MERSIN (AA) - SEZGIN PANCAR - Kadin polis alinip alinmadigina iliskin çektigi telgrafa gelen yanitla hayati degisen, Türkiye'nin ilk kadin trafik polisi olarak henüz 18 yasindayken 1968 yilinda Istanbul'da göreve baslayan Fikriye Yavuz, trafige yön verdigi günleri unutamiyor.
Mersin'in Tarsus ilçesinde yasayan, çocuklugundan beri polis olmak isteyen ve liseyi bitirdikten sonra 1968'de komsularinin önerisiyle bir gazetedeki ilani görerek basvuru yapan Fikriye Yavuz, henüz 18 yasindayken hayaline ulasti.
Babasi karsi çiksa da agabeyinin destegiyle Türkiye'nin ilk kadin trafik polisi olarak Istanbul caddelerinde göreve baslayan Yavuz, çesitli subelerde çalisti, akademilerde ders verdi, basmüfettislik yapti ve 2009 yilinda da emniyet müdürü olarak emekli oldu.
Iki çocuk 3 torun sahibi 71 yasindaki Yavuz, AA muhabirine yaptigi açiklamada, hiç büyüksehir görmedigi için o dönemlerde Istanbul'da çalismayi hayal ettigini söyledi.
Yavuz, hayalinin gerçege dönüstügünü belirterek, "Istanbul'u gözümde büyütmüstüm, orayi istiyordum. Nihayetinde tayinim oraya çikti. Ilk göreve Istanbul Besiktas'ta basladim." dedi.
Istanbul yolculuguna agabeyiyle birlikte çiktigini anlatan Yavuz, söyle konustu:
"Babam o dönem polis olmami istemedi. Daha dogrusu amcalarim etkiledi. Babam, 'Asla olmaz' diyordu. Ben kadin polis alinip alinmadigiyla ilgili telgraf çekmistim. Bana cevap gelmis fakat babam onu saklamis. Agabeyim, 'Telgrafin cevabi geldi, babami bir yokla' dedi. Babama rica ettim, çok istedigimi söyledim en son beni kiramadi. Agabeyimle Istanbul'un yolunu tuttuk. O da IETT'de ise basladi, sonrasinda emekli oldu. Ablam da geldi orada evlendi. Onlara da imkan tanimis oldum. Babam, sonrasinda 'Kizim iyi ki beni sikistirip telgrafin cevabini almissin' dedi. Onlar da alistilar, gurur duydular. Hala bu rütbeye gelmeme, müdürlükten emekli olmama ragmen ilk kadin polis olarak aniliyorum."
- Gazetelerde "ilginç" haberlere konu oldu
Yavuz, trafik polisi olarak ilk kez bir kadinin görev yapmasindan dolayi kendisi için özel kiyafet dikildigini vurgulayarak, sözlerini söyle sürdürdü:
"Ben tasradan geldigim için Istanbul bana her yönüyle çok ilginç gelmisti. Ilk önce egitim gördüm, sonra kiyafetler dikildi, silah verildi. 2 aylik egitimin ardindan varilin içerisinde trafigi yönettik. Türkiye'nin ilk kadin trafik polisiydim. Daha sonra birkaç arkadasimiz daha meslege girdi. Insanlar, halk çok garipsedi, sasirdi. Hayranlikla, giptayla, saskinlikla bakti. Ben de heyecanlanmistim çünkü tasradan bu kadar büyük bir sehire gelmistim. Trafik bugünkü gibi degildi ama yine de heyecanlanmistim."
Dönemin gazetelerinde, "Ilk kadin trafikçiyi merakla seyreden halk trafigi sikistirdi", "Güzel kizlar da polis olmus, artik sollamayalim" basliklariyla haber olan Yavuz, gazetecilerin o zamanlar haber yapmak için sik sik kapisini çaldigini anlatti.
Yavuz, ilgiden isine odaklanarak kaçmaya çalistigini ifade ederek, "Görenler sasiriyordu. Ben duymuyordum, görevimi yapip gitmeye çalisiyordum. Mutlaka söylentiler oluyordu, saskinliklarini da görüyorduk. Inanin bana 50 yil film gibi geçti. Göz açip kapayincaya kadar geçti yillar." dedi.
"Sokakta kadin trafik polislerini görünce çok mutlu oluyorum"
Bir kursta esi Nesimi Yavuz (77) ile tanistigini, evlendikten sonra beraber Polis Akademisi'nde egitim gördüklerini aktaran Yavuz, komiser yardimcisi olarak mezun olduktan sonra polis okullarinda ders verdigini, basmüfettislikten sonra da esi gibi birinci sinif emniyet müdürü olarak emekliliklerinin geldigini belirtti.
Yavuz, sokaklarda kadin polis gördügünde mutlu oldugunu dile getirerek, sunlari kaydetti:
"Sokakta gezerken kadin trafik polislerini görünce çok mutlu oluyorum. Keske benim zamanimda da o kadar kalabalik olsaydik. Daha coskulu, daha baska olurdu. Azinliktaydik, dolayisiyla dikkati çekiyorduk. Dis görevlere simdiki kadar fazla gidilmiyordu. Medya bizi götürüyordu, çekim bitince bürolara dönüyorduk. Ama simdi öyle degil çevik kuvvette, trafikte kadin arkadaslari görüyoruz. O zamanlar öyle degildi biz ancak medya araciligiyla çikiyorduk."
Üniformasini, görev kagitlarini ve gazete kupürlerini hala sakladigini kaydeden Yavuz, üniformasinin kendisi için "hayatin sembolü" oldugunu vurguladi.
Yavuz, "Tekrar Istanbul'da çalismak ister miydiniz?" diye sorulsa, olumsuz yanit verecegini belirterek sunlari söyledi:
"O zaman tek maasla geçiniyorduk. Bütün sikintili dönemimizi büyüksehirde geçirdigimiz için oraya asla dönmek istemiyorum. Arabamiz yoktu, maasimiz kit kanaat yetiyordu, çocuk bakimi vardi. Sonrasinda dogudaki küçük illere gittik, ikinci çocugumu daha rahat büyüttüm. Maddi açidan rahatladik, arabamiz oldu. Orasi çok karmasik geliyor, gitmek istemiyorum. Sadece gezme amaciyla gidebilirim."
