Dr. Fahrettin Şanal


1983 de başlayan çilem...

İki Kasım 1983! Mesut’u Hacettepe Çocuk Hastanesine ilk defa getirmişiz. Sekiz Aralık 2023! Aynı hastaneye, her yıl olduğu gibi, bu yıl da kontrol amaçlı getirdik


İki Kasım 1983! Mesut’u Hacettepe Çocuk Hastanesine ilk defa getirmişiz. Sekiz Aralık 2023! Aynı hastaneye, her yıl olduğu gibi, bu yıl da kontrol amaçlı getirdik. Yedi Temmuz 1982 doğumlu, büyük oğlum Mesut’un tedavisine başlayalı, tam tamına, kırk yıl bir ay altı gün olmuş! ! Ömür boyu da tedaviye devam edilecek.

Mesut, bir buçuk yaşına gelinceye kadar, maalesef doktorlar onun hastalığını teşhis edemediler. Konya, Osmaniye ve Adana’daki Uzman Çocuk doktorları bir tanı koyamadılar. Şimdi zannetmeyin ki doktorları suçlayacağım. Ülkemizde, Fenilketonüri (PKU) merkezi 1986 yılında Sağlık Bakanlığı ve Hacettepe Çocuk Hastanesi işbirliği ile kurulmuş! Önce yedi il, sonra 26 ilde topuk kanı alınarak taramaya başlanmış. En nihayet tarama programı, 1994 yılında, tüm ülkeyi kapsayacak şekilde genişletilmiş. Gerçi, Mesut’un hastalığı bu merkez kurulmadan önce Hacettepede teşhis edilip, tedaviye başlanmıştı.

Artık her yeni doğandan mecburi olarak topuk kanı alınmaktadır. Neden? Çünkü PKU önlenebilinen bir hastalık! Teşhis konduktan sonra diyetle çocuk normal gelişimini sürdürmektedir. Mühendislik Fakültesinde okuyan bir genç ile tanışmıştım. Doğar doğmaz topuğundan kan alınmış. Tanı konulduktan sonra diyetle normal gelişimini ve hayatını sürdürmüş ve sonuç? Genç bir mühendis. Dahası da var.Erken teşhis ve tedavi olmuş iki kişi ile tanıştım. Birincisi Fenilketonüri hastası erken teşhis, tedavi olarak diyet ve ilaç nitelikli gıdasını alan bir diyetisyen! Hem de evli bir kadın! İkincisi ise evli ve de hamile bir kadın! Bebek sağlıklı, yani Fenilketonüri hastası değilmiş! Son cümleleri hep ünlem işareti ile bitirdim. Önemli olan erken teşhis, sonrası diyet ve ilaç nitelikli gıda alımı! O kadar. Daha sonrası, gelsin normal hayat. İşin tıbbi boyutunu haddimi bilerek doktorlara bırakayım. Onun yerine yaş olarak büyüse de, her zaman çocuk kalan Mesut ile beraber yaşadığım hayat macerasının ilk kesitinden bahsedeyim. 

Aslında genelde anne ve babaların gözünde hasta veya sağlıklı fark etmez, bütün çocukları her zaman çocukturlar. Kaç yaşında olduklarının çok da önemi yoktur.Gerçekten de, öyle değil midir?

Gelelim Mesut’un hikayesine. Mesut 7 Temmuz 1982 de doğdu. Tam da doğacağı günlerde, önceden kazandığım bir sınav sonucunda Amerika’ya gittim. Yok öyle uzun dönem bir şey değildi. Sadece yaz döneminde oradaydım. Tabi eşimin kerhen verdiği izinle! 

Yaz kursu bitip memlekete geri geldim. Hem de Havai’ye gitme imkanı var iken, Havai’den vazgeçip, Mesut için bir an önce memlekete döndüm. Ha, bu arada kendi kendime daha gencim, ileride imkân olur, Havai’ye de, başka yerlere de gidebilirim, diye düşündüm. Başka yerlere gittim ama malesef Havai’ye gidemedim. 

Havai’nin sözü mü olur, sarışın, renkli gözlü Mesut’un yanında. Mesut’un gülen gözlerinde dünyanın cennetini görürüm. İlk altı ay Mesut’taki gelişim gayet normaldi. Fakat altı ay sonra birden Mesut bir gelişim oyunundan çekilircesine durakladı. Aslında durdu. Aşırı kilolu, pelte gibi bir çocuk oldu. Yani göz kontağı kurulamayan, bir yerde yatalak, tepki vermeyen bir çocuğa dönüştü. O dönem de henüz GOOGLE emmi de yoktu ki durumu sorgulayalım. Ancak Sağlık Ansiklopedilerinden ve Çocuk Gelişim kitaplarından faydalanarak ilk teşhisi anne baba olarak biz koyduk! Çocuğumuzda sebebini bilmediğmiz, gelişimi engelleyen bir hastalık vardı. İşte, bu durumda, benim için sihirli kelime “kabullenmek” idi. Evet çocuğumuzun hastalığını kabullendik ve çareler aramaya başladık.

Çare bulduk mu? Takdiri İlahi! Bugünümüze şükürler olsun.Yukarıda da bahsettiğim gibi bir buçuk yaşına kadar Konya, Adana ve Osmaniye’deki uzman çocuk doktorları Mesut’un hastalığını teşhis edemediler. Ama bizim ilk çocuğumuz olduğu için endişelendiğimizi, halbuki endişe edecek bir durum olmadığını söyleyerek, bizi bol bol teselli ettiler. Mesela bir çocuk doktoru Mesut’taki hastalığın kemik gelişimi bozukluğu olduğunu, kemik gelişimi için, süt, yoğurt,yumurta ve de kemik gelişim ilacı vermek gerektiğini söyledi. Umutlandık! Tabi ki, biz doktorun dediğini harfi harfine uyguladık. Ama Mesut daha da geriye gitmeye başladı. Bırakın oturmayı, emeklemeyi etrafa ilgi gösterecek bir tepki bile vermiyordu. Hatta haveleler geçiriyordu. Hem yatalak, hem pelte gibi bir çocuğa dönüşmüştü. İşte böyle durumda insan aciz kalıyor.

Bu arada çevremizdeki eş, dost, hısım akrabalardan da Mesut ile ilgili teselli sözleri duyuyor ve tavsiyeler alıyorduk. Bir başka yazımda da verdiğim örneği vereyim. “Aman Mesut’u takma kafana, baksana bizim köyümüzde her evde bir deli var. Ha bir tane de senin olsun!” diyeni mi ararsınız; ya da “ne yapacaksın kaderinde bu varmış. Sana da Allah sabırlar versin. Malum ‘Ölüsü olan, bir gün, delisi olan her gün ağlar’. ” diyeni mi ararsınız, herkes kendince bir şeyler söylüyordu.

Durun daha, “Doktorları boş ver.Falan hocaya bir okut. Filan yerdeki Yatır’a götür. Orada ulu bir kişinin mezarı var. Bir adak kes, tuz almayı unutma!” diyenler de vardı.Derken, ben 1983 yazında dört aylık kısa dönem Askere gittim. O yaz döneminde rahmetlik Kayınpederim (Alla rahmet eylesin) Mesut’u Çukurova Üniversitesine götürür. Orada bir Doçent Mesut’u görür görmez bu Fenilketonüri olabilir. Bu hastalığı kan tetkikleri ile teşhis imkanı ve tedavisi, o zaman için sadece Hacettepe de var. Oraya götürün” der.

Ben 1983 Ekim sonunda askerden geldim. Hemen Mesut’u Hacettepe Çocuk Hastanesine (2.11.1983) götürdüm. Baktım her kapıda Dr. Yazıyor. Oradaki görevliye dedim ki “ Ben şimdiye kadar çok Doktora götürdüm. Prof. Dr. Yok mu? Çocuğu onlara muayene ettireceğim.” Görevli beni utandırdı. Meğerse Amerikan geleneğine göre kurulan Hacettepede Prof. veya Doç. gibi ünvanları kullanmazlarmış. Neyse kapısında Dr. Yazan bir Prof.’a muayene ettirdik. Sonuç? Mesut Fenilketonüri hastasıymış. O gün için tüm ülkede teşhis konan 300. Fenilketonüri hastası! Bu arada önceki doktorların tavsiyesine göre yedirdiğimiz et suyu, yumurta,süt, yoğurt, peynir gibi gıdalarla aslında Mesut’a ZEHİR vermişiz! Hemen proteinsiz beslenme diyetine başladık. Takviye gıda olarak ilaç nitelikli mama yedirdik.

Mucize! Havaleler kesildi. Göz takibi, tepkiler başladı. Ama bir doktorun sözü hep kulaklarımdaydı. “ Beyin en büyük gelişimi ilk bir yaşında yapar! Onun için Mesut hiç bir zaman yaşıtları seviyesine gelemez.”

Gelemesin, ne var ki? Mesut şimdi Cep Telefonu olan, kendi öz bakımını yapabilen, kendi ihtiyaçlarını görebilen, kocaman bir adam. Kardeşlerinin abisi, yeğenlerinin dayısı olduğunun da farkında.Her ne kadar, ben ona asker arkadaşım desem de, o benim ev, yol ve kader arkadaşım. Bugünkü haline ve halimize şükürler olsun.

  • Cumartesi 28.5 ° / 15.2 ° Güneşli
  • Pazar 34.3 ° / 19 ° Güneşli
  • Pazartesi 29.3 ° / 15.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı