Sedyeden atlayıp gazetecilerin üzerine koşmuştu, başına gelenleri anlattı
Kocaeli’nin Darıca ilçesinde denize düştüğü sanılarak hastaneye kaldırıldığı sırada kendisini görüntüleyen gazetecileri fark edince sedyeden atlayarak muhabirlerin üzerlerine koşan şahsın denize yüzmek için girdiği ortaya çıktı. O anları anlatan Burak Özdoğan, “Kalabalığı görünce çıkmak istemedim, meğerse beni arıyorlarmış” dedi.
Olay, geçtiğimiz gün akşam saatlerinde Kocaeli’nin Darıca ilçesi Şehit Cevher Dudayev Sahil Parkı’nda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, serinlemek için denize giren Burak Özdoğan’ı (35) gören vatandaşlar, intihar ettiğini düşünerek durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine bölgeye sağlık, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede adrese ulaşan ekipler, Özdoğan’ı kurtarmak için çalışma başlattı. Bütün bu olanlardan habersiz bir şekilde yüzmeye devam eden Özdoğan’ın yanına sahil güvenlik tekneleri geldi. Tekneye alınan Özdoğan, daha sonra kıyıya çıkarılarak sağlık ekiplerine teslim edildi. Tedbir amacıyla hastaneye götürülen Özdoğan, sedyeyle ambulanstan indirildiği sırada kendisini görüntüleyen gazetecileri fark edince sedyeden atlayarak muhabirlerin üzerine koştu.
“Meğer beni arıyorlarmış”
Yaşadığı trajikomik olayı İhlas Haber Ajansı muhabirine anlatan Burak Özdoğan, “Olay akşamı buralarda geziniyordum. Bazen kafa dinlemek için sahile inerim. Vücut sıcaklığım yükseldi. Hemen buradaki kayalara oturdum. Denizin sıcaklığına baktım. Ondan sonra ‘Ben bir yüzeyim’ dedim. Genellikle yüzerim, Darıcalılar genellikle sakin saatlerde, kimsenin olmadığı saatlerde yaz-kış fark etmeksizin yüzerler. Üzerimi çıkardım, etrafta insanlar vardı. Yanlış anlamasınlar diye üzerimdeki montu çıkarttım, cep telefonumu çıkarttım, cüzdanımı, paramı çıkarttım ve suyun içerisine atladım. Sonrasında yaklaşık 100-150 metre yüzdüm. Yüzerken kıyıya baktım bir kalabalık olduğunu gördüm, ambulans, polis, birkaç tane itfaiye aracı gelmiş. ‘Ne oluyor acaba?’ diye düşündüm. Tekrar kıyıya çıkmak istemedim. O esnada bayağı bir yüzdüm, açıldım. Sonrasında yanıma kıyı emniyetinden ekipler geldi. ‘Ne yapıyorsun?’ diye sordular, ben de ‘Yüzüyorum’ dedim. Gelen teknelerden bir tanesinin kaptanı da benim çocukluk arkadaşım. ‘Herhalde bir problem var, sahil güvenliğe ihbarda bulunulmuş’ dedi. Aslında bütün amacım serinlemek için denize girmekti. Kalabalığı görünce çıkmak istemedim, meğerse beni arıyorlarmış. Duyarlı bir vatandaş, benim denize girdiğimi görünce intihar ediyor diye ihbarda bulunmuş. Ortalık karışmış, trajikomik bir olay oldu burada. İskeleye çıkarıldım, sonra ambulansa binmem gerektiği söylendi. Ben de ‘Herhangi bir problemim yok, kardeşime söyleyeyim arabayla gelsin beni alsın’ dedim. Zaten benim planım da buydu. ‘Yüzerim, kardeşim beni buradan arabayla alır, evime gider yatarım’ düşüncesindeydim. Ambulansa bindirdiler, hastaneye doğru gittik. Sedyede oturuyordum, prosedür gereği damar yolu açılması gerektiğini söylediler, bunu reddettim” dedi.
“Sadece ‘Benim, görüntü almanıza gerek yok’ demek istemiştim”
Sedyeyle aşağıya indirildiğimde karşısında gazetecileri gördüğünü dile getiren Özdoğan, “Dolayısıyla gayriihtiyari bir şekilde ‘Ne oluyor?’ diye sedyeden kalktım. Sonrasında tanıdığım bir gazeteci beyefendiyi gördüm. Onun üzerine doğru koştum. Amacım kendisini darp etmek değildi. ‘Erol abi benim, beni tanı, Burak ben’ diye kendimi göstermek için üzerine koştum. Sadece ‘Benim, görüntü almanıza gerek yok’ demek istemiştim. Bu da gayriihtiyari olan bir şey. İnsanlar böyle aslı astarı belli olmayan işlerde görüntüsünün alınmasını istemez. Sonra polis arkadaşlar müdahale ettiler, hastaneye girdim, gerekli muayenem yapıldı. Sonra karakola gittik. İntihar vakası denmiş, intihar edecek bir insan montunu, telefonunu, cüzdanını, eşyalarını bırakıp denize atlamaz. Ben yüzmeyi çok iyi bilen bir insanım, sahil çocuğuyuz. Böyle bir olay geçti başımızdan. Şu an sosyal medyada bayağı bir yorumlar falan yükselmiş. Telefonum hiç susmuyor. Ben normalde telefonumun şarjını 2 günde bir yenileyen bir insanım ama olaydan sonra 3 saatte bir yenilemeye başladım. Yurt dışındaki arkadaşlarım bile aramaya başladı. Burada esnafım, çarşıya çıktığım zaman insanlara sürekli dert anlatmak zorunda kaldım. İnsanlarla konuşmaktan dilim damağım kurudu. Sosyal medyada çok çirkin paylaşımlar var, karikatür çizenler var. Altına hakaret içerikli yorumlar atanlar var. Bunlar ister istemez insanı biraz rahatsız ediyor” diye konuştu.