YENİ İPEKYOLU (BİR KUŞAK BİR YOL) PROJESİ
Tarihi İpek Yolu, Çin’den başlayarak Avrupa’ya, Kızıldeniz üzerinden Afrika kıtasına kadar uzanmış, bilinen en eski ticaret yolu ağıdır. İpek Yolu, Çin'i M.Ö. 206'dan M. Ö. 220'ye kadar yöneten Han Hanedanlığı Uzak Doğu ve Avrupa arasında ticarete açmıştır. İpek yolu,Asya’nın orta kuşağında doğuda Kuzey Çin ile batı da Akdeniz ve Kızıldeniz limanları arasında, Türkistan ve yakın doğudan geçen pek çok ülkeyi ve bölgeyi birbirine bağlamıştır.
Yeni İpek Yolu Çin Halk Cumhuriyeti’nintarihi ticaret yolunu “Bir Kuşak Bir Yol” (OneBeltOne Road) felsefesiyle güncellediği ticari bir projedir. Bir Kuşak Bir Yol Projesi karadan trenyolları, denizden limanlar ve limanlara ulaşan bağlantı yolları ile bir bütünlük teşkil eden Asya, Avrupa ve Afrika’yı ticaret ve enerji yolları ile bağlayan stratejik bir hedeftir. Asya, Afrika ve Avrupa’yı birbirine bağlamayı hedefleyen bu proje kara ve demir yolları, limanlar ve enerji nakil hatlarını içeren milyarlarca dolarlık alt yapı yatırım projelerini kapsamaktadır
Proje dünya nüfusunun %65’ini (4.4 milyar insan) ve 68 ülkeyi kapsamaktadır. Ayrıca, Proje ekonomik güç olarak 21 trilyon dolar ilave katma değer sunmakla birlikte dünya ekonomisinin %29’unu taşımaktadır.
Ülkeler arasındaki ticareti geliştirmeyi hedefleyen proje ile Çin, doğusu ve batısı arasındaki halkın yoksulluktan doğan eşitsizliğini azaltmak ve proje güzergâhındaki ülkelerin bağlantılarını pekiştirerek bölgesel bir ticaret ağı yaratmayı amaçlamaktadır. Proje bir yandan kuşak üzerindeki ülkeleri Çin’e bağlarken diğer yandan da kuşak üzerindeki ülkeler için yeni ticari bağlantı ve avantajlar sunmaktadır.
Çin’in Xian şehrinden başlayacak olan Yeni İpek Yolu’nun kara bağlantısının, Moğolistan ve Kazakistan’dan geçerek Rusya ve İran kollarından ayrılarak Avrupa’ya ulaşması öngörülmektedir. Projenin karayolu üç ana hattan oluşmaktadır. Birinci hat, Orta Asya ülkelerinden ve Rusya’dan geçerek Çin Halk Cumhuriyeti’ni Avrupa'ya bağlarken; ikinci hat ise Orta Asya ve Batı Asya ülkelerinin üzerinden Çin Halk Cumhuriyet’ini Körfez bölgesine ve Akdeniz bölgesine bağlamaktadır. Üçüncü hat ise Çin Halk Cumhuriyet’inden Doğu Asya, Güney Asya’dan Hint Okyanusu'na geçmektedir. Girişimin deniz bağlantıları Güney Çin Denizi’nden Endonezya’ya ve Hint Okyanusu’na, oradan Kenya’ya, Kızıldeniz’i geçerek Akdeniz’e ve dolayısıyla Avrupa’ya ulaşmaktadır.
YENİ İPEKYOLU VE TÜRKİYE
Anadolu’yu İpek Yolu’nun geçtiği diğer güzergâhlardan ayıran en önemli tarihi özelliği,batı ve doğu coğrafyalarını birleştiren kavşak noktasında olmasıdır. Anadolu coğrafyası Doğu için karayollarının son noktası Batı içinse başlangıç noktası olma özelliğindedir.
Çin’in modern İpek Yolu vizyonunun en önemli ayağını Londra ile Pekin’i birbirine bağlaması hedeflenen kesintisiz demiryolu projesi oluşturmaktadır. Demir İpekyolu’nun bir kısmı ise 30 milyar dolarlık Edirne-Kars arasında planlanan yüksek hızlı tren projesidir.Başlangıçta, 1 milyon yolcu ve 6,5 milyon ton yük kapasitesi ile işlemesi planlanan hat, 2034 yılında 3 milyon yolcu ve 17 milyon ton yük kapasitesine ulaşmayı hedeflemektedir.
Türkiye ve Çin ilişkilerinin sağlam zeminde gelişmesiYeni İpek Yolu Projesi’ninbaşarıya ulaşması açısından son derece önemlidir. Türkiye’nin bölgesinde Çin’in büyük ticaret ortağı olmasına rağmen, ticaret dengesi artan ölçüde Türkiye aleyhine bozulmaktadır
“Kuşak ve Yol” projesi çerçevesinde Türkiye, Çin Halk Cumhuriyeti için özel bir öneme sahiptir. Türkiye, Avrupa’ya, Balkanlara açılan çıkış kapısı, ayrıca Ortadoğu ve Orta Asya ülkelerinde ekonomik konularda işbirliği yapabileceği ortaktır. Çin Halk Cumhuriyeti’nden başlayan sırası ile Özbekistan, Kazakistan, Rusya, Türkiye ve Yunanistan üzerinden Roma’ya kadar uzanan “Kuşak-Yol” projesinin 3’ü deniz, 2’si karadan olmak üzere 5 güzergâhı bulunmaktadır. Güzergâhlardan 2’sinin (kara ve demir yolu) Türkiye’den geçiyor olması ve Türkiye’nin Asya-Avrupa arasında stratejik geçiş güzergâhlarının tamamını kontrol etmesi, Türkiye’yi “Kuşak-Yol” projesi için en önemli ülkelerden biri haline getirmektedir.Adapazarı, Adıyaman, Aksaray, Amasya, Ankara, Bilecik, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Erzurum, Gümüşhane, Isparta, İznik, Kahramanmaraş, Kastamonu, Kayseri, Konya, Malatya, Mardin, Nevşehir, Tokat illerimiz doğrudan projenin Türkiye güzergâhında yer almaktadır.
Türkiye, İpek Yolu’nun yeniden hayata geçirilmesi için başlattığı Orta Koridor Projesi ile Orta Asya Türk cumhuriyetleri ile olan bağlarını güçlendirmeyi ve Asya pazarına daha hızlı ve ucuz yollardan ulaşmayı hedeflemektedir. Uluslararasısosyo-ekonomik güç merkezinin ABD’nin başını çektiği Atlantik ekseninin tekelinden çıkarak, Asya’ya kaydığı bir dönemde Türkiye bölgedeki ağırlığını ortaya koyarak önündeki lojistik sorununu çözmek istemektedir.
Orta Koridor ile Türkiye’den demir yolu ile Gürcistan, Azerbaycan, Hazar Denizi üzerinden feribot ile Türkmenistan, Kazakistan ve Uygur Özerk Bölgesinin başkenti Urumçi üzerinden Çin’in tarihi başkenti ve eski İpek Yolu’nun başlangıç noktası olan Xi’an şehrine uzanan bir koridorun oluşturulması planlanmaktadır.
Orta Koridordaki Deniz Yolu taşımacılığında Hazar Denizi üzerinden Azerbaycan’ın Bakü, Türkmenistan’ın Türkmenbaşı ve Kazakistan’ın Aktau limanlarının kullanılması planlanmış olup daha sonra buna Azerbaycan’ın Alat limanı ile Kazakistan’ın Kuryk limanının da eklenmesi düşünülmektedir. Böylece, Orta Koridor Rusya üzerinden giden Kuzey Koridor ile İran üzerinden giden Güney Koridordan zaman ve maliyet açısından daha avantajlı olacaktır. Uzmanlara göre Orta Koridor kullanılması 7000 km’lik bir avantaj sağlayacaktır. Yani, Çin’den yola çıkan bir yük gemisi yaklaşık 40 günde hedefe ulaşırken, Orta Koridorun devreye girmesiyle Çin’den trenle gelecek olan yük yaklaşık iki haftada hedefe varmış olacaktır.
YENİ İPEKYOLUNDA İSKENDERUN KÖRFEZİ VE OSMANİYE
Projenin Türkiye’den geçen karayolu ve demiryolu ağları, ilave yatırım ile İskenderun körfezinebağlanıpbölgenin yeni bir lojistik merkezi olarak deniz yoluyla Afrika ve Arap yarımadasına bağlanması planlanmaktadır.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin “OneBeltOne Road” sloganıyla geliştirdiği “Yeni” İpek Yolu’nun batı ucundaki temel otoritenin İngiltere olduğunu ifade etmek yerinde olacaktır. İngiltere,kendi “bekâsı” için İsrail ve Avrupa ülkelerinin menfaatlerini de gözeterekgüzergâha deniz yolunu ekletmiştir. İpek Yolu’nun mutlak hâkimiyeti için I. ve II. Dünya savaşlarını başlatan, yöneten ve sonlandıran İngiltere, Çin’in Yeni Dünya düzeninde yadsınamaz bir otorite olduğunu kabullenmiş ve İpek Yolu üzerindeki gücünü paylaşmıştır.
İngilizler vermiş oldukları tavizler ve “kazan kazan” politikasıyla güncellenmiş tarihi ticaret yoluna yeni deniz yolları eklenmesini sağlamışlardır. Çünkü İngilizler,100 sene önce oluşturdukları küçük Arap ülkelerinin doğalgaz kaynaklarını İsrail’de toplayıp Suriye, Kıbrıs ve Girit üzerinden Yunanistan’a, buradan İtalya’ya, İtalya’dan da Avrupa’ya dağıtılması ve buradan da İngiltere’ye taşınması hedeflemektedirler. Daha açık bir ifadeyle; Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap emirlikleri, Kuveyt, Umman ülkelerinden çıkan petrol ve doğalgaz, boru hatlarıyla sırasıyla; İsrail’deki Hayfa Limanı’na, Kıbrıs’a, Girit’e, Yunanistan’a, İtalya’ya, Avrupa Ülkeleri’ne ve İngiltere’ye sevk edilmesi planlanmaktadır. Bunun karşılığında da Avrupa malları deniz yolu ile Hayfa Limanı’na gelecek ve demir yolu ile Arap ülkelerine dağıtılacaktır. Yani, Avrupa’nın üretim ve yaşam için ihtiyacı olan enerjiye; tükettiklerinden fazlasını da satmaları için gerekli olan ekonomik pazara erişim Yeni İpek Yolunu ile mümkün olabilecektir.
2019 yılında İran’nın Hürmüz Boğazı’nda İngiltere’nin ticari gemilerine müdahale etmesi bölgede tansiyonun yükselmesine sebep olmuştu. Ticari savaşlara ivme kazandıran bu gelişme, Basra körfezi deki lojistik faaliyetleri de olumsuz yönde etkilemiştir. Tarihi Güney İpek yolu ile de Basra ile İskenderun körfezleri arasında ticari ve lojistik bağların güçlendirilmesi düşünülmektedir. Batı denizlerinin son noktası İskenderun Körfezi ile doğu denizlerin son noktası Basra Körfezinin karadan bağlamak, bölge lojistik ağının ve ticaretin gelişmesi için hayati önem taşımaktadır.
Coğrafi ve stratejik konumu itibarıyla Doğu Anadolu'nun giriş kapısı özelliğine sahip Osmaniye, Türkiye’nin ve batı ülkelerinin Orta Doğu ülkeleri ile bağlantısını sağlayan yol üzerinde konumlanmaktadır. Avrupa’yı Ortadoğu’ya bağlayan önemli kara ve demiryollarının kavşak noktasında olması; elektrik, doğalgaz ve petrol boru hatlarının Doğu Akdeniz’de oluşturduğu bir enerji kavşak noktasında yer alması son zamanlarda Osmaniye ilini bir cazibe merkezi haline getirmiştir.Yassı demir çelik mamulleri, çelik boru (özellikle doğalgaz tesisat borusu) alanında ülke ihtiyacının karşılanması yanında yıllık bir milyar doları aşkın ihracat yapan farklı ölçeklerde özel sektör fabrikalarının yer aldığı organize sanayi bölgesi ile Osmaniye Akdeniz’in parlayan yıldızı konumuna gelmiştir.Ayrıca, Gelecekte Ceyhan’ı ve İskenderun Körfezi’ni Hollanda’nın Roterdam’ı gibi önemli bir petrol limanı haline getirecek olan Bakü- Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı yanında yeni tersane ve liman projelerinin beraberinde getirdiği teşvik desteği Osmaniye’nin önemini bir kez daha artırmaktadır.
Yeni İpek Yolu Projesi kapsamında Asya’da ve özellikle Orta Doğu’da hız kazanan ülkelerin ekonomik atılımları ve ticari gelişmeleri özellikle Bağdat, Musul, Kerkük ve Erbil gibi ticari merkezleri Osmaniye ilimizin de içinde bulunduğu İskenderun körfezi hinterlandına getirecektir.