DSP Lideri Türker, gündemi değerlendirdi

DSP Lideri Türker, gündemi değerlendirdi

ŞANLIURFA - Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, Şanlıurfa`da gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Türker, mayınlı araziler ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, arazilerin Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından temizlenmesi ve bu toprakların bölge halkına verilmesi gerektiğini söyledi. Şanlıurfa Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası tarafından organize edilen `Ekonomik Kriz ve Muhasebe Mesleği` konulu panel için Şanlıurfa`ya gelen DSP Lideri Masum Türker, Türkiye`de son günlerde ciddi tehlikeler olduğunu belirtti. Türker, "Son günlerde ciddi tehlikelerle karşı karşıya kaldığı bir dönem yaşıyoruz. Bu dönemin birinci sorunu dünyada başlayan ve Türkiye`de kanayan ekonomik krizdir. Ekonomik kriz dolayısıyla üretim durmuş, işletmeler kapılarına kilit vurmuş. Binlerce işçi işsiz kalmıştır. Bu süreç Türkiye`de ve özellikle Güneydoğu`da son 3 yılda yavaş yavaş başlamıştır. Gaziantep`te işyerleri kapanmış. Birçoğu Suriye`ye veya başka ülkelere gitmiştir. Hükümet, bireylerin gelirini artıran politikalar izlemesi gerekir. Bu politikaların başında emekli maşlarını artırmak, çiftçiye para ve gübre yardımı yapmaktır. Ama en önemlisi yeni iş alanları oluşturmaktır. Oysa tam tersine özellileştirme adı altında satılan işyerlerimiz, işyerlerindeki makineler sökülmüş" dedi. Bölgenin terör ve siyasal anlamda karşı karşıya kaldığı bir durum olduğunu anlatan Türker, "Terör hem ülkemizde hem de ülkemizin sınırlarındaki diğer ülkelerde vardır. Terörün kaynağı Türkiye`deki hesapları olan, birliği bozan odaklardır. Buradaki gelişmeler yabancı ülkelerin planlarına ve planlarına ilişkin eylem programları değişmektedir. Türkiye`deki dalgalandıran bir proje var . Büyük Ortadoğu projesidir. Hamas`ın önce seçime girmesini öngörmüş. Hamas iktidar olunca bu kez İsrail`in Filistin ile çatışması oluşmuştur. Ülkemizde artık şehit cenazelerinin olduğu, şehitlerin geldiği bir ortam olmuştur. Bu durum devam ederken, 4 yıllık bir süre içerisinde hükümetin daha önce imzalamış olduğu Otova anlaşmasına göre, mayınları temizlemek için yap- işlet-devret anlayışına uygun, mayınları ihale ettiğini görüyoruz. Hükümet uygulamasını kanuna dayandırarak başka bir madde ile ortaya çıkmıştır. Mayınları temizle ve al-işlet yasasına getirmiştir. Uluslararasındaki planlara paralel bir anlayışla hazırlanmıştır.Bu bölgede mayınların temizlenmesi işi ayrı bir iştir, mayınlardan arındırılması ayrı bir iştir. Mayınların temizleme işi Milli Savunma Bakanlığı`nın işidir. Hazine`nin Maliye`nin işidir. Hal böyle iken mevcut getirilen yasada iktidarın bu mayınları temizleme karşılığında 44 yıllık bir süre için yap-işlet-devret modeline göre ihale ettiği anlayışını görüyoruz. Mayınların temizlenme süresi 15 yıllık süredir. Bu süre zarfında hem temizlenecek hem de 44 yıllık yap-işlet-modeli işle şirkete verilmekistenmektedir. Türkiye`nin ulusal duruşuna ve askeri yapısına aykırı bir iştir. Ordumuzun bu temizliği yapamayacağı iddia edilmektedir. Bir açıklamada `Mayınlar Sivil Savurma Bakanlığı tarafından temizlenir, ama sonradan makineleri ne yapacağız?` Bunun bedeli sorulmaz. Bu nedenle biz öncelikle diyoruz ki, bu mayınların temizlenmesi askeri yetkililerinin yönetimindeki askeri kurumlarda yapılmalıdır. Hükümete düşen görev temizlik için parayı bütçeleyerek temin etmesi lazımdır. Bu araziler mayınlanmak içinkamulaştırılmıştır. Bu arazilerin bölgedeki insanlara verilmesi gerekiyor. Bu bölgede bu mayınların sınır ticaretini engellediğini ve kaçakçılığın ortaya çıkmasında etken olduğu ve birçok vatandaşımız hayatını kaybetti. Gerekirse bu davayı uluslararası mahkemelere kadar götürecektir. Ama bu konudaki görüşlerini ortaya koyarak iktidar olduğumuzda bütün anlaşmalar iptal edilerek bu toprakları burada yaşayan halka tahsisi yapılacaktır. Bu tahsiste endişe edilecek bir konu var. Bazı feodal yapıdaki insanların gelip toprağı alacak. Engellemenin rolü var" diye konuştu. Mayınlı arazilerde petrol olduğuna da dikkat çeken Türker, "Bu durum doğruysa vahimdir. Türkiye`nin bunu bile bile yapması birilerine peşkeş çekmesidir. Hükümete sesleniyorum; bu konuda TPAO sondaj sonuçlarını kamuoyuna açıklayın ve Türk halkıyla paylaşın. Ceylanpınar`daki TİGEM tesisleri de birilerine verilmek istenmektedir. Bu da araştırılması ve tartışılması bir konudur" şeklinde konuştu. Türkiye`deki terör olaylarına da değinen Türker, "Terörle ilgili getirilecek bütün çözümlemeler ile sonuca varılır. Biz silahsızlanmadan yanayız. Biz Türkiye`de hangi şekilde olursa olsun, Deniz Gezmiş`in idamına dahil buna karşı olmuşuz. DSP lideri rahmetli Ecevit bile görüşlerini parlamentoda dile getirmişti. İdamın karşısında olmuştu. Herkesin özlemi Türkiye şehit cenazeleri görmek istemiyor. 21. yüzyıla girdiğimiz bir dönemde ayıptır. Bu ayıp ortadan kaldırılmalıdır. Teröristlerin böyle bir talebe nasıl uyacağını bilmiyorum. Ama ortam oluşturulursa, teröristlerin de kaynağı ortadan kalkmış olur" ifadelerini kullandı.



Güncel 25.10.2016 05:48:40 0