Sela okuyup F-16’ların kalkışını önlemeye koştu
15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Ankara’da bulunan Akıncı Hava Üssü’nde darbeci askerlerin açtığı ateş sonucu 3 yerinden yaralanan Gazi Erdal Bükecik, gazi olduğu o karanlık geceyi İHA’ya anlattı.
Fetullahçı terör örgütü, darbe girişimini Akıncı Hava Üssü’nden koordine etti. Üs, F-16’ların kalktığı ve milletin bombalanma emrinin verildiği karar merkezi ve uygulama noktası olarak kullanıldı. Darbe girişiminin yaşandığı gece yatsı namazı için abdest aldığını ifade eden Kahramankazan Huzur Mescidi İmamı Erdal Bükecik, Ankara Müftülüğü tarafından gelen mesajla darbe girişimi olduğunu ve selalar verilmesi gerektiğini öğrendi. Bükecik, halkın cuntacılara karşı birlik ve beraberliğini sağlamak için mescit hoparlöründen selalar verdi. Daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine F-16’ların kalkışını engellemek için Akıncı Hava Üssü’ne giden Bükecik; elinden, kolundan ve kalçasından olmak üzere 3 yerden yaralandı. Normalde silah sesinden korktuğunu vurgulayan Huzur Mescidi İmamı Erdal Bükecik, o gece silah seslerinin bir mantar tabancası gibi geldiğini belirterek, o günü anlattı.
“Sanki hayatımızın son selası gibi geldi bize”
Hain darbe girişimi sırasında yatsı namazı için abdest aldığını ve üzerlerinden şiddetli bir şekilde iki tane uçak geçtiğini belirten Bükecik, “Bu durumun anormal olduğunu anladık. Normal bir durum olmadığını anladık. Yatsı namazından sonra eve gittik. İnternete baktığımızda milletimize karşı bir darbe yapıldığını öğrendik. Daha sonra müftülüğümüzden bir mesaj geldi. Türkiye’de bir darbe olduğunu, sela verilmesi gerektiğini söylediler. Biz de selamızı verdik. Bu sela, normal bir sela değildi. Biz normalde selayı cenaze varken veririz. Daha sonra cumaları veririz ama bu sela biraz daha zor oldu bizim için. Sanki hayatımızın son selası gibi geldi bize. 15 dakika sonra müftülüğümüzden bir mesaj daha geldi. Uçakların Akıncı Üssü’nden kalktığını öğrendik. Anons yaptık, halkı topladık, beraber Akıncı Üssü’ne gittik” diye konuştu.
“Kurşunu keşke kendi askerimizden değil terörden yeseydik diye düşündüm ama daha sonra bunların da terör olduğunu anladık”
Bükecik, Akıncı Hava Üssü’nün nizamiye kapısına 300 metre uzaklıkla arabalarını park ettiklerini ve bütün halkın orada toplandığını vurgulayarak, “Kazan’dan da halkımız gelmişti, beraber nizamiyeye doğru yürüdük. Havaya ateş açtılar, dağılmamızı söylediler. O kalkan uçakların barış uçakları olduklarını söylediler. Ama biz internetten takip ettiğimiz için o uçakların barış uçağı olmadığını öğrenmiş olduk. Daha sonra halkın morali daha çok bozuldu, daha çok ilerlemeye kalkıştılar kapıya doğru. Yine havaya ateş açtı askerler. Üzerimizden alçak bir şekilde helikopter geçti. Belli bir süre sonra mermi sesi duydum, silah sesi duydum. Baktım ortadan geçiyor mermiler, demek ki dedim bu bize ateş açılıyor, havaya değil diye düşündüm. Elimde, bacağımda acı hissettim yaralandık. Önce Kahramankazan Devlet Hastanesine geldik. İlk müdahaleyi yaptılar, daha sonra Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildik. Orada iki defa ameliyat oldum. Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesine giderken keşke bu kurşunu kendi askerimizden değil de terörden yeseydim diye düşündüm ama daha sonra tabi bunların da terör olduğunu anladık” ifadelerini kullandı.
“Vatan sevgisi olduğu için hiçbir şey zor gelmedi”
Cuntacıları ve onların koordinesinde milleti vurmak için havalanan F-16’ları engellemek için Akıncı Hava Üssü’ne gittiğinde içinde hiç korku olmadığını ifade eden Bükecik, “O gece korku yoktu. Normalde ben silah sesinden korkarım. Düğünlerde silah atıldığı zaman kulağımı tıkarım. O gece sanki bir mantar tabancası atılıyor gibi geldi bana. Korkmadım yani. Demek ki Allahü Teala o gece bize bir sabır verdi. Tedavi süresince bir hafta Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yattık. Sol elimden, sağ bacağımdan, kalçadan yaralandım. Vatan sevgisi olduğu için hiçbir şey zor gelmedi. Çünkü ertesi gün sabahleyin haberlerde ‘Darbe girişimi püskürtüldü’ yazıyordu. O yazıyı duyunca acım kalmadı” ifadelerine yer verdi.