Rektör Çiftçi sivil toplum kuruluşlarındaki konferanslarına devam ediyor
Çankırı Karatekin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Harun Çiftçi, sivil toplum kuruluşlarında verdiği konferanslara Türkiye Kamu Çalışanları Kalkınma ve Dayanışma Vakfı Çankırı Şubesi ile devam etti.
Çankırı Karatekin Üniversitesi (ÇAKÜ) Rektörü Prof. Dr. Harun Çiftçi, Türkiye Kamu Çalışanları Kalkınma ve Dayanışma Vakfı Çankırı Şubesi’ni (TÜRKAV) ziyaret ederek konferans verdi. Şube Başkanı İsa Bölükbaşı’ndan TÜRKAV’ın çalışmaları hakkında bilgi alan Çiftçi, TÜRKAV gibi kültür ocaklarının tütmesinden dolayı duyduğu memnuniyeti ifade etti.
Sivil toplum kuruluşlarının öneminden bahseden Çiftçi, “Çankırı Karatekin Üniversitesi’ne geldiğimizde, bizim çeşitli söylemlerimiz ve hedeflerimiz vardı. Bu hedeflerimizden biri de üniversite ile toplum işbirliğinin güçlendirilmesiydi. Bu manada beşeri sermayemizin güçlendirilmesi gerektiğini her platformda söylüyoruz. Tabii bunları sadece sözle de söylemiyor, katıldığımız fikir meclislerinde bu söylemlerimizi ete kemiğe büründürmeye gayret ediyoruz. Fikir meclislerinin ilerleyen dönemler için üretilecek projelere de vesile olduğunu belirten ve Türk Milletinin çok büyük bir millet olmasından hareketle, milletin bütün kültür dinamiklerinin desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Rektör Çiftçi konuşmasında “Derdi vatan, millet ve insan olan her oluşum, bizim bir parçamızdır. Fikrî hedeflerimiz doğrultusunda, nesli nasıl inşa edeceğiz olgusuna yatırım yapmamız lazım. Üniversite olarak biz de özellikle bu tür fikir meclisleri vasıtasıyla, gençlerimizin farkındalığını elimizden geldiği ölçüde arttırmaya ve bu yatırıma katkı sağlamaya çalışıyoruz” dedi.
Dönemlere göre değişen üniversite sayıları ve yükseköğretim anlayışını da anlatan Rektör Çiftçi, Türkiye’de yükseköğretimin geçmişten bugüne kadarki gelişimi hakkında önemli noktalara değindiği konuşmasında şu sözlere yer verdi:
“Osmanlı’da açılan medreseler, bugünkü yükseköğretimin bir temeli niteliğindedir. Bu medreseler; akademiye, yükseköğretime ve bilime çok fazla katkı sağlamıştır. Türkiye’nin değişimi ile beraber, yükseköğretim kurumlarımızda da bir değişim ve gelişim yaşanmıştır. Şu anda ise dünyada dikkat çekilen ülkeler arasındayız. Yükseköğretimde üretilen bilgi ve uluslararası dergilerdeki yayınlar bakımından dünyada 18’inci sıradayız. Osmanlı zamanında çok gelişmiş ilim merkezlerimiz vardı. Bu ilim merkezlerimiz içerisinde sadece Müslüman-Türk aydınlarımız yoktu, gayrimüslimler de vardı. Onlar da desteklenmişti. Yeter ki bilgi üretilsin ve insanlığın faydasına kullanılsın diye düşünülmüştür. Üretilen bilgi, topluma faydalı olmak zorundadır. Tabi bunun yanında mevcut bilgileri kullanarak yeni bilgiler de üretilmek zorundadır. Eğer yeni bilgiler üretemiyorsanız, bir noktadan sonra birikiminiz sadece taklide dönüşen ve tekrarlanan bir bilgiden ibaret olmaktadır. İlk açılışından itibaren akademiler bağımsız fikirlerin söylendiği, görüşüldüğü ve tartışıldığı yerler olmuştur. Tarihte medeniyetlerin inşasında en önemli unsurlardan biri de fikir hürriyetidir. Fikirlerin serbestçe söylenebildiği yerler ise her daim akademiler olmuştur. Eğer siz fikrinizi özgürce söyleyemiyor ve paylaşamıyorsanız, orada akademik bir teşekkül de yok demektir. Klasik yükseköğretim kurumları; birinci derecede bilgi üreten, ikinci derecede ise bilgiyi yaygınlaştıran kurumlar olma mantığı ile kurulmuştur. Yükseköğretim kurumları daha sonra araştırma ve geliştirme misyonunu geliştirmiştir. Sonrasında ise üretilen bilginin topluma faydası olması gerektiği düşünülmüştür. Yani bir anlamda sadece bilgi için bilgi değil, aynı zamanda toplum için de bilginin üretilmesi gerektiğinin farkına varılmıştır. Çünkü küreselleşmenin sebep olduğu mecburiyet nedeniyle, yükseköğretim kurumları da kendilerini değişen şartlara karşı yeniden konumlandırmak ve ayarlamak mecburiyetinde kalmıştır. Sadece laboratuvarla, sadece sınıfla ve sadece ofisle değil, aynı zamanda toplumun içerisinde olan ve topluma katkı sağlayan bir öğretim elemanı profilinin oluşması gerektiği düşüncesi ile yükseköğretimin amaçlarına yeni ilaveler yapılmıştır.”
Erdemli bilginin yanı sıra, bir bilgiden sonra hangi aşamaların geldiğine de değinen Çiftçi, “Bilgiden sonra idrak gelir. Ondan sonra şuur gelir. Daha sonra ise hikmet gelir. Hikmet, elde ettiğimiz bilgiler neticesinde insanda meydana gelen olgunlaşmadır. Büyük adımlar atabilmeniz için daha önceki üçlü serüveni geçirmeniz gerekmektedir. Zihninizi verilerle desteklemeniz ve bazı verileri de sınamanız lazımdır. İşte bundan sonra hikmet gelir. Hikmet, hocalarımıza bir emanet olarak verilir. Bilim insanlarımız o hikmet halkasının önemli bir parçası olarak kendini konumlandırmalıdır” şeklinde konuştu.
İlimin önemine vurgu yapan Çiftçi, “Okumak sadece bir yerlerden okumak, yazmak değildir. Kendimizden başlayarak tabiatı okuyacağız, insanı okuyacağız, geleceği okuyacağız, geçmişi okuyacağız, tarihi okuyacağız, kısaca medeniyetimizin bütün öğelerini okuyacağız. Bu yönüyle okumak bir nevi emredilmiş bir hususiyettir. İslam dünyasının okumaya olan susamışlığı neticesinde, özellikle İslamiyet’in ilk, ikinci ve üçüncü asırlarında çok büyük aşamalar kaydedilmiştir. Hicri ikinci asırda, okuma yazma bilen Müslümanların sayısının tüm dünyada okuma yazma bilenlerin sayısından daha fazla olduğu söylenmektedir. Rahmetli Fuat Sezgin, bu durumu okumuşluğa ve bilime olan susamışlığa bağlamıştır. ‘İlim Çin’de olsa gidip alın’ denilmiştir. ‘İlim insanın yitik malıdır’ denilmiştir. ifadelerini kullandı.
Gençleri piyasa şartlarına göre yetiştirmek amacıyla hareket ettiklerini belirten Rektör Harun Çiftçi, “Çankırı’nın ileride yükseköğretim kurumları kapsamında önemli bir merkez olacağını düşünüyorum. Bu düşünce ışığında, yenilenmeye ve güçlenmeye çalışıyoruz. Ülkemize katkı sağlayacak bölümlerimizi güçlendirmeye ve yenilerini açmaya çaba sarfediyoruz. Nitelikli hocalarımızı buraya davet etmek suretiyle buranın farklı olmak zorunda olduğunu her defasında hocalarımıza söylüyoruz. Çünkü burası Yarenlik ve Ahilik üzerinde kurulmuş bir şehirdir. Bizim burada yaptığımız hareketler, tarihten ve değerlerimizden beslenmelidir. Bu değerleri yaşatmalı ve aynı zamanda yeni değerleri de üretmeliyiz. Yakın zamanda Ahilik ve Yarenlik üzerine bir ders açmayı da düşünüyoruz” açıklamalarında bulundu.
Çankırı Karatekin Üniversitesi’nin gurur kaynağı olan merkezi araştırma laboratuvarını güçlendirdiklerini, akademisyen kadrosunda da bu laboratuvarda bulunan her cihazı kullanabilen öğretim elemanlarını kadrosuna dahil etmeyi amaçladıklarını belirten Rektör Çiftçi, bu anlamda ÇAKÜ Teknokent’te Ankara ve İstanbul’dan gelecek büyük firmaları ağırlayacaklarını ifade etti. TÜRKAV Çankırı Şubesi Başkanı İsa Bölükbaşı, Rektör Çiftçi’nin ziyaretinden duydukları memnuniyeti ifade etti.