ADANA - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, bugüne kadar arabuluculukta Türkiye genelinde 4 milyona yakın dosyanın, anlaşmayla sonuçlandığını söyledi.
Hisarcıklıoğlu, kentteki bir otelde Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un da katılımıyla düzenlenen "Yargı ve İş Dünyası Sempozyumu"nun açılışında, iş dünyasının en az bir araya geldiği kesimin yargı camiası olduğunu belirterek, Bakan Tunç'a organizasyon için teşekkür etti.
Yargı camiasının destekleriyle tahkim ve arabulucuk gibi yargıda iş yükünü azaltan, adaletin zamanında tecelli etmesini sağlayacak yöntemlerin yaygınlaşmasına gayret ettiklerini anlatan Hisarcıklıoğlu, "TOBB olarak bütün işverenlere 'önce bunları kullanıp sorunu çözmeye çalışın' diyoruz. Esasında biz millet olarak bu konuya da yabancı değiliz. Asırlar önce ecdadımız bunu uygulamaya başlamıştı ve dünyaya da rol model olmuştu. O da borsa camiamızın temelini oluşturan ahilikte çözülürdü. Sonra biz bunu unuttuk. Bunu Batı bizden aldı, geliştirdi. İşte şimdi bu kadim değerimizi biz şimdi yeni keşfetmeye başladık." diye konuştu.
Hisarcıklıoğlu, TOBB bünyesinde "Arabuluculuk ve Uyuşmazlık Çözüm Merkezi" (TOBBUYUM) kurduklarını anımsatarak, şunları söyledi:
"Odalarımız bu konuyu sahiplendi. Kendi bünyelerinde merkezler açarak arabuluculuğun yaygınlaşmasını sağladılar. Bugün 65 ilde 120 oda ve borsa bünyesinde uyum koordinasyonunda çalışan 120 arabuluculuk ve tahkim merkezi bulunmaktadır. Bu merkezlerde yaklaşık 1200 personel görev yapmaktadır. İşte bu sayede bu sistemin kullanımı her geçen gün daha çok artıyor. Bugüne kadar arabuluculukta Türkiye genelinde 4 milyona yakın dosya, anlaşmayla sonuçlandı. Her dosyanın en az iki tarafı olduğuna göre 8 milyon vatandaşımız mahkemeye gitmeden el sıkışarak anlaştı. Aslında, bizim kültürümüzde var olan 'helalleşme' sağlandı. Düşünebiliyor musunuz? Bu işin en ulvi tarafı burası. İnsanlar helalleşerek anlaşıyorlar. Normalde mahkemeye gittiği zaman kaybeden taraf 'Ben haksızlığa uğradım' diyor. Şimdi iki taraf, yani 8 milyon kişi helalleşerek bu ülkede anlaştı. Bundan daha büyük bir olgu olamaz. Eskiden yıllar süren davalar, günler, haftalar içinde artık biter hale geldi. Yani adalete erişim de hızlandı. Gelen dosyaların yüzde 70'inde de uzlaşma sağlandı ancak yüzde 30'u mahkemelere gidiyor. Bu sayede yargının üzerindeki büyük bir yük de azaltıldı."
- Singapur Konvansiyonu
Hisarcıklıoğlu, ticari hayatta zamanın en önemli sermaye olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Ticareti kolaylaştıracak, ekonomiyi ve yargı sistemimizi güçlendirecek her düzenleme bizim için önemli ve değerlidir. Gelişmiş ekonomilerde ticari uyuşmazlıkların yüzde 75'i alternatif çözüm yöntemleriyle sonuçlandırılmaktadır. Standart adli yargıya 4 ihtilaftan sadece biri gitmektedir. Hükümetimiz, arabuluculuğun gelişmesi için büyük bir vizyonla Singapur Konvansiyonu'nda da taraf olmuştur. Bundan dolayı da kendilerine teşekkür ediyoruz. Böylece arabuluculuk sonucunda imzalanan sulh anlaşmalarının taraf ülkelerde de ilave bir mahkeme veya hakem kararına gerek kalmaksızın icrası mümkün hale gelmiştir. Bu vesileyle arabuluculuğun gelişmesini sağlayan Adalet Bakanlığımıza, Genel Müdürümüz Sayın Hakan Öztatar'a teşekkür ediyorum."
Ticari hayatın ihtiyaçlarına cevap veren, hızla, uzmanlaşmış, esnek ve daha az masraflı bir yargı hizmeti sunan tahkim uygulamasının yaygınlaşmasını sağladıklarını anlatan Hisarcıklıoğlu, "Eskiden Türkiye'ye doğrudan yabancı sermaye yatırımı 1 milyar doları geçmezdi. Hep hayalimiz 10 milyar dolara ulaşmaktı. Sonra hükümetimiz tahkimi, ulusal mevzuatımıza ekledi. Bunun da etkisiyle Türkiye'deki yatırımcılar nezdinde de Türkiye'nin cazibesi arttı. Gelen doğrudan yabancı sermaye 800 milyon dolar civarındayken 25 milyar dolara çıktı. Biz hayalimizdeki yabancı sermayeyi ancak böyle çekebildik. 10 milyar dolarlık ortalamayı yakalayabildik." ifadesini kullandı.
- "Haklının güçlü olması için çalışmalıyız"
İş dünyası olarak hukuk güçlü olursa insanların birbirine, kurumlara ve sisteme olan güvenin artacağına inandıklarını ifade eden Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:
"Esasında bizim kültürümüzde de inancımızda da hukukun yeri çok önemli. Mülkün temelinde adaletin olduğuna inanan bir milletiz. Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir Türkiye istiyoruz. İşte bu yüzden adalet terazisinin dengesini korumalıyız. Haklının güçlü olması için çalışmalıyız. Diğer taraftan zaman zaman yanlış bir yaklaşımla da karşılaşmaktayız. 'Bir taraf zayıf, öbür taraf güçlü' diye bir taraftan tavır koymak adalet değildir. Bunu özellikle söylemek istiyorum. Hakkın güçlü olduğu bir Türkiye istiyoruz."
İş ve yatırım ortamının en önemli unsurlarından birinin sözleşmelerden kaynaklı yükümlülüklerin garanti altına alınması olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi:
"Piyasa ekonomisinin tam işleyebilmesi için devletin, kişilerin yaşama, mülkiyet ve serbest girişimcilik haklarını garanti etmesi gerekir. Hem demokrasi hem piyasa ekonomisi, temel hak ve özgürlüklere dayanmaktadır. Rekabete dayalı piyasa ekonomisinde mülkiyet hakkı, ticaret özgürlüğü, sözleşme serbestliği, kanun önünde eşitlik ilkelerinin vazgeçilmez koşuludur. Benim sevdiğim bir söz var, her ortamda da bunu söylüyorum; adalet 'Kutup Yıldızı' gibi yerinde durur, geride kalan her şey onun etrafındadır. Zira bireysel ve toplumsal hayatın en önemli erdemi adalettir. Devletlerin varlığı da devamı da adalete bağlıdır. Bu nedenle adalet tarih boyunca hem dinlerin hem de seküler ideolojinin merkezinde yer almaktadır. Her medeniyette adaletsiz ve haksız şekilde hükmetmenin ağır bir vebal olduğuna dair kuvvetli bir inanış vardır. Adaletin bu önemi, onu tecelli ettirmekle görevli hakimlerin omuzlarına ağır bir yük olarak da yüklenmiştir."
- "Ülkemiz ve ekonomimiz de o kadar güçlenecektir"
Hisarcıklıoğlu, bilirkişilik sistemindeki yığılmanın yargılama sürecinin uzamasına ve daha masraflı hale gelmesine neden olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Bu nedenle hakimlerimizin beşeri sermayelerinin geliştirilmesine, ihtisaslaşmasına önem verilmelidir. Fiziki şartlar kadar yargı camiamızın özlük hakları da iyileştirilmesi gerekmektedir. Zira adaleti sağlamanın ön şartı yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığıdır. Adalet olmadığı zaman özellikle bir ülkede güçlü yönetim de olmaz. Bütün bunları ayakta tutan da adalettir. Adaletin terazisi doğru tartmalı, adaletin kılıcı doğru ve zamanında kesmelidir. İşte o zaman hak arama ve hakkına kavuşma noktasında inancı, yani sisteme olan güveni de kuvvetlendirecektir. Hukuk sistemimizi daha sağlıklı hale getirme konusunda ne kadar başarılı olursak, ülkemiz ve ekonomimiz de o kadar güçlenecektir. Dolayısıyla reel sektör olarak yargı sistemini güçlendirecek, kapasitesini ve etkinliğini artıracak her düzenlemeyi destekledik. Desteklemeye de devam edeceğiz."