Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Tıp Fakültesi’nde ders başı yapıldı. Online olarak gerçekleştirilen ilk derse Türk Alman Sağlık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yaşar Bilgin konuk akademisyen olarak katıldı.
BUÜ Tıp Fakültesi Amfisi’nde düzenlenen oryantasyon programına BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Kırıştığoğlu, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya, Dekan Yardımcıları ve akademisyenler hazır bulundu. Online bağlantı ile öğrencilere seslenen Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, yeni eğitim öğretim döneminin hayırlı olması temennisinde bulundu. Dünyanın yaşamakta olduğu salgın sebebiyle uzaktan eğitime geçildiğini hatırlatan Prof. Dr. A. Saim Kılavuz, “YÖK Başkanlığı’mızdan gelen öneri doğrultusunda hibrit olarak eğitim öğretimimize devam edeceğiz. Elbette hiçbir model yüz yüze eğitimin yerini tutmuyor. Biz öğrencilerimize, öğrencilerimiz de bize hasret kaldı. Ülke olarak yaşadığımız bu zorlu süreci en iyi şekilde aşacağımıza inanıyoruz. Bu dileklerle yarıyılın hepimize hayırlı olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.
Oryantasyon programına katılan ve öğrencilere ilk dersi veren Türk Alman Sağlık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yaşar Bilgin, Türkiye’deki tıp eğitiminin teorik açıdan bakıldığı zaman Almanya’daki tıp eğitiminden çok daha iyi seviyede olduğunu vurguladı. İki eğitimi karşılaştırdığı zaman arada bir fark görmediğinin altını çizen Prof. Dr. Yaşar Bilgin, “Bugüne kadar Almanya’ya gelerek tıp eğitimi alan gençlerimizin çoğu başarılı oldu. Almanya’da, Türkiye’de eğitim görmüş çok sayıda doktor var. Hepsi de başarı ile işlerini yapıyor. Almanya’daki sağlık sistemi ile Türkiye karşılaştırıldığı zaman; gerçekten son yıllarda Türkiye’de yapılan sağlık yatırımlarının çok iyi olduğunu söylemek isterim. Türkiye’de İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerdeki sağlık yatırımlarını çok başarılı görüyorum. Sistem ve yatırım anlamında Türkiye’nin olumlu adımlar attığını görüyoruz” diye konuştu.
Konuşmasında öğrencilere de seslenen Prof. Dr. Yaşar Bilgin, doktorluğun para kazanmak için değil, gönülden yapılacak bir meslek olduğunun altını çizdi.
