Hani Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklar ortadan kalkacaktı? Allah?ın(!) izniyle Türkiye?nin bu 3 Y problemleri çözülecekti. Hatta bu problemleri çözmenin dışında en üst makamlara ?dindar? birini seçtirmek için dalga dalga fısıltı propagandalar yapılmıştı. Hamdolsun (!) bazı hedeflere ulaşıldı. Ancak vatandaşların biraz kafası karıştı. Örneğin 13 yaşında sigortalı gösterilen muhterem bir çocuk,14 yaşında ailesinin izniyle MISIR ticaretine başlıyor! Aslında vatandaş yanlış yaptığı için başına böyle işler geliyor. Nasıl yanlış işler? Vatandaşlar diğer büyük zatların 25 yaşındaki evladı GEMİ alınca, diğer birinin çocukları sıvı yumurta ve mısır işi yapınca kınamışlardı. Siz eleştirir misiniz? Allah?ın işi işte, beterin beteri var alın size 14 yaşında çocuk ve ticaretle iştigal ediyor. Aslında kötü düşünmeye gerek yok. Allah büyük, bu çocuklarda Allah vergisi bir ticaret yeteneği var! Bizlere takdir etmek ve kabullenmek düşer! Hani Hz. Ömer anlayışında birileri olsa yine böyle işler olur muydu diyeceksiniz? Mesela Merhum Menderes Başbakan iken büyük oğlu ticaret yapmak istiyor. Menderes oğluna diyor ki oğlum sen istesen de istemesen de ?Menderes alıp Menderes satmak? zorunda kalırsın. Onun için ticaret yapmana izin vermiyorum diyor! Aynı davranışı merhum Türkeş oğluna yapıyor! Son yıllarda bakıyorsunuz ?vatandaşa din iman, kendilerine han hamam? anlayışı hâkim olmuş. Rabbim (!) sanki bazılarına yürü ya kulum demiş. Ne var bunda Dini terminolojiyi kullanan yetkili kişilerin, oğlu, kızı, damadı, dünürü olmak suç mu diyebilir siniz? Elbette değil ama ?toplumun vicdanı? gibi biri çıkar da iktidar partisinden iki tane GENEL BAŞKAN YARDIMCISINI istifa etmek zorunda bırakırsa vatandaş bu olaylara ne der? Hani YOLSUZLUK önlenecekti demezler mi? Bunlarında diğerlerinden tek farkı ALLAH, DİN, İMAN vurgusunu çokça yapıyorlar, ha bir de BESMELE çekiyorlardır diye düşünmezler mi? Gelelim YOKSULLUĞA! Ulusal basından izlemeyi bir tarafa bırakın kendimizden, yakınlarımızdan biliyoruz ki İŞSİZLİK çığ gibi büyüyor. Fakirlik diz boyu. Gerçi yandaş basın da denilen kuruluşlar ülkeyi sorunsuz göstermeye vatandaşı meşgul etmeye çalışıyorlar. Eskiden sağ görüşlü gazetelerin vaz geçilmezi GÜREŞ tefrikalarıydı. Şimdi ise başta bazı Cemaatlere yakın olan gazeteler olmak üzere yandaş basında devam etmekte olan bir davanın tefrikalarını görmek mümkündür. Bıraksalar hukuk kendi mecrasında işlese, kendileri de vatandaşların dertleriyle ilgilenseler insanlarımızın aş, iş diye kıvrandıklarını görecekler. Sadece yoksulluk mu? Birde fakir vatandaşlar ?dilenci? konumuna düşürüldüler! YASAKLAR konusu çözüldü derseniz ben hemen sorarım. Şimdi normal, sade vatandaşlar bile aman ha telefonda konuşurken dikkatli olun demiyorlar mı? Sanki korku imparatorluğu kuruluyor! Görüldüğü üzere toplumda dokunulmayacak kişi yok imajı verilirken, bakıyoruz ?Sayın Vekillerimiz? dokunulmazlık zırhına bürünmüşler. Hiç kıpırdamıyorlar! Diğer taraftan özgür ortamın yaşanması gereken Üniversitelerde bile personele sivil toplum kuruluşlarında görev almak için izin şartı getirilmedi mi? Düşünün bir Üniversite Hocası diyelim ki ?Kanarya Sevenler? derneğine üye olmak için üst makamlardan izin alacak! Demek ki yasaklar konusunda da bir değişiklik yok.Şimdi birtakım fanatik ?dinci? (dindar değil) yani meslekleri Müslümanlık olan kişiler Hoca Geç bunları, sende diğer bir kısım vatandaşlar gibi ?Ergenekon Destanına ? benzeyen?Davos? destanıyla meşgul ol. Allah?ına Şükür et diyebilirler! Benim endişemde zaten Davos?taki çıkışın Yoksulluğu, Yolsuzluğu, Yasakları ve hatta ?ekonomik krizi? unutmamızı sağlayacak ?narkoz? olarak kullanılma tehlikesidir. Onun için bence yapay gündeme değil, gerçek gündeme bakmalıyız! Gerçekler acı bile olsa?
