Dr. Fahrettin Şanal


“El-hattu bâkî, ve'l-ömrü fânî, El-abdü âsî, ve'r-Rabbu âfî.”

Bizim aile büyüklerine hayattalarken sülalemiz özelinde bildiklerini, hatırladıklarını yazmalarını istemiştim. Sülale özeli de olsa anlatacakları, yaşadıkları yılları yansıtacaktı.


Bizim aile büyüklerine hayattalarken sülalemiz özelinde bildiklerini, hatırladıklarını yazmalarını istemiştim. Sülale özeli de olsa anlatacakları, yaşadıkları yılları yansıtacaktı. Dolayısıyla nereden nereye geldiğimizi anlamış olacaktık. Tabi ki yazma alışkanlığı olmayanlara yaz demek kolay, ama onlar için yazmak zor gelmişti. Aslında

bazı amcalarıma siz küçük küçük notlar yazın ben emekli olunca o notları düzenler yayınlarım demiştim. Benim sözlerim elbette ki sağlığa idi. Ama maalesef olmadı. Yazsalardı kalıcı bir veya birkaç eser ortaya çıkabilirdi. Şimdi bizim ihtiyarlar sizlere ömür olduğuna göre, bizim nesil yaşadığımız dönemi, olayları, hatıraları yazmalıyız, değil mi? 

Bu dediklerim herkes için geçerlidir. Yanlış anlaşılmasın herkes deyince her birey yazmalıdır, demek istemiyorum. Gerçi, şimdi diyeceksiniz, büyük büyük devlet adamları, hatıralarını yazıyorlar mı da biz yazalım! Sadece hatıralarını değil de dönemlerinde yaşanan tarihi olayları yazan var mıdır, acaba? Benimki de soru mu, yani? Yazmaz olurlar mı, en azından rutin devlet arşivine kaydediyorlardır. İlla kendilerinin yazması da gerekmez. Bir gazeteci/yazar o devlet adamının anlattıklarını deşifre edip kitap haline getirebilir. 

Büyük devlet adamlarının yazdıklarının bize ne faydası var? Eski devlet adamlarının yazdıklarından ders çıkaran yöneticiler tarihin tekerrür etmesini önleyebilirler. Bir örnek vereyim. Örnek “Johnson Mektubu, Amerika Birleşik Devletleri başkanı Lyndon B. Johnson tarafından Türkiye başbakanı İsmet İnönü'ye 5 Haziran 1964 tarihinde gönderilen, Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesini önlemek amacıyla yazılmış mektup. Mektup, Amerika Birleşik Devletleri-Türkiye ilişkilerinde yaşanan ilk pürüz olarak nitelenir.”

1964 yılında Kıbrıs’a müdahaleyi önleyen bu mektuba Türkiye 1974 yılında Kıbrıs’a Barış Harekatıyla çıkarma yaparak cevap vermiştir.

Bir daha Amerika Devlet başkanları Türkiye’ye yukarıdakine benzer mektup yazabildiler mi? Zannetmiyorum. Mümkün mü, yazsınlar! Konu ne ara mektup yazmaya geldi. Bu yazının amacı malumun ilamı idi. Başka bir deyişle, “yazının kalıcı ömrün geçici” olduğunu anlatmaktı. Zaten yazının başlığının ilk satırı da öyle diyor “El-hattu bâkî, ve'l-ömrü fânî,” 

Başlığın ikinci satırı da “El-abdü âsî, ve'r-Rabbu âfî.” Yani “Kul günahkâr, Rab affedicidir.” diyor. Bence bu ikinci satırın konusuna girmeyeyim. Bu konuların uzmanları her zaman televizyon kanalları başta, çeşitli platformlarda dini konularda halkı bilgilendiriyorlar. Bunu derken de “Söz uçar, yazı kalır” Atasözümüzü aklımızda tutalım. Uçan sözlerin sağlamasını yazılı eserlerle yapalım.

Başlığın ikinci satırını geçip, birinci satıra odaklanalım. Yani yazmanın ilk adımı olan düşünmeye, düşüncenin yazı vasıtasıyla ortaya konmasına bakalım. Yukarıda bahsettiğim mektup konularını, o mektuplar için bizim devlet adamlarımızın düşüncelerini bir kenara bırakalım. Kendi sülalemden örnekler verip sorular sorayım. Kendi sülalemden bahsetmek ayıp olmaz, değil mi?

Köyde bize “Ölüyü düşürüp de dövüşenler” derlerdi. Bizim merhum büyükler keşke bu sözün hikayesini yazmış olsalardı! Sadece o mu? Mesela rahmetlik dedemin üç eşi vardı. Okur yazardı. Ayrıca 1950-60 arasında Demokrat Partinin (DP) Ocak/Bucak başkanlığı yapmıştı. Dedem namı diğer Musakâ rahmetlik keşke kendi hayat hikayesini yazmış olsaydı. Hayat hikayesini derken tabi ki iyisiyle kötüsüyle neyse onu anlatmış olsaydı! Hadi o yazmadı onun çocukları da hayat hikayelerini yazmadılar.

Ben kendi dedemden örnekler verdim. Şimdi sıra sizde. Sizler düşünün bakalım, dedelerinizin, ninelerinizin veya diğer büyüklerinizin hayat hikayelerini. Onların hayat hikayelerini merak etmez misiniz? Etmez olur musunuz, tabi ki edersiniz. Bence büyüklerimizin yaptığı hataya düşmeyelim. Bizler hemen yazmaya başlayalım. Hangi konuda mı yazı yazacaksınız? Konu mu yok? Konunuzu siz seçin. Hatta yazı türünü de siz seçin. Hatıra, hikâye, roman, fikir yazıları, seyahat, hatta şiir bile yazabilirsiniz. Yazmaya hemen başlayın. Sizlere kolay gelsin.

Hasan Yılmaz
17.05.2025 14:24:59
Hocam kaleminize sağlık. Sizin tecrübeleriniz de bir kitaplık olmuştur, sabırsızlıkla bekliyoruz. Selamlar.

  • Çarşamba 34.4 ° / 15.8 ° Güneşli
  • Perşembe 35.2 ° / 18.1 ° Güneşli
  • Cuma 32.9 ° / 16.9 ° Güneşli