Tarih: 18.04.2022 11:01

TÜRKİYE'NİN EKMEK KÜLTÜRÜ - Göçmenlerle gelen lezzet "muhacir somunu"

Facebook Twitter Linked-in

ADANA - ÖMER FANSA - Balkanlar ve Kırım'da atalarından öğrendikleri ekmek kültürünü Çukurova'ya taşıyan göçmen kökenlilerin pişirdiği "muhacir somunu", bölge halkı tarafından da beğenilerek tüketiliyor.

Yaklaşık 200 yıl önce Balkanlar ve Kırım'dan göç eden insanların yoğun olarak yaşadığı Adana'nın Ceyhan ilçesine bağlı kırsaldaki Yellibel Mahallesi'nde insanlar, atalarından öğrendikleri şekilde ekmek pişiriyor.

Kırım'ın ekşi mayalı Tatar köy ekmeği ile Balkan Türklerinin somunu, oradan göç edenlerle birlikte Adana'ya taşındı.

İki farklı coğrafyadan göçmenler tarafından getirilmesinden dolayı 2 ekmek çeşidinin birleşmesiyle oluşan yeni formdaki ekmeğe, yöre halkının tabiriyle "muhacir somunu" adı verildi. Çukurova'da yaklaşık 200 yıldır fırınlarda pişen "muhacir somunu"nun yapım teknikleri, kuşaktan kuşağa aktarılıyor.

Mevsime ve evin nüfusuna göre haftada bir veya 3-4 günde bir pişirilen ekmeğin en önemli özelliği, ekşi mayadan yapılması ve yapımından tüketimine kadar geçen sürede dinlendirilmesine özel önem verilmesi.

Bir önceki ekmek hamurundan kalan ekşi maya, un, tuz ve su katılarak yoğrulan hamur yaklaşık 1 saat üstü battaniye ve örtülerle sıkıca kapatılarak dinlenmeye bırakılıyor. Bu sırada ekmeğin pişirileceği tepsiler yağlanarak hazır hale getiriliyor. Hamur, dinlendikten sonra yaklaşık 1,5 kilogramlık parçalar halinde tepsilere beze (topak) şeklinde bırakılıyor. Hamur bezeleri burada da yine üzerleri aynı yöntemle sıkıca kapatılarak yaklaşık 1 saat daha dinlendiriliyor.

Hamurun dinlenmesi sürerken bahçedeki fırın da hazır hale getiriliyor. Üstü kerpiçle sıvanmış tuğladan yapılmış fırınlarda "fazla sıcak olup ekmeği yakmaması" için odun yerine ince zeytin ağacı dalları kullanılıyor.

Yakılan dalların közü zemine yayıldıktan sonra içinde ekmek hamuru olan tepsiler, közün üzerine bırakılarak pişirmeye bırakılıyor. Daha sonra fırının kapağı yaklaşık 15 dakika kapatılarak kızarmaya bırakılıyor. 15 dakika sonra bu kez kapak açık olarak fırının sıcaklığının düşmesine paralel şekilde ekmeklerin fırının içinde yaklaşık yarım saat daha pişmesi bekleniyor.

Pişen ekmekler dışarı alınıp soğuduktan sonra tercihe göre bohçalarda veya buzdolabında saklanarak tüketilmeyi bekliyor.

Göçmen kökenlilerin sofralarını süsleyen "muhacir somunu"nu Adanalılar da beğenerek tüketiyor, Ceyhan'da muhacir ekmeğini tatmak isteyen vatandaşlar sık sık Yellibel'in yolunu tutuyor.

- "Dedelerimizden ninelerimizden öğrendiğimizi sürdürüyoruz"

Mahalle Muhtarı Adem Güleç, AA muhabirine, 1800'lü yıllardan itibaren Kırım ve Balkanlar'dan gelen Türklerin mahalleyi birlikte kurduğunu belirtti.

Burayı kuran insanların göç edip gelirken yanlarında ekmek yapımı dahil birçok kültürel özelliklerini de getirdiklerini ifade eden Güleç, "Bugün hala muhacir somunu yapımı devam ediyor. Haftada 1 veya ihtiyaç olduğu sürece bu fırınlarda pişer ve tüketilir. Köyümüzde ortak bir kültür yaşıyoruz." dedi.

Köy sakinlerinden 74 yaşındaki Eftade Doruk, atalarından öğrendikleri şekilde bu ekmeği yapmaya devam ettiklerini belirtti.

Doruk, "Köyde herkesin evinde aynı şekilde fırın var. Herkes kalabalığına göre yapar. Kışın çok yapılır. Çabuk bayatlamaz, yazın biraz daha erken bayatlar. Ona göre daha az yaparız. Bu şekilde geleneğimiz sürüp gidiyor. Dedelerimizden ninelerimizden öğrendiğimizi sürdürüyoruz. Bu ekmeği bizim atalarımız göç edip geldiği yerden buraya getirmişler. Burada kültürümüz sürüyor." diye konuştu.






Orjinal Habere Git
— HABER SONU —