Samsun’da okulda annesini öldüren gencin yargılanması
Samsun’da okulda annesini öldürüp, annesinin erkek arkadaşını da ağır yaralayan 18 yaşındaki gencin yargılanmasına devam edilirken, olayı azmettirdiği iddia edilen babasının da yargılanmasına başlandı.
Samsun’un Canik ilçesi Belediyeevleri Mahallesi’nde bulunan Tevfik İleri Ortaokulu’nda 5 Ocak’ta meydana gelen olayda, eşinden ayrılan ve çocuklarının velayeti boşandığı eşi Ali Ö.’de olan Zerrin Büyük (50), ortaokulda öğrenim gören 2 çocuğunu görmek için okula gitti. Okul idaresinin velayeti babada olan çocuklarını annesinin görmek istediğini telefonla bildirmesi üzerine Zerrin Büyük’ün 17 yaşındaki oğlu A.A.Ö. silahla okula gelip annesini okulun içinde kafasından tabancayla vurdu. Okulun bahçesinde bulunan annesinin arkadaşı olduğu ileri sürülen Bilgin İ.’yi de kafasından ve sağ göğsünden vuran çıraklık okulu 10. sınıf öğrencisi A.A.Ö., olay yerinden kaçarak Soğuksu Mahallesi’ndeki evlerine gitti. Oğlunun kafasından vurduğu Zerrin Büyük kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Bilgin İ. ise ambulansla Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Annesi ve annesinin erkek arkadaşı olduğu iddia edilen kişiyi tabancayla vuran A.A.Ö. ise polis tarafından evinde yakalandı ve çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak Kavak Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderildi. Nisan ayında 18 yaşına giren A A.Ö. çocuk cezaevinden Samsun T Tipi Kapalı Cezaevine nakledildi.
A.A.Ö. hakkında Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen iddianamede, annesini öldürmek suçundan Türk Ceza Kanunu’nun 81/1, 31/3. maddesi gereği 18 yıldan 24 yıla, Bilgin İ.’yi de öldürmeye teşebbüs suçundan 9 yıldan 15 yıla kadar olmak üzere toplam 39 yıla kadar hapis cezası istendi.
Baba hakkında da dava açıldı
Baba Ali Ö. hakkında da olayı azmettirmek suçundan Samsun 1. Ağır Ceza Mahallesi’nde ayrı bir dava açıldı. Ancak bu davanın, Samsun 4. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan A.A.Ö.’nün davasıyla birleştirilmesine karar verildi. A.A.Ö. ikinci kez, bana Ali Ö. ise bugün ilk kez hakim karşına çıkarak ifade verdi. Tutuklu bulunan A.A.Ö. ile tutuksuz yargılanan babası Ali Ö. bugünkü duruşmada hazır bulundular.
Ali Ö. mahkemede verdiği ifadede, "Suçlamaları kabul etmiyorum. Ben 4 çocuk babasıyım. Olaydan bir yıl önce ben Zerrin’den ayrılmıştım. Çocukların hepsi de onda kalmıştı. Anlaşmalı olarak boşanmıştık. Evli olduğumuz dönemde kendisi beni bir çok kez aldatmıştı, yakaladık. Ancak aile büyükleri araya girdiği için barışmıştık. Daha önceden bu sebeplere dayalı olarak boşanma davası açmamıştım. Zerrin, çocuklar ile Çerkezköy’de kalıyordu. Ben de boşandıktan sonra memleketim olan Samsun’un Çarşamba ilçesine döndüm. Boşandığımız dönemde çocuklara başka biri ile olmayacağına dair söz verdiği halde yine birileri ile görüşmeye başlamış, en son diğer müşteki Bilgin ile telefon ile görüşürken oğlum A.A.Ö. yakalamış. Bu durumu bana çocuklar bildirdi. Çerkezköy’e gittim, ancak aradan bir iki gün geçtikten sonra sosyal medyadan Zerrin’in müşteki Bilgin’in yanında olduğunu gördük. Ben çocuklarımı alıp Samsun’a getirdim. Velayetlerini almak için Samsun Adliyesinde dava açtım. Bu süreçte olay tarihine kadar Zerrin WhatsApp üzerinden sürekli rahatsız etmeye başladı. İki küçük çocuğu almak istiyordu. Rahatsız etmemesi için uzaklaştırma kararı da aldım. Bana sürekli değişik telefonlar ile ulaşmaya çalıştı. Ancak ben açmadım. ’Samsun’a geleceğim, eğer bize bir şey olursa sizden bilirim’ diyordu. Ben kendisine kesinlikle bir cevap vermedim. Benden cevap alamayınca oğlum A.A.Ö.’ye ulaşmaya çalıştı. Sürekli oğlumu rahatsız ediyordu. Hatta Samsun’a geleceğini söylemiş. Oğlum da ’gelmeyin’ demiş. Bu sefer de maktul kendi oğluna karşı iki kez uzaklaştırma aldı" dedi.
"Olaydan haberim olsaydı çocuğumu engellerdim"
Olay günü velayet davalarının olduğunu ifade eden Ali Ö., "Ben olay günü davaya girip girmeyeceğim konusunda avukatım ile görüştüm. Bana gerek olmadığını söyledi. Oğlum benden önce adliyeye gelmiş. Ben de dava saatine yakın geldim. Bu sırada oğlumu adliyenin yanında gördüm. Adliyeye yaklaşırken oğlum beni aradı. Nerede olduğumu sordu. Adliyeye gelmekte olduğumu söyleyince kendisi ile buluştuk. Çay içtik. Kendisine ’boş ver, mahkemeye girmeyelim, eve gidelim’ dedim. Birlikte eve gidiyorduk, bu sırada yolda giderken annesi oğlumu telefon ile aradı. Oğlum telefon ile konuşurken benim yanımdan biraz uzaklaştı. Telefonu kapattıktan sonra annesinin aradığını söyledi. Sonra birlikte eve gittik. Ben yaklaşık evde yarım saat kadar oturdum. Oğlum A.A.Ö. de odasında idi. Salonda engelli kızım ile birlikte oturuyordum. Çocukların paydos saati yaklaşıyor diye okula gitmek için evden çıktım. Evden tek başıma çıktım. Hatta okula gelirler çocuklara bir şey yaparlar diye korkmuştum. Okulun dışında biraz durdum. Bu sırada çocukların öğretmeni aradı. Bana ’annesinin yanındaki şahıs ile okula geldiğini’ söyledi. Çocuklarla görüşmek istemişler. Ben de ’görüştürmeyin’ dedim, Bir süre sonra beni tekrar öğretmen aradı. Çocukların velayetini sordu. Ben de geçici velayetinin bende olduğunu söyledim. Telefonu kapattık, okula gittim. Müdür yardımcısı ile konuşmak istedim. Telefon görüşmesi yaptığı için odasına girmedim. Okuldan dışarı çıktım. Oğlum beni aradı. Nerede olduğumu sordu. Ben de okulun dışında çocukları beklediğimi söyledim. Annesinin çocukları görmeye geldiğini söyledim. A.A.Ö. yanıma geleceğini söylemedi. 10-15 dakika geçtikten sonra oğlumu A.A.Ö.’yü gördüm. Okula doğru koşarak gidiyordu. Yanıma çağırdım. Nereye gittiğini sordum. Okul kapısına yaklaşık 50-60 metre mesafe dışarıda duruyordum. Oğlum okul bahçe kapısından içeri girdi. Sonra okul binasından girerken kendisini gördüm. Arkasından gittim ancak kendisine yetişemedim. Oğlum okula doğru gelirken koşarak geliyordu. Sinirliydi. Kendisini durdurmak istedim. Kesinlikle olaya ilişkin bir şey söylemedi. Oğlumun elinde ve belinde silah görmedim. Arkasından yetişemedim. Silah sesi duydum. Ben arkasından yetiştiğimde oğlum da zaten müdürün odasından çıkmıştı. Koridorda karşılaştık, elinde silah olduğunu o zaman fark ettim. Ben de hemen A.A.Ö.’yü alıp kendisini eve götürdüm. Evdeyken polisi aradım, olayı bildirdim. Silah babadan kalma bir silahtı. Kilitli bir şekilde duruyordu. Ben kesinlikle oğlumu bu suçları işleme hususunda azmettirmiş değilim. Olaydan haberim olsaydı çocuğumu engellerdim" diye konuştu.
"Oğlunun arkasından koşmadı"
Silahlı saldırıda ağır yaralanan ve tedavisinin ardından hastaneden taburcu olan Bilgin İ. de Bilecik Ağır Ceza Mahkemesinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBIS) ile duruşmaya katılarak ilk kez mahkemede ifade verdi. Ali Ö.’nün ifadesiniin hikaye anlatır gibi olduğunu ileri süren Bilgin İ., "Kesinlikle ifadelerini kabul etmiyorum. Ben her ikisinden de şikayetçiyim. Cezalandırılmalarını talep ederim. Ben bahçede bulunduğum sırada zaten bahçe kalabalıktı. A.A.Ö. yanıma gelip ’bana bak’ dive söyleyince ben de baktım. Hemen bana ateş etti. Kesinlikle A.A.Ö. ve Ali.Ö. ile aramda olay anında bir konuşma olmadı. Kesinlikle Ali oğlunun arkasından koşmadı. Binanın içerisine normal yürüyerek girdi. Zerrin evlenmeden önce kendisi ile kısa bir gönül ilişkimiz olmuştu. Ali ile evlendikten sonra ben de evlenmiştim. Ancak yine aynı iş yerinde çalışmaya devam ettik. Ancak kesinlikle gönül ilişkimiz devam etmedi. Telefon ile görüşmedik. Boşandıktan sonra benim numaramı bir akrabamdan alarak beni aramış. Bu şekilde tekrar görüşmeye başladık" şeklinde konuştu.
Duruşma ertelendi
Tutuklu A.A.Ö. ise babası Ali Ö.’nün verdiği ifadenin doğru olduğunu belirterek, "Olayı işlememin sebebi annemin daha önceden sürekli beni rahatsız etmesi ve olay günü de kardeşlerimi kaçıracağını düşündüğüm için olayı gerçekleştirdim. Yaptıklarımdan çok pişmanım. Başka bir diyeceğim yoktur" dedi.
Mahkeme, Ali Ö.’nün avukatının talebi üzerine ev hapsi olarak uygulanan hakkında verilen adli kontrol tedbirinin değiştirilerek haftada bir gün polis merkezine imza atmak şeklinde tedbir uygulanmasına karar verdi. A.A.Ö.’nün tutukluluk halinin devamına karar verilerek duruşma 6 Temmuz’a ertelendi.