Doç. Dr. Ökkeş Hakan Miniksar


Bir Tıp Akademisyeni Nasıl Olunur?


Sevgili Okurlar;

Son yazılarımdan sonra artık düzenli olarak Başak Gazetesi’nde alanım ile ilgili olarak köşe yazıları yazmaya karar verdim. Çok heyecanlı olduğumu belirtmek isterim. Bu vesile ile Başak Gazetesi Genel Yayın Müdürü Bahri Çolpan Bey’e bana bu imkanı verdiği için çok teşekkür ederim. Amacım hemşehrilerime sağlık alanında yaşanan gelişmeleri, kişisel bilgi ve tecrübelerimi paylaşarak onları bilgilendirmektir. Yazılarımın içeriğinin Bakanlığım veya kurumum adına değil sadece kendi kişisel düşüncelerim doğrultusunda olduğunu belirtmek isterim.

Önceki yazılarımda “Tıp Fakültesi Kurulması” ve “Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kurulması” başlıklı konulara değindim. Bu yazımda ise bir tıp akademisyeni olma sürecini özet olarak sunmaya çalışacağım.

Öncelikle bir akademisyen kimdir?

Akademisyen anlam olarak Türk Dil Kurumu’na göre öğretim üyesi veya öğretim elemanı, Vikipedi’ye göre ise üniversite ve benzeri yükseköğrenim kurumlarında öğretimi gerçekleştiren, araştırma yapan ve özgün araştırmalarıyla alanına katkıda bulunan kişilere verilen genel mesleki ünvandır. Tanımdan anlaşılacağı üzere bir akademisyenin hem eğitim-öğretim hem de araştırma yapma görevi vardır.

Peki Tıp Akademisyeni farklı mıdır?

Şöyle ki; bir Tıp Fakültesi’nde Temel Tıp Bilimleri, Dahili ve Cerrahi Tıp Bilimleri olarak üç ayrı bölüm mevcuttur. Temel Tıp Bilimleri’nde bir akademisyen daha çok teorik ve araştırma üzerine yoğunlaşırken, Klinik Tıp Bilimleri’nde hem teorik, hem pratik hem de araştırma ile ilgilenmektedir. Ayrıca bir klinisyen bunların yanında bulunduğu hastanede tüm yıl boyunca, bazen günün 24 saati ileri düzey sağlık hizmeti de vermektedir. Yani tıp akademisyeni daha fazla iş yükü ile daha az gelir elde etme pahasına akademisyenliğe gönül veren kişilerdir. Tüm bu yönleri ile Tıp Akademisyenliği özellik arz etmektedir.

Kimler Tıp Akademisyeni olabilir?

Öncelikle ülkemizde bir Tıp Akademisyeni olmak için hayatınızdan bazı fedakarlıklar vermeniz gereklidir. İlk olarak liseden üniversiteye geçiş sınavında üstün başarı göstererek Tıp Fakültesi’ne yerleşilmesi gereklidir. Tıp Fakültesi bir yıl ingilizce hazırlık opsiyonel olmak üzere minimum 6 yılda tamamlanmaktadır. Tabip olarak mezun olduktan sonra yaklaşık iki yıl devlet hizmet yükümlülüğü yapılması gereklidir. Sonrasında yine zorlu bir sınav olan Tıpta Uzmanlık Sınavını kazanarak 5 ila 7 yıl süren asistanlık eğitimine başlanmaktadır. Herkesin de

bildiği çok yorucu ve yıpratıcı geçen asistanlık eğitimi sonunda alanı ile ilgili tez hazırlayıp sunarak, yine bir bitirme sınavında başarı gösterilmesi gereklidir. Uzman tabip olarak yine yaklaşık iki yıl süren mecburi hizmet yapılması gereklidir. Mecburi hizmet sonrası bir hekim isterse akademisyenliğe giriş yapabilmekte veya üst ihtisas dediğimiz yan dal uzmanlık eğitimini tercih edebilmektedir. Yine mecburi hizmeti esnasında Yan Dal Uzmanlık Giriş Sınavı’na girerek 2 ila 3 yıl süren üst ihtisasını bitirmektedir. Yan Dal Uzman Tabip olarak yine yaklaşık iki yıl süren mecburi hizmet yapılması gereklidir. Her şey yolunda giderse başarılı bir hekim, 18 yaşında girdiği Tıp Fakültesi’den yan dal düzeyinde yaklaşık 40 yaşında bir Tıp Akademisyeni olmaya hak kazanabilmektedir. Bu süre branşa ve kişiye göre artıp azalmaktadır! Elbette bu süreçte zor olmakla birlikte mecburi hizmetten muaf olmak, tüm başlangıç ve bitirme sınavlarını süresinde kazanmak gibi faktörler ile 30’lu yaşlarda da Tıp Akademisyeni olmak mümkündür!

Bir Tıp Akademisyeni ünvanı nasıl alınır?

Bir yüksek öğretim ve eşdeğeri kuruma başlayan bir uzman hekimin ilk akademik ünvanı Doktor Öğretim Üyeliğidir (Dr.Öğr.Ü.). Bu kadro/ünvan sadece o yükseköğretim kurumuna aittir. Uzman hekim ilgili tıp alanında yeterli bilgi ve tecrübesini arttırdıktan (yaklaşık 5 yıl) ve Yükseköğretim Kurulunca belirlenen akademik yükselme kriterlerine sahip olduktan sonra Üniversitelerarası Kurul’a Doçentlik ünvanı için başvuru yapması gereklidir. İlgili alandan beş profesör jürinin en az üçünün BAŞARILI kanaat bildirmesi üzerine doçentlik ünvanına sahip olabilmektedir. Minimum beş yıl doçent olarak çalıştıktan sonra ilgili alanda yeterli akademik yükselme kriterlerine sahip olanlar yükseköğretim kurumuna başvurararak, yine jüri değerlendirme sürecinden geçerek Profesör ünvanına sahip olabilmektedir. Tüm bu bahsi geçen akademik süreçler kişiye, kuruma, zamana ve şartlara bağlı olarak değişiklik göstermektedir! Bir kuruma bir akademisyen alım süreci şeffaf, denetlenebilir ve bilimsel kriterlere göre olmalıdır. Başka herhangi bir kriter öncelik haline getirilmemelidir. Elbette memleketine ve kuruma aidiyet duygusu olmazsa olmazdır. Liyakata dayalı olmadan alınan bir akademisyen hem o kuruma hem de ülkeye ileride olumsuz ağır yükler getirecektir.

Bir Tıp Akademisyeni nerelerde çalışmaktadır?

Bu sorunun tek bir cevabı yoktur. Yukarıda anlattığım tüm ünvanlar yükseköğretime ait birer akademik derecelerdir. Ülkemizde bir tıp akademisyeni kamuda öncelikle YÖK’e bağlı bir üniversite hastanesinde ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışabilir. Her iki kamu kurumunda çalışan bir akademisyenin özlük hakları ve çalışma şartları her kuruma göre farklılık göstermektedir. Ne yazık ki bu konuda ülkemizde herhangi bir standardımız olmayıp çok fazla akademik sıkıntılarımız da bulunmaktadır! Ayrıca akademik ünvana sahip bir hekim kamu dışında özel/vakıf üniversite hastanelerinde veya kendi muayenehanesinde de sağlık hizmeti verebilmektedir.

Tıp Akademisyeni özellikleri nelerdir?

Kendim de bir Tıp Akademisyeni olarak, dilim döndüğünce şimdiye kadar edindiğim bazı akademisyende olması gerekli özelliklerden de bahsetmek istiyorum. Özellikle bir akademisyen meraklı olmalıdır; yeni bir olgu/olay görürse veya duyarsa soru sorabilmedir, böylece bilimsel araştırma isteği ortaya çıkar. Sabırlı olmalıdır; kaliteli deneysel veya klinik çalışmalar uzun sürelidir. Çok okumalıdır; kendi alanındaki yenilikleri ve farklı alandan bilgileri takip etmelidir, böylece olayları anlama ve yorum yapabilme yeteneği gelişir. Yeterli düzeyde yabancı dili olmalıdır; uluslararası düzeyde makale yazımı ve okuması için bu gereklidir. Sosyal olmalıdır; alandan toplantılara ve sunumlara katılarak bilgi alışverişi yapmalıdır. Mütevazi olmalıdır; sınırlarını bilmeli, eleştiriye açık olmalı ve farklı yaklaşımlara hoşgörülü olmalıdır. Tabi tüm bu ideal özelliklere bir akademisyen olarak sahip olmak çok zor fakat olmaya çalışmak bile çok kıymetlidir!

Son olarak;

Bizlere ilham veren gururumuz Nobel Ödüllü Bilim İnsanı, Türk Milliyetçisi Prof. Dr. Aziz Sancar’ın şu sözleri beni çok etkilemiştir: “Büyük medeniyetler yaratmış Türk Milleti’nin yükselmesi ve başarıyı yakalaması için

teknolojiye ve bilime önem vermeliyiz. Bilim adaletin, özgür düşüncenin ve sorgulamanın olduğu ortamlarda yeşerir. Politika ve din bilime karıştırılıyor, bunları kesinlikle ayrı tutmak lâzım. Bilim adamlarını tayin etmek, terfi etmek için tek kriter liyakat olmalıdır. Bilim adamı özgürlük ister, kendi bilimsel hedeflerini özgürce belirleme ve bunu gerçekleştirme imkânı sağlanmalıdır. Türk Dünyasına vefa borcu, sevgisi olmadan iyi bir bilim adamı olunmaz.”

Tüm bu sözlere katılmamak mümkün müdür! Bu ilkelere sahip bir akademisyenin hem kendine hem de ülkesine çok büyük katkılar sunacağı ortadadır!

Tüm bu anlatılanlar çerçevesinde bir Tıp Akademisyeni’nin yetişmesi uzun ve zorlu bir süreçtir. Toplum olarak bu fedakar meslek gurubuna hakettiği saygıyı gösterme konusunda istekli olalım! Daha önce bahsettiğim gibi memleketimizde bir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin kurulması ile hem uzman hekim kadrosu sayısı artacak hem de Tıp Akademisyenleri görev alabilecektir. Bu yazının hemşehrilerimize, sağlık çalışanlarına ve ileride tıp akademisyeni olmayı hayal eden gençlere faydalı olması dileğiyle..

Selam ve saygılarımla, sağlıcakla kalın.

 

 

Doç. Dr. Ökkeş Hakan MİNİKSAR

S.B. Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği, Eğitim Görevlisi

e-mail: hminiksar@yahoo.com

  • Pazar 15.3 ° / 4.8 ° Güneşli
  • Pazartesi 16 ° / 4.5 ° Güneşli
  • Salı 16.1 ° / 3.9 ° Güneşli