İSTANBUL - Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gül Esra Atalay, dijital iletişimin hızla yayılmasının getirdiği sürekli erişilebilir olma beklentisinin tehlikeli olabileceğini belirterek, "Sırf 'ulaşabiliyoruz' diye insanlara her an ulaşmak doğru değil." değerlendirmesinde bulundu.
Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, dijital iletişimin hızla yayılması sürekli erişilebilir olma beklentisini artırırken, beraberinde yeni bir çağın davranış kurallarını getiriyor.
Uzmanlar dijital yolla günün her saatinde insanlara ulaşmanın doğru bir davranış olmadığını, ısrarlı takibin siber şiddetin bir biçimi olduğunu hatırlatıyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Doç. Dr. Gül Esra Atalay, sürekli erişilebilir olmanın, iş ile özel yaşam arasındaki ayrımı bulanıklaştırdığını kaydederek, "Çeşitli ülkeler çalışanların haklarını korumak için 'irtibatı kesme hakkı' adı altında yasal düzenlemeler getirmeye başladı. Fransa, İrlanda gibi ülkeler bu yasaları uygulamayı başladı." ifadelerini kullandı.
Sanal dünyanın görgü kuralları olarak adlandırılan "netiket" kavramı hakkında bilgi veren Atalay, şu açıklamalarda bulundu:
"Netiket sözcüğü, ağ anlamına gelen ve çevrimiçi ağları anlatan 'net' ve görgü kuralı anlamına gelen 'etiket' kelimelerinin bir araya getirilmesiyle oluştu. Son yıllarda dijital teknolojilerin yaygınlaşmasıyla diğer insanlarla dijital mecralarda, sosyal medyada karşılaşmaya, tanışmaya başladık. Sosyal ilişkilerimizi bu mecralardan da yürütüyoruz. Dolayısıyla, burada da birtakım davranış kuralları, sosyal normlar gelişmeye başladı. Dijital teknolojiler yoluyla iletişim kurarken de nezaketi elden bırakmamak, iyi bir imaj yaratmak, doğru etkiyi bırakmak ve her şeyden önemlisi, diğer insanlarla iyi ilişkilerimizi devam ettirebilmek, önem taşıyor. Netiket, bu nedenle günümüzde son derece önemli." değerlendirmesinde bulundu.
- "Günün her saati erişilebilir olmak tehlikeli olabilir"
Doç. Dr. Gül Esra Atalay, günün her saati erişilebilir olmanın tehlikelerinden bahsederek, şu ifadeleri kullandı:
"Yani birine istediğimiz bir anda, günün her saatinde, oturduğumuz yerden ve onun nerede olduğu fark etmeksizin bir mesaj gönderebiliriz, görüntülü görüşme talep edebiliriz, e-posta atabiliriz. Bunun, birçok açıdan avantaj olarak görülse de dezavantaja dönüştüğü, insanları rahatsız ettiği ve kabalık olarak algılanabildiği durumlar da var. Dijital iletişimin imkanlarını kullanırken sırf yapabiliyoruz diye, başka hiçbir faktörü düşünmeden, hesaba katmadan diğer insanlara istediğimiz her an ulaşamaya çalışmak, mesaj atmak, aramak, bazen de e-posta atmak netiket açısından doğru bir davranış olarak görülmüyor."
- "Bir tür tacize dönüşüyorsa bu durumda yaptırım gerekliliği doğabilir"
Gül Esra Atalay, taraflar arasındaki dijital iletişimde samimiyet düzeyi, saat uygunluğu ve konunun önemi gibi faktörlerin hesaba katılması gerektiğini vurguladı.
Dijital iletişimin hızla yayılmasının getirdiği sürekli erişilebilir olma beklentisinin tehlikeli olabileceğini kaydeden Atalay, "Sırf 'ulaşabiliyoruz' diye insanlara her an ulaşmak doğru değil. Eğer sınırlar sürekli olarak ihlal ediliyorsa, bireyler olur olmadık zamanlarda aranıyor ya da sosyal medya, mesajlar ve maillerle rahatsız ediliyorsa bir noktadan sonra bu 'ısrarlı takip' olarak adlandırılan siber şiddet biçimine de yaklaşabilir. Bir tür tacize dönüşüyorsa bu durumda yaptırım gerekliliği doğabilir." görüşünü paylaştı.