi

6

Türk Telekom'dan çevreci veri merkezi çözümleri

7

Arçelik Genel Müdürü Can Dinçer: "Antalya ve çevresi, yenilenebilir enerji dönüşümünde öne çıkacak"

8

Hava savunma sistemleri 2024'te vatanı uçtan uca koruyacak

9

Adanalı öğrenciler otonom su altı aracı "ALESTA" ile Singapur'da yarışacak

10

e-ATA, Türkiye'de ilk kez Gaziantep'te test edildi