TSK komuta kademesinin emeklilik kararı

TSK komuta kademesinin emeklilik kararı

ANKARA- CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, askerin sıcak siyasetin içine çekilmesinin hiçbir zaman doğru olmadığını ve savunulamayacağını belirterek, "Ama sabah akşam askeri kötülemek, iftira ederek onları itibarsızlaştırmak, saygınlığına gölge düşürmek ulusumuza hiçbir yarar sağlamaz" dedi. Tarhan, CHP Genel Merkezi`nde düzenlediği basın toplantısında, TSK komuta kademesinin `emeklilik` kararı ve sonrasında yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Kuralların seçilmişler tarafından koyulması, yönetime seçilmişlerin hakim olmasının demokrasinin temel ilkesi olduğunu vurgulayan Tarhan, "Kendilerine verilen olanaklar ve yetkiler nedeniyle özel bir konumda bulunan askeri kuvvetleri, polis, istihbarat birimleri gibi devlet kurumları sivil otoritenin kontrolünde olmalı, siviller tarafındandenetlenmelidir" dedi. "SİLAHLI KUVVETLER SİYASETE KARIŞMAMALIDIR" CHP`nin, halkın oyları ile seçilen parlamentonun ve hükümetin yetkilerini, hukukun öngördüğü demokratik kural ve kurumlar dışında hiçbir güç tarafından fiilen sınırlandırılmasını kabul etmediğini ve etmeyeceğini ifade eden Tarhan, "CHP, bu anlayışla, silahlı kuvvetlerin siyasete karışmasına karşı çıkmaktadır" dedi. Tarhan, CHP`nin günümüzde Türkiye için kapsamlı ve tutarlı bir sivilleşme programı öneren tek büyük parti olduğunu savunarak, şunları kaydetti: "Silahlı kuvvetler üzerinde demokratik kontrolü kurmanın en önemli parçası, hiçbir karar alanının sivil yönetiminin iradesinin dışında kalmamasıdır. Ordunun ne büyüklükte olması gerektiği, zorunlu askerliğin hangi şartlarda yapılacağı, askeri harcamaların büyüklüğü gibi konular siviller tarafından karara bağlanmalıdır. CHP, tüm anayasal siyasi hareketlere ilişkin olarak, bu tarz nitelendirmelerden uzak barışçıl bir dil kurmuştur. Mevcut iktidarın ise kendisine muhalif her hareketi `terör`, `illegal` gibikavramlarla ilişkilendirerek siyasi alanı militerleştirdiği, güvenlik dilinin hakim kıldığı görünmektedir. İktidara hakim olan bu zihniyet, tüm muhalif hareketleri güvenlik bürokrasisi için meşru hedefler haline getiren bir durum doğurmuştur. Sivilleşmeyi savunduğunu iddia edenler için bu durum, en hafif ifade ile bir tutarsızlıktır." "SİVİLLEŞMEYİ BİZ SAVUNUYORUZ, AKP İSE DİRENİYOR" CHP Grup Başkanvekili Tarhan, içinde bulunulan dönemde, CHP`nin sivilleşmeyi savunan, AK Parti`nin ise sivilleşme konusunda direnen parti konumunda bulunduğunu savunarak, "AKP`nin bu direnişi, bu partinin geçmişte sivilleşme söylemi kullanmasının asıl nedeninin, sivillerin her halükarda güvenlik bürokrasisine hakim olması inancı değil, sadece güvenlik bürokrasinin kendisinden yana olmamasından kaynaklanan bir kaygı olduğu görüşünü güçlendirmektedir" dedi. Özgürlükçü demokrasi, iktidarın bağımsız yargıtarafından denetimi, bir başka deyişle kuvvetler ayrılığının olmazsa olmaz olduğunu belirten Tarhan, "Ancak bu yolla çoğunluğu elinde bulunduran iktidarların insan haklarını kısıtlayıcı veya yok edici eğilimlerinin önüne geçilebilir" dedi. Tarhan, bu bağlamda, hukukun üstünlüğünün, insan hakları, demokrasi gibi kavramların sivil yönetimlerde gerçek anlamını bulacağına işaret ederek, şöyle devam etti: "TÜM GERÇEKLER KAMUOYUYLA PAYLAŞILMALIDIR" "Bunun içindir ki, sağlıklı işleyen bir sivil yönetim, yönetmesi gereken kurumlarla kriz çıkaran bir yönetim değildir ve olmamalıdır da....Demokrasinin olmazlarından biri de, devlet kurumları arasındaki uyumdur. İktidarın görevi devlet kurumlarını itibarsızlaştırarak ele geçirmek olmamalıdır. Askerin kışlasında kalması ve yasalarla kendisine verilen görevleri yapması esastır. Dolaysıyla askerin sıcak siyasetin içine çekilmesi hiçbir zaman doğru değildir ve savunulamaz. Ancak sabah akşam askeri kötülemek, iftira ederek onları itibarsızlaştırmak, saygınlığına gölge düşürmek ulusumuza hiçbir yarar sağlamaz. Bu tür çabalar orduyu sıcak siyasetin içine çeker. Buna ortam hazırlanmamalı ve izin verilmemeli. Demokrasi, iktidardaki sivil yönetim her istediğini yaptığı bir düzen değildir. Demokrasiiktidar gücünün, yargı tarafından `hukukun üstünlüğü` ilkesi çerçevesinde denetlendiği rejimdir. Demokrasi `otokrasi`ye dönüşmemelidir. Son olayda yargı bağımsızlığının önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bitmeyen mahkemeler, infaza dönüşen tutuklamalar, ihlal edilen insan hakları, yargıya duyulan güveni derinden sarsar noktaya getirmiştir. Yargı artık milli irade adına değil, siyasal iktidarın iradesine göre karar veren bir kuruma dönüşmüştür. Unutulmamalıdır ki, her iktidarın temelinde meşruiyetbulunmalıdır. Meşruiyetin temel koşulu da vicdanlarındaki adalet duygusudur. AKP iktidarında bu duygu aşınmıştır. İktidar yargıdan elini çekmelidir. Bir Genelkurmay Başkanı ve üç kuvvet komutanının ordudaki terfiler öncesinden görevlerinden istifa etmeleri, devlet kurumları arasında ciddi bir kopukluğun olduğunu göstermektedir. Madem ki komutanlar görevlerinden ayrıldılar, onlara ve iktidara düşen görev, bu tutumlarının tüm gerekçelerini kamuoyuyla paylaşmalarıdır. Bu tarafından varsa haklı gerekçeleriniöğrenmemize ve hem de demokrasiye katkı sağlayacaktır".



Güncel 25.10.2016 05:44:53 0

İlginizi Çekebilir

1

Türk savunma sanayisindeki üstünlük "yapay zeka" ile artırılacak

2

Kumluca'da öğrenciler, gökyüzünü teleskopla inceledi

3

Antalya'da 25 adrese eş zamanlı uyuşturucu operasyonu düzenlendi

4

Maldivler'de tanışan Rus gelin ve Türk damat, Mersin'de evlendi

5

Depremde 146 kişinin öldüğü Hamidiye Sitesi'ne ilişkin davanın görülmesine başlandı

6

Adana'da kızını rahatsız ettiği iddiasıyla bir genci öldüren baba tutuklandı

7

Antalya'da eski eşini ve arkadaşını bıçakla yaralayan kişi tutuklandı

8

Hatay'da tarihi binada çıkan yangının nedeni araştırılıyor

9

TÜBİTAK Araştırma Projeleri Adana Bölge Yarışması Sergisi açıldı

10

Çocuklar Akkuyu NGS'yi gezerek, nükleer enerji hakkında bilgilendirildi