Ezelden beridir hür yaşamış milletimizin bağımsızlık sevdasını, benzeri görülmemiş bir azim ve kararlılıkla tüm dünyaya haykırdığı, 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 108. yıl dönümünü, bir kez daha milletçe büyük bir gururla idrak ediyoruz.
İstiklal Savaşı’nda kazanılan zaferin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin adeta “ön sözü” olan Çanakkale Deniz Zaferi, milletimizin tarih boyunca elde ettiği en parlak zaferlerden ve en büyük kahramanlıklardan biridir. Vatan Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un ifadesiyle; “Kimi hindu kimi yamyam kimi bilmem ne bela” 'Yedi iklimi cihanın' karşımıza durarak yaptıkları saldırılara, iman dolu göğsünü siper edip “gül bahçesine girercesine” “bir hilal uğruna…” toprağa düşen yiğitler, dünyayı kendilerine hayran bırakan mücadeleleriyle “Çanakkale Geçilmez!” sözünü, sözün ardındaki inancı, kararlılığı ve cesareti tarihe kanlarıyla yazmışlardır.
Ecdadımızın canı ve kanı pahasına bizlere emanet ettiği bu kutsal vatanı bir asır önceki kararlılık ve azimle muhafaza etmek, hepimizin en önemli sorumluluğudur. Son zamanlarda milletçe yaşadığımız derin acılara ve türlü zorluklara rağmen bu sorumluluğumuzu yerine getirme kararlılığımız, dün olduğu gibi bugün de sürmektedir.
Unutulmamalıdır ki; O gün Allah’ın “Nusret”i ile zafere yürüyen Mehmetçik kim ise bugün de mazlumun yanında olup her türlü zulme karşı insani değerleri savunan Türk Silahlı Kuvvetleri odur. Asımın nesli dün olduğu gibi bugün de yarın da namusunu asla çiğnetmeyecektir.
İnsanüstü fedakârlıklarla, millet ve bayrak sevgisinin örnekleriyle dolu bu zaferin kahramanları bizlere bıraktıkları manevi miraslarla gönlümüzde daima yaşayacaklardır.
Bu duygularla başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, vatan uğrunda canını veren aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.