Tarih: 06.07.2020 11:29

RÖPORTAJ - Opera sanatçısı Hakan Aysev: "Operayı kasabalara, köylere götürelim"

Facebook Twitter Linked-in

MERSIN (AA) - MUSTAFA ÜNAL UYSAL - "Türk Pavarotti" olarak anilan opera sanatçisi Hakan Aysev, "Türk ve bu cografyanin insani olmak dünyada her zaman bana çok kapi açti. Yasadigimiz renklilik, bizim yelpazemiz çok önemli. Bu cografyada birçok kökten gelen insanlarin karisimi yasiyor. Bu yüzden kendi içimde renkliligimizi çok sevmisimdir. Bunu yansitmayi da sevmisimdir." dedi.

Operada ulusal ve uluslararasi birçok basariya imza atan Hakan Aysev, AA muhabirine tecrübelerini ve sanat hayatini anlatti, genç opera sanatçisi adaylara tavsiyelerde bulundu.

SORU: "Sanat hayatinizda birçok basarilara imza attiniz. Bize sanat serüveninizi anlatabilir misiniz?"

Hakan Aysev: "Bu uzun bir serüven. Ankara Devlet Konservatuvari mezunuyum. Viyana Müzik Akademisinde master yaptim. Viyana Operasi'na giren ilk Türk'üm. 15 yil dünyanin dört bir yaninda en büyük opera merkezlerinde basroller yaptim. Daha sonra Türkiye'ye geldim. O dönem opera kavraminin korkulan, ütopik bir kavram oldugunun farkina vardim. Bu yüzden bir misyon edindim. O misyon da bu sanati, kavrami insanlarla tanistirmak oldu. 'Sevdirmek' iddiali çünkü komplike bir sanat. Bütün görsel sanatlarin içerisinde bulundugu bir sanat. Dekor, kostüm, bale, tiyatro, insan sesi, klasik senfoni orkestrasi var. Bunun algilanmasi çok kolay degil ama en azindan tanistirabilirdim insanlari. Ben bunun kameralardan geçtigine inandim. Medyada özellikle sabah ve magazin programlarinda yer aldim. Sabah esine ve çocuguna kahvalti hazirlayip, okula, ise gönderen kadin benim ulasmak istedigim kitleydi aslinda. Buradan insanlara operanin gerçekten çok gerekli bir sanat oldugunu, çok sesli müzigin gerekli oldugunu, çok sesli müzik dinleyen toplumlarin çok sesli düsünebildiklerini, daha medeni olabildiklerini anlattim. Arya, türkü, Türk Sanat Müzigi ve arabesk söyledim. Böylece Türkiye'de operanin daha popüler hale gelmesinde katkim var diye düsünüyorum."

SORU: "Yurt disindaki serüveninizin ardindan Türkiye'ye döndünüz. Bazi röportajlarinizda bu topraklarin, kültürün sanatiniza etkisi oldugunu söylüyorsunuz. Türkiye'nin cografyasi sizi ve sanatinizi nasil etkiledi?"

Hakan Aysev: "Yurt disinda pek çok seyi denemis ama yapamamis insanlar, 'Biz Türk'üz ondan olmadi' der. Böyle bir sey yok. Türk ve bu cografyanin insani olmak dünyada her zaman bana çok kapi açti. Yasadigimiz renklilik, bizim yelpazemiz çok önemli. Bu cografyada birçok kökten gelen insanlarin karisimi yasiyor. Bu yüzden kendi içimde renkliligimizi çok sevmisimdir. Bunu yansitmayi da sevmisimdir. Opera kariyerimde yüregimi sizlatan sarkilari, Neset Ertas, Yildirim Gürses, Kayahan olsun bu sarkilari söyleme imkani bulamazdim çünkü zamanim olmazdi. Türkiye'ye geldigimden beri operalarda her sene bir-iki basrol söylüyorum. Bunun yaninda bahsettigim sarkilari söyleme zamani da buldum kendime. Bu cografyada büyümeyi yüreginizde böyle gösterebiliyorsunuz. Bizim dünyada çok iddiali halk oldugumuzu düsünüyorum çünkü bakis açimiz her zaman genis. Genis olmak zorunda zaten. Hem sosyal zekaya sahip bir halkiz hem de esprili bir halkiz. Ayrica çok yetenekliyiz. Bu cografyamizin zenginlikleri demek. Bu durum benim çok isime yaradi."

- "Artik dünyaya da sanatçi yetistiriyoruz"

SORU: "Türk operasinin geldigi noktayi nasil yorumluyorsunuz?"

Hakan Aysev: "Geldigimden beri gelisti, yeni operalar açildi. Ilk geldigimde Mersin, Antalya, Samsun operasi yoktu. Bu operalarin açilmasi gerçekten çok iyi isler. Dünyada da Türk solistleri bu kadar sarki söylemiyordu. Geçmisten gelen Leyla Gencer çok büyük ustamiz. Bizi dünyada gerçek anlamda tanitmis insan. Rahmetli Ayhan Baran güzel isler yapti. Suna Korat, Pekin Kirgiz önemli isler yapti. Çok azdik. Ben Avrupa'ya gittigimde kimse yoktu. Su an o döneme göre bakacak olursaniz çok genç sanatçilarimiz dünyanin dört bir yaninda acayip isler yapiyor. Bunlarin basinda Murat Karahan var. Dünya çapinda kariyer yapiyor. Efe Kislali dramatik tenorumuz, o da önemli isler yapiyor. Burçin Savinge Italya'da büyük kariyer yapiyor. Mersin'in solisti Bülent Bezdüz... Bu isimler Avrupa kariyeri yapan insanlar. Opera, Türkiye'ye geldigimden beri çok gelismis demek ki artik dünyaya da sanatçi yetistiriyoruz."

SORU: "Operanin sadece belli bir kesime hitap ettigi algisi vardi. Sizce opera nereye hitap etmeli?"

Hakan Aysev: "Opera belli zamanlarda bir kesime hitap etti ya da öyle olmak zorunda kaldi. Zaten benim misyonumda operayi bir kesimden kurtarip, herkesle tanistirmak ve oralardan da insanlari kazanmak vardi. Bunun nedeni yanlis kültür politikalari. Ben geldigimde hatirliyorum, güya Istanbul Opera Festivali yapiliyor. O zamanki yöneticimiz, 'Operayi sehre indirdik' diyor. Opera sehre inmez. Opera zaten sehirde, biz alalim bunu kasabalara, köylere, alisveris merkezlerine götürelim. Ben Avrupa'da bu isi böyle yaptim. Kimse sabah kalktiginda 'Ben bugün operaya gideyim' demiyor. Siz o insani yataktan çikaracaksiniz ve neredeyse ona ulasip, operayi ve senfoni orkestrasini götüreceksiniz."

- "Türk Pavarotti olarak anilmam gurur verici"

Soru: "Pavarotti'nin ögrencisi oldunuz. Bu size neler katti ve sanatinizi nasil etkiledi?"

Hakan Aysev: "Luciano Pavarotti'nin ögrencisi olmak çok özel bir sey. Pavarotti'nin iki tane hayat hikayesi çekildi. Bir Avusturya bir de Macaristan televizyonu çekmisti. Macaristan çekimlerinde ben de vardim. Çok büyük ayricalik ve sans. 'Pavarotti'den ne ögrendiniz?' derseniz, tabii san dersleri... San derslerinde ögretmen piyano basindadir. Siz piyanonun basindasinizdir. O size egzersizler yaptirir, siz de tekrarlarsiniz. Sarki söylemeyi ögretir. Bunlari yaptik. O yüzden biraz farkliyimdir. Ben 21 yasimda opera efsanesinin ilk önce gerçekten çocuksu ruhlu, iyi bir insan oldugunu görmemdi. Ne olursaniz olun önce insan olmayi basarin. Ben de insan olma yolunda bir seyler yapmaya çalisiyorum. Benim sansim buydu gerçekten. Bana spagetti tarifi veriyordu, ben ona 'imambayildi'yi ögretmisimdir mesela. Çok büyük sansti benim için çünkü Pavarotti Modenali firinci oglu olarak dogdu öyle de bu dünyadan göçtü. Çok güzel bir insandi."

SORU: "Türk Pavortti' olarak anilmak size neler hissettiriyor?"

Hakan Aysev: "Türk Pavarotti olarak anilmam gurur verici. Bu büyük onur. Dünyada büyük tenörler oldu ama Luciano Pavarotti'nin sempatikligi, halka yakin olusu benim etkiledi. Her zaman 'Iyi ki beni Pavarotti'ye benzetiyorlar.' demisimdir. Bu benim için gururdur."

SORU: "Bu sanati yapmak isteyen ve yolun basinda olan gençlere neler önerirsiniz?"

Hakan Aysev: "Opera komplike ve zor bir sanat dali. Opera sanatçisi olmak da zor. 1980'li yillarda Time dergisinin bir arastirmasi var. Dünyanin en zor mesleklerini siralamislar. Birinci sirada maden isçiligi, ikinci sirada opera sanatçisi, üçüncü sirada ise beyin cerrahi var. Bir kere zor meslek. Ben genç sanatçi arkadaslarima sunu öneririm, iyi karar verin çünkü zor bir hayati olan meslek. Sadece sevdalanarak yapilmasi gereken bir meslek. Sevdalanacaksiniz, kendinize, ögretmeninize, tekniginize inanacaksiniz ve çok çalisip, çok isteyeceksiniz."




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —