Tarih: 23.02.2023 16:42
Yoğun bakım doktorundan duygusal sözler: "Etkilenmememiz mümkün değil"
Deprem bölgesinden Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’ne nakledilen hastalarla ilgili konuşan Yoğun Bakım Kliniği Sorumlusu Prof. Dr. Güldem Turan, “20 yoğun bakım hastamızın hemen hepsi kendinde, uzuvlarıyla birlikte hayatta tutabilmeye çalışıyoruz. İlk akut dönemi atlatıp, kendilerine gelip ne olduğunu fark ettikleri zaman çok etkileniyorlar. Acılarını azaltmaya çalışıyoruz ama bizim de bu süreçten etkilenmememiz mümkün değil. Kendisi burada yatıyor ama maalesef çocuklarını kaybetmiş hastalarımız var. Bilgi vereceğimiz zaman psikiyatristlerimizle değerlendiriyoruz” dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası bölgedeki depremzedeler birçok noktadaki hastanelere sevk edilirken tedavileri de sürdürülüyor. İstanbul’da bin 200’ün üzerindeki depremzedeye hizmet veren Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde birçok hastanın tedavisi tamamlanırken tedavisi devam eden hastalara yönelik Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Yoğun Bakım Kliniği Sorumlusu Prof. Dr. Güldem Turan bilgi verdi. Prof. Dr. Turan, önceliğin hastanın hayatta tutulması olduğunu, uzuv kaybı yaşanmaması için de büyük çaba gösterildiği belirtti.
“Bu süreçten etkilenmememiz mümkün değil”
Hastalarda uzuv kaybı yaşanmaması için çalıştıklarını ve sağlık çalışanlarının da bu süreçlerden etkilendiğini aktaran Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Yoğun Bakım Kliniği Sorumlusu Prof. Dr. Güldem Turan, “Ülkemize, milletimize geçmiş olsun, yakınlarını kaybedenlere başsağlığı dilemek istiyorum. Gerçekten çok büyük bir olay yaşıyoruz, büyük bir bölgeyi etkiledi. Bize bölgeden yaralılar geldi, yoğun bakımlarda çocuk ve yetişkin olmak üzere elli kadar hastayı takip, tedavi ettik. Bir kısmının takip ve tedavisi hala devam ederken büyük bir kısmını servise yönlendirmiş durumdayız. Bize gelen hastalar daha çok ezilme dediğimiz ya da crush. Amacımız tabi ki öncelikle hastayı hayatta tutmak ve uzuvlarının kaybını mümkün olduğu kadar önleyebilmek. Uzuvlarıyla birlikte hayatta tutabilmeye çalışıyoruz. İkinci mücadele ettiğimiz bir durum da bu ezilmiş olan dokulardan açığa çıkan birtakım maddelerin böbrek sistemini tıkamasıyla ilgili ortaya çıkan böbrek yetmezlikleri. Bunun için de diyalizle tedavi etmeye çalışıyoruz. Hastalarımız özellikle ilk akut dönemi atlatıp daha çok kendilerine gelip ne olduğunu fark ettikleri zaman çok etkileniyorlar. Biz de onlardan etkileniyoruz ama onlara hastane olarak hemen psikiyatrist ve psikologlarımızla destek sağlıyoruz, ekiplerin günlük rutin ziyaretleri var. Mümkün olduğu kadar onlarla sohbet edip, üzüntülerini, acılarını azaltmaya çalışıyoruz ama tabi bizim de bu süreçten etkilenmememiz mümkün değil. Ama bizim için öncelikli olan hastalarımızın sağlığı olduğu için kendimizi geri plana atıp daha çok onlar için uğraşıyoruz” diye konuştu.
“20 yoğun bakım hastamızın hemen hepsi kendinde”
Deprem bölgesinden İstanbul’a nakledilen hastaların yoğun bakım süreçlerine yönelik konuşan Prof. Dr. Turan, “Yaklaşık 20 kadar hastamız var, 50 kadar vardı, onları yavaş yavaş ameliyatlarını, hiperbarik oksijen tedavilerini yapıp normal kliniklerine, böbrek yetmezliği olan hastalarımızı da o konuyla ilgili servise yönlendirebiliyoruz. Kendisi burada yatıyor ama maalesef çocuklarını kaybetmiş hastalarımız var. Bu konuyla ilgili onlara vereceğimiz bilgileri psikiyatrist uzmanlarımızla değerlendiriyoruz. Önce onlar hastayla görüşme sağlıyorlar. Gerekirse hasta yakınlarıyla da bu konuyu görüşüp hastaya o konuda en uygun olan bilgiyi vermeye çalışıyoruz. Her yerde yapılması gereken tedaviler en uygun şekilde yapılıyor, ben bunu gözlüyorum. 20 yoğun bakım hastamızın hemen hepsi kendinde, hepsinin şuurları açık. Yakın takip edilmesi, monitörize edilmesi gereken, sık ameliyata giden, yara yerlerinin sıkı takip edilmesi gereken ya da böbrekle ilgili sorunları olan hastalarımızı takip ediyoruz. Onları da zaman içinde değişik bir durum olmazsa, beklenmedik bir durum yaşamazsak normal kliniklere yavaş yavaş göndermeyi planlıyoruz” dedi.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —