Dr. Fahrettin Şanal


“ Hac, bu sene Kurban’a denk geldi!”

Yıllar önce bir ulusal gazetemizin manşeti “ Hac, bu sene Kurban’a denk geldi!” şeklindeydi.


Yıllar önce bir ulusal gazetemizin manşeti “ Hac, bu sene Kurban’a denk geldi!” şeklindeydi. O gün bugündür, bu manşet dini cehalete bir örnek olarak gösterilir. Hac ve Kurban Bayramı üzerine benden dini bir yazı beklemiyorsunuz değil mi? Bu soruma, tabi ki, cevabınız “hayır” olur. Pekâlâ neden yazıya bu şekilde de başladım? Neden olacak, 43 yıldır tanıdığım, tanıdığımdan da öte aynı bölümde 38 yıl birlikte çalıştığım meslektaşım Hacca gidiyormuş. Benimle hem helallaşmak, hem de bana Allahaısmarladık demek için aradı.Sonra

birbirimize hakkımız geçmiş olabileceğini ve benimle helallaşmak istediğini söyledi. Aslında tam da öyle söylemedi. Senin benim üzerimde çok hakkın var, hakkını helal et dedi.

Allah, Allah dedim. Adam ne mütevazı. Halbuki, abi olan o ve de büyük ihtimalle onun bana daha çok hakkı geçmiştir. Neyse helalleştik. Hayırlısıyla, o Kutsal Topraklardan inşallah Hacı olarak dönecek. Allah herkese nasip etsin.

Ben emekli arkadaşlara bu meslektaşımın haberini verdim. Malum böyle konular açıldı mıydı, herkesin anlatacak bir hikayesi oluyor. Hele, din iman üzerine olunca zannedersiniz herkes uzman. Çok da uzmanlık alanlarına girmeden anlattıkları hikayeleri ders alınması amacıyla derledim. Onları sizlerle paylaşayım. İnşallah hata yapmam.

---Bir arkadaşım kendi dayısından bir örnek verdi; “Dayım yıllarca kimsenin hakkını vermedi. Dedemizden miras tarlaları kendisi ekti biçti. Öz kardeşleriyle mahkemelik oldu. Sadece mahkemelik değil kardeşlerine düşman oldu. Herkesin hakkı olan parayla Hacca gitti. Hacca giderken de kimseyle helallaşmadı! Fakat ömrü boyunca hiç huzur bulamadı. Onun tek bulduğu huzur, ona diyelim ki ‘Hacı Hökkeş’ denmesiydi! Ya, o dayımın çocukları? Merak etmeyin, onlar da birbirlerine düştüler!”

---Diğer arkadaş aldı sazı eline. Yok yok, o Kırşehirli abdallardan değil. Dolayısıyla bildiğiniz sazı değil de sözü aldı, ve başladı anlatmaya; “Bizim bir komşumuz vardı. Adam ‘hüsnü niyetiyle’ övünürdü. Adam olmaktan çok bahsederdi. Dini ibadetlerini yerine getirirdi. En azından öyle görünürdü. Sadece Hacca değil, birkaç defa da umreye gitmişliği de vardı. Meğerse adam bir oğlundan dört yıl boyunca borç diye aldığı paraları ödemeden ve de helalleşmeden hacca gitmiş! Helallaşmayı bırakın ikisi hariç diğer çocuklarına Allahaısmarladık bile dememiş! Yani adam çocukları arasında da adaletsizlik yaparmış!” Baktım ki emekli meslektaşım başka konulara da girecek. Hemen sözünü kestim. “O, adam dediğin kişi ve çocukları yaptıklarının hayrını gördü mü?” diye sordum. Cevabı “ Hayır” oldu. Hatta daha ileri gitti. O bana bir soru sordu. “Hocam hiç ağlayanın malı gülene hayreder mi?” Etmez, tabi ki!

---Üçüncü arkadaş, müsade edin de, ben kendi hikayemi anlatayım dedi ve başladı; “Ben uzun yıllar sılayı rahim yapmayı bir görev bildim. Hiç üşenmeden her Kurban Bayramında çor çocuk memleketimize gidiyorduk. Yolda babam beni arar “Hani nerede kaldın? gel de kurbanlığını al.” derdi! Düşünün 6-7 saatlik ve de en az bir depo benzin yakarak gittiğim memleketimde kendi kurbanlığımı kendim alırdım. Şimdi ‘ne var bunda?’ diyeceksiniz. Meğerse memlekette olan diğer kardeşlerimin kurbanlıklarını babam alırmış! Ben ise koştur koştur gidip kendi kurbanlığımı kendim alırdım. Ben arkadaşım mışlı konuşuyorsun. Sana kim dedi kardeşleriyin kurbanlıklarını babayın aldığını, diye sordum. O da, ‘Babam kendisi söyledi.’ dedi.

---Ama esas komik olan bir şeyi aktardı. Bizzat yaşadığı bir olayı anlattı. Arkadaşım yine bir Kurban Bayramı arefesinde memleketine gider. Babası, ona en küçük kardeşin de parasını ödedi ve Kurbanını buradan aldı der. Beraber giderler. Arkadaşım parasını öder ve kurbanını alır. Akşam arkadaşımın en küçük kardeşi gelir ve babasına sorar. “Baba benim kurbanlığımı kaça aldın?” Yani Hacı Emmim arkadaşıma ‘Kardeşin de parasını ödedi ve kurbanlığını aldı.’ diye yalan söylemiş! “Peki sen ne yaptın?” diye sorduğumda, arkadaşım “bir daha memlekette kurban kesmedim,” dedi.”

Yazımın girişinde bahsettiğim bir gazete manşetindeki “dini cehalet” sözünü saklı tutarak bir değerlendirme yapacak olursak, bu hikayelere ne diyebiliriz acaba? Üç arkadaşın anlattığı anekdotları değerlendirmek için illa din bilgini olmamız gerekmez, herhalde! Hikayeleri değerlendirmeyi sizlere bırakıyorum. Değerlendirirken sorgulama, özeleştiri, eleştirel düşünme yeteneklerinizi kullanmayı ihmal etmeyin. 

Sağlık ve huzur içinde, sevdiklerinizle beraber, nice bayramlar diliyorum.

  • Cumartesi 28.5 ° / 15.2 ° Güneşli
  • Pazar 34.3 ° / 19 ° Güneşli
  • Pazartesi 29.3 ° / 15.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı