Sinop’ta tarihin önündeki ‘müştemilat’ kaldırılacak
Sinop İl Kültür ve Turizm Müdürü Hikmet Tosun, Sinop’ta kalelerin önünü kesen “müştemilat” dedikleri, eski bir medeniyeti gölgeleyen eklentileri kaldıracaklarını belirterek, tarihin hürriyetini yaşayacağını vurguladı.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Hikmet Tosun, Tarihi Sinop Cezaevi restorasyonuna dair önemli açıklamalarda bulundu. Proje çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Tosun, Sinop halkının uzun zamandır bu projeyi beklediğini belirtti. Konuyla ilgili açıklama yapan Tosun, “Sinop kaleleri dünyanın en eski kalelerinden birisi. 3 bin 200 metre uzunluğunda, şehrin tamamen etrafını çevreliyor ve şehir bir kalebent şehir. Bu tür şehirlere kalebent şehir denilir ve bu kalebent şehirlerin sayısı dünyada çok az. Bir elin parmakları kadar az. Biz kalelerimizi UNESCO Kültürel Miras Aday Listesi’ne aldırdık” dedi.
“Ben Sinop Kalesi’ndeki görkemi hiçbir kalede görmedim”
Stephen’ın coğrafya kitabında “Ben Sinop Kalesi’ndeki görkemi hiçbir kalede görmedim” şeklinde yazısı olduğunu belirten Tosun, “Şimdi bu kalelerin görkemini ortaya çıkaracağız. Özellikle kale lonca kapısını açmak istiyoruz. Kale koruma alanı içerisinde bulunan bütün evleri kamulaştırarak bu bölgeyi kale koruma alanına açmak istiyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanımızın bildirdiğine ve her defasında söylediğine göre valilik binasından denize kadar inen ve kalenin önünü kesen yapıları kaldırmak istiyoruz. Şuan hazırlıklar valimiz tarafından yapılıyor. Belediyenin taşınması, valilik binasının taşınması şeklinde. Yani Sinop Kalelerinin etrafı açılıyor. Sıra kalekonduların -tabi onlar vatandaşın mülkiyeti, tapulu yerleri- kamulaştırılmasına gelecek. Biz aslında cezaevi ile Sinop Kalelerini bir düşünüyoruz. UNESCO’ya da öyle müracaat ettik. Zaten Sinop Cezaevi iç kale. Diğer kalenin uzantısı ve iç kale bu şehrin yerleşim merkezi. Antik dönemde ilk yerleşim merkezi” şeklinde konuştu.
“Tarihi olmayan her şey kalkacak, tarihi olan her şey kalacak”
Müdür Tosun şu bilgileri verdi:
“Selçuklular’ın Sinop’u aldıklarında ilk yaptıkları tersane ve daha sonra 1877’den sonra cezaevi olarak hizmet vermiş. Tarihteki en az bölümünü cezaevi olarak hizmet vermiş ama aslında orası 800 yıl hem Osmanlı’nın hem de Selçuklu’nun tersanesidir. Osmanlı ve Selçuklu donanması iç kalede şekillenmiştir. Karadeniz hakimiyeti iç kalede yapılan gemilerle sağlanmıştır. Dolayısıyla biz 9,2 milyon euroluk Avrupa Birliği projesi ile önce bu bölgenin tamamını projelendirdik, ardından da restorasyon projesi ile restorasyona geçtik. Şunu söyleyebilirim ki; Türkiye’de belki şehrin kendi halkının karar verdiği ve planını yaptığı tek projedir bu proje. Bu projenin uygulamaya geçmeden önce projenin planlanmasında elliden fazla toplantı yapılmıştır, hatta dört gün İstanbul’da toplantı yapılmış ve İstanbul’daki Sinoplulara da soruldu. Herkesin fikri alınmıştır. Çıkan fikir şudur: Kalelerin önünü kesen müştemilat dediğimiz, Boyabat tuğlasından yapılmış eski bir medeniyeti gölgeleyen yapıları kaldırıyoruz. Cezaevi hürriyetini yaşatacak, cezaevinin kimliği ile alakalı olan bütün yapıları restore ederek yaşatmak istiyoruz. Avrupa Birliği restorasyona hibe kredisi vermiyor ancak bu projeyi sivil toplum kuruluşları ve halk hazırladığı için sivil toplum projesi olarak bu projeye destek vermiştir. Bu projeyi Avrupa Birliği burada uyguluyor. Süreç başladı. Herkes neler yapıldığını, nasıl yapıldığını çok rahatlıkla görebilir. Cezaevini gezebilir bu konuda hiçbir sıkıntı yoktur. Sinop halkı Sinop Cezaevi ile ilgili nasıl karar verdi ise o karar doğrultusunda proje uygulanmış, koruma kurulundan geçmiş, Avrupa Birliği desteğini vermiş ve bu proje uygulamaya geçmiştir. Tarihi olmayan her şey kalkacak, tarihi olan her şey kalacak.”