İnsan Hakları Savunucusu Sivil Toplum Kuruluşları, Diğer Demokratik Kitle Örgütleri biliyor musunuz bir mağdur, bir mazlum, bir insan, 17 yaşında genç bir kız, bir Türk vatandaşı öldü! Onun haklarını savundunuz mu, savunacak mısınız? Hepimiz ?SERAP?IZ? yürüyüşü yapacak mısınız? Sahi merhumenin suçu neydi ki? SERAP ESER adı sembol olmalı, unutulmamalı, unutturulmamalıdır! Belki onun başına gelenler, Allah korusun bizim çocuklarımızın da başına gelebilir! Merhumeye Allah rahmet eylesin!Şimdi yukarıdaki satırları yazdım. Artık vicdanen huzurlu bir vatandaş olarak bugün rahat uyuyabilirim. Eh işte olay karşısında demokratik tepkimi dile getirdim. Duygularımı ifade ettim. Yeterli değil mi? Elbette, hayır! Çünkü vatandaş olarak hak arama, sorgulama ve hesap sorma yeteneğini kazanmam lazım. Olayları muhakeme etmem gerekir. Muhakeme etmeye başlayalım. Son günlerde Hakkâri?den İstanbul?a, Iğdır?dan Mersine Genel Anarşi denebilecek bir hareket var. Ulusal basından öğrendiğimize göre, bir polis karakolu bir günde üç dört kere basılabiliyor. Kamu mallarına, kişi mallarına zararlar veriliyor. Her tarafta Molotof Kokteylleri ile resmi ve özel araçlar yakılıyor! Vatandaşın can ve mal güvenliğine kast ediliyor.Ben de ne yapıyorum? Herkesin benden iyi bildiği konuları tekrar ediyorum! Hâlbuki çareyi bulmamız lazım, değil mi? Pek ala, çare nedir? Çare mercisi Siyasi İradedir! Çare Siyasi İradededir deyince bana aşağıdaki sözleri diyebilirsiniz. İyi de hocam, onlar ne yapsın? Sayın Devlet Büyükleri mi panzerlere binip göstericilerle mücadele edecek? Polis ne yapsın? Göstericiler ara sokaklara kaçıp kayboluyorlar! Sonra malum basında bu tür olaylara fazla yer verilmiyor. O gazetelere göre varsa yoksa Ergenekon, Davos, Orduyu yıpratma gibi konular işleniyor. Bir de Muhalefet Partileriyle de uğraşmak gerekiyor. Mesela Ana Muhalefet Lideri Gurup toplantısında soruyor, ?Bu olaylar olurken, İçişleri Bakanı nerede?? diyor. Hâlbuki nerede olacak? Hac farizasını yerine getiriyormuş! Yani Siyasi İrade mensuplarının o kadar çok mazeretleri var ki, elde olmadan bu olaylar karşısında ?Onlar ne yapsın?? diyorsunuz!Sayın Demirel ?İktidarlar Çare bulmak için vardırlar, Mazeret Bulmak için değil? derdi. Millet olarak Fırat kenarında kaybolan kuzunun hesabı bana sorulur diyen bir Devlet İdaresi kültürüne sahibiz. Peki, İstanbul?un göbeğinde Belediye Otobüsüne atılan Molotof Kokteyliyle yanan ana Kuzusu Serap Eser?in ölümünden kim veya kimler sorumludur? Analar ağlamasın diyenler, SERAP?I da bir ANA doğurdu, tıpkı ŞEHİTLERİ doğuran ANALAR gibi. Analar ağlamasın deyince aklıma geldi. Çare mevkiinde olan politikacılarımızdan birisi sağda solda niçin ağlar (!) durur anlayamıyorum. Ama Serap?ın anasının ve Şehitlerin (en son Tokat?ta yedi şehit!) analarının niçin ağladığını hepimiz biliyoruz değil mi? O zaman durum değerlendirmesi yapalım, sorgulayalım, DEMOKRATİK TEPKİ gösterelim. Aslında yasalar çerçevesinde MİLLÎ DEMOKRATİK TEPKİ gösterelim demek daha uygun olur! Haksız mıyım?
