Yörükler ve Saçıkaralı Aşireti kitabı yayımladı

Yörükler ve Saçıkaralı Aşireti kitabı yayımladı

OSMANİYE - Gazeteci Yazar Veli Aba`nın yeni bir kitabı daha çıktı. Mutluluk Yolunda Evlilik ve Aile, Sevmeye Dair, Kurtuluş Tiyatroları, Osmaniye Şairler ve Âşıklar Antolojisi, İçime kar Yağıyor, Bir Köy Hikâyesi Yeşildere, Osmaniye Manileri, gibi yayınlanmış kitapları bulunan Veli Aba, uzun yıllardır üzerinde çalıştığı Yörükler ve Saçıkaralı Aşireti kitabını yayımladı.Alanında bir ilk olan çalışma bilimsel çalışmalara kaynak olacak nitelikte arşiv belgelerine dayanılarak ve alan araştırmaları yapılarak hazırlanmıştır. Yörükler ve Saçıkaralı Aşireti kitabı bayramdan sonra tüm Türkiye genelinde İl Halk Kütüphaneleri ve Üniversite Kütüphanelerine dağıtılacaktır. TAKDİMAnayurdumuz olan Orta Asya?dan Anadolu?ya oradan da Balkanlar üzerinden Avrupa?ya geçen atalarımız hareketli bir hayatı seçmişlerdir. Yerleşik düzene geçilmemesi, yürüyen hareketli bir medeniyet ve kültür anlayışını da beraberinde getirmiştir. Yörük bir yönüyle hareketli bir ekonomi, bir yönüyle de hareketli bir ordu demektir. Konargöçer hayatı yaşayan, hareket halinde olan Türk?e Yörük denir. Günümüzdeki Yörük ise durmayan, üreten, çalışan, gezen, devlet ve milletine hizmet için hareket halinde olan Türk?tür. Bu çalışmada ortaya konmaya çalışılan şey bir ırka, soya sopa dayalı üstünlük iddiası değildir. Konargöçer bir medeniyet ve kültür anlayışında, hareketli bir toplumun hayata tutunması, vatan topraklarının her karışının sahibi olmanın bilinciyle hareket etmesinin serüveni anlatılmaktadır. Araştırmacılar geçmişle gelecek arasında kültür değerlerimizin taşınmasında büyük rol oynarlar. Bu çalışmada uzun bir araştırmanın neticesi ortaya konulmuştur. Araştırmacı, şair, yazar Veli Aba?nın bu çalışması Saçıkaralı Aşiretiyle ilgili bu güne kadar yapılan en geniş kapsamlı çalışma ve yayımlanan ilk kitaptır. Kitapta Yörük, Türkmen ve Oğuz kavramları irdelenmiştir. Saçıkaralı Aşiretinin hangi oğuz boyuna mensup olduğu ile ilgili tahliller yapılmıştır. Aşiretin adı ile ilgili farklı yaklaşımlara ve on iki obasıyla ilgili tasnif kargaşasına da Saçıkara Aşiretinin bir mensubu olarak açıklık getirmiştir. Aşiretin sürgün ve iskânlarıyla ilgili on altıncı yüzyıldan yirminci yüzyıla kadar bilgiler vermiştir. Bu güzel çalışmanın ve yayımlanmasına yapılan katkıların sadaka i cariye olması dileğiyle Sayın Veli Aba?yı kutluyorum. Makine Mühendisi Ali SAÇIKARAGİRİŞBu çalışmaya 1997 yılında aşiretlerin büyüklerini bulup, onlardan bilgiler derleyerek, sohbetlerini dinleyerek başladım. Bu konuda içlerinde oldukça meraklı olanlarına rastladım. Atalarından dinlediklerini büyük bir dikkat içinde ezberlemişçesine, en ince detaylarına varana kadar hassasiyetle anlattılar. ?Ah bu çalışmayı üç sene ya da beş sene önce yapsaydınız falanca sağdı, o çok daha iyi bilirdi veya falan yerde şu adam var, o daha iyi anlatırdı. Ben de ondan dinlemiştim, keşke sağ olsaydı da ona gidip sorabilseydik? gibi geç kalındığına işaret ederek hayıflandılar. Hatta aşiretten Kemal Yılmaz heyecanlandı ve sevinerek ?kitap yayımlandığı gün bir koç keseceğini? söyledi. Bu konularla ilgili büyüklerle sohbet ederken onları dinlemeyen, ilgilenmeyenlerle de karşılaştım. Asıllarının hangi Oğuz boyundan geldiği, Anadolu?ya nereden geldikleri, aşiretlerinin ve obalarının adlarının kökeninin ne olduğu gibi konularda farklı anlatımlar, rivayetlerin olduğunu gördüm.On binleri aşan, büyük bir aşiret olan Saçıkaralılar obalarında; yayla, güzle, kışla olarak konup göçmeleri, coğrafi şartlar açısından imkânsızlaşınca küçük gruplar haline dönüşmüşlerdir. Mahalleler, küçük topluluklar ve hatta aileler olarak parça parça konup göçmeye başlamışlardır. Aşiretin toplu olarak yaşadığı yerlerde bilgi birikimi ve aktarımının daha sıhhatli olduğu, küçük gruplarda ise zaman içinde bilgi kaybının daha fazla olduğu gördüm.Aşiretin ismi ve kökeniyle ilgili hem aşiret mensuplarının hem de ilgili araştırmacıların bilgi karmaşası içerisinde olduğunu gördüm. Sadece alan araştırması ve derlemeyle yetinen araştırmacılarda bu karmaşa daha net olarak görülmektedir. Aşiretin isminin ?Hayta? mı yoksa ?Saçıkaralı? mı olduğu Osmanlı arşivleri ve resmi belgeler incelendiğinde daha iyi görülecektir. Çukurova, Kahramanmaraş, Gaziantep, Niğde taraflarında Saçıkaralı aşiretine ?Aydınlı? da denilmektedir. Bunun sebebi de aşiretlerin Kıbrıs sürgününden önce yaşanılan sıkıntılardan dolayı bir kısmı önce Aydın sonrada Çukurovaya yerleşmiş, bir kısmı da sürgün sonrası İç Anadolu, Ege, Marmara ve Doğu Akdeniz bölgelerine dağılmışlardır. Aydın ilinden ve Nazilli?den Çukurova, Kahramanmaraş, Gaziantep, Niğde taraflarına gelen Saçıkaralılara geldikleri yerlere nazire yapılarak ?Aydınlı? lakabı verilmiştir.Yörüklerle ilgili yazılan kitap ve makalelerden iki yüz kadarına ulaşabildim. İncelediğim kaynakların da büyük bir bölümünün derleme çalışması olduğunu gördüm. Ahmet Refik Altunay, Yusuf Halaçoğlu, Cevat Türkay ve Faruk Sümer?in Osmanlı arşivlerinden yararlanarak yayımladığı eserler bize en sağlıklı bilgileri vermektedir. Kıbrıs?a sürülen ve yerleşen Saçıkaralılarla ilgili, Girne?de bulunan Millî Arşiv Daire Başkanlığında, bilgi ve belgelerden yararlandım. Kıbrıs?ın otuz beş köyünde alan araştırmalarında bulundum. Osmanlı birçok aşiretin birleşmesiyle oluşan bir devlettir. Bu sebeple Osmanlı tarihi soyların ve boyların tarihi olarak da değerlendirile bilir. Osmanlının konargöçer bir aşiret devleti iken yerleşik düzene geçip zaman içinde nasıl bir cihan devleti olduğunu biliyoruz. Merhum dedem sık sık ?Asıl azmaz, bal kakmaz; kokarsa yağ kokar, aslı ayrandır.? atasözümüzü kullanırdı. Bu milletin ruh yapısında devlet kurma, dünyaya hükmetme, hep baş olma gibi bir gen oluşmuş, binlerce yılda gelişen bu hâl fıtridir. Bunu değiştirmek yok etmek mümkün değildir. Osmanlı bu milletin mayasında bulunan bu ulvi ruhla tüm İslam âlemine hizmet etmenin, onlara yüzlerce yıl liderlik yapmanın onurunu taşımaktadır. Haçlı orduları tarafından yok edilmek istenen İslam âlemine yüz yıllar boyu kalkan olmuştur. Şark meselesi diye Avrupalı devletlerinin Osmanlıyı paylaşıp yok etme planlarını acımasızca uyguladığı, milyonlarca kilometre kare vatan topraklarınızın işgal edildiği ve milyonlarca insanımızın şehit edildiği bir zaman yaşanmıştır. Bir daha dirilmesi tahayyül bile edilemez dedikleri bir ortamda Osmanlı devletinin küllerinden yeni bir devlet Türkiye Cumhuriyetinin kurulmuştur.Bu çalışmamızla kabilecilik ırkçılık yapma, bir kabilenin ve ya bir ırkın üstünlüğü gibi bir iddiayla ortaya çıkmıyoruz. Kabileden aşiretten yola çıkarak bir millet bir devlet olduktan sonra yeniden ufalanma yeniden başa dönme gibi bir düşüncemiz de yok. Hangi soydan, hangi boydan, hangi aşiretten olduğunun bilinmesi ve onlara ait güzelliklerin gelecek kuşaklara aktarılmasında da sayısız faydaların olduğuna inanıyorum. Bu çalışmamda bana en fazla yardımcı olan kıymetli dostlarımdan Yrd. Doç. Dr. Yücel YİĞİT Bey?e, çalışmanın tashihini yapan Yrd. Doç. Dr. Ömer Tuğrul KARA Bey?e, Yılmaz TÜRK Bey?e minnetlerimi sunarım. Uzman Dr. Hasan GANİ Bey?e ve her zaman desteğini gördüğüm Makine Mühendisi Ali SAÇIKARA Bey?e teşekkürlerimi sunarım.



Güncel 25.10.2016 05:11:17 0

İlginizi Çekebilir

1

Şehit Astsubay Çavuş Mehmet Ali Horoz, Kahramanmaraş'ta son yolculuğuna uğurlandı

2

Hatay'da iki motosikletin çarpıştığı kazada 3 kişi yaralandı

3

Adana'da evinde ruhsatsız 3 silah ele geçirilen zanlı tutuklandı

4

Kahramanmaraş'ta şehit polisin oğlu ile kızına sürpriz doğum günü kutlaması

5

Kahramanmaraş'ta lise öğrencileri de havacılık ve savunma sanayine dahil edildi

6

Antalya'da toptancı halinde çıkan yangında, 4 ardiye kullanılamaz hale geldi

7

Maviyemişin "kültür elçisi" profesör, 24 yılda üretimi şehir şehir yaydı

8

Kahramanmaraş'ta sabun imalathanesinde çıkan yangın söndürüldü

9

Huawei Radyolink Endüstri Forumu'nda 5.5G'nin temelleri müzakere edildi

10

Mersin'de iki meslek liseli, enkazda titreşim algılayan taşınabilir cihaz tasarladı