Yaşadığımız çağın en büyük ironilerinden biri, bilgiye hiç olmadığı kadar kolay erişimimiz varken, bilgiyi işleme ve yorumlama becerimizin giderek körelmesi olabilir.
Elimizdeki bir akıllı telefon aracılığıyla her an dünya ile bağlantı kuruyor, sonsuz bir veri akışına maruz kalıyoruz.
Buna karşılık toplum olarak yaşadığımız en derin krizlerden biri, eleştirel düşünme yeteneğimizin hızla aşınması.
Eleştirel düşünme, sadece bir argümanın mantıklı olup olmadığını ayırt etmekten ibaret değildir. Bir iddianın arkasındaki varsayımları sorgulamak, farklı bakış açılarından değerlendirmek, kendi önyargılarımızın farkına varmak ve en önemlisi, yanlış olabileceğimizi kabul etme cesaretini göstermektir.
****
Bir makaleyi, bir haberi tam olarak okumadan veya bir videoyu tam izlemeden sadece başlığına bakarak bir yargıya varabiliyoruz.
Bu yüzeysellik, bizi fikirlerin nüanslarından uzaklaştırıyor ve olaylara sadece siyah-beyaz bir perspektiften bakmaya itiyor.
Ne yazık ki, çoğu insan kendi inançlarını, politik görüşlerini veya duygusal beklentilerini doğruluyorsa bir iddiayı çabucak benimseme eğiliminde.
Bu durum, eleştirel düşünmenin önündeki en büyük engellerden biri.
Kendi düşüncelerimizi destekleyen bilgiyi ararken, bizden farklı olan, bizi rahatsız eden bilgiyi görmezden geliyoruz.
Kendimizi yankı odalarına hapsederek, dış dünyayla, belki de doğru olanla, bağımızı koparıyoruz.
****
Eleştirel düşünce, duygusal tepkilerimizi mantıksal bir süzgeçten geçirmeyi gerektirir.
Ancak, gündelik tartışmalardan siyasi polemiklere kadar her alanda, benim düşüncem doğru, haklıyım anlayışı giderek yaygınlaşıyor.
Bir tartışmada karşı tarafı anlamaya çalışmak, ortak bir zemin bulmak yerine, onu kişisel olarak aşağılamak veya karalamak daha kolay bir yol haline geliyor.
Bu durum, mantıklı bir diyalog ve fikir alışverişi ortamını tamamen yok ediyor.
****
Eleştirel düşünme, doğuştan gelen bir yetenek değil, öğrenilen ve geliştirilen bir beceri.
Maalesef, eğitim sistemimiz öğrencilere, nasıl düşüneceklerinden ziyade ne düşünecekleri anlayışından kurtulabilmiş değil.
Sınavlar, öğrencileri kalıplaşmış cevapları vermeye ya da doğru şıkkı işaretlemeye yönlendiriyor.
Sorun çözme, yaratıcı düşünme ve sorgulama becerilerinden ziyade testlerdeki doğru şıkkı işaretlemek hala en yaygın uygulama.
Oysa eleştirel düşünmenin temelini, bir sorunun tek bir doğru cevabı olmadığını kabul etmek oluşturur.
Eğitim, öğrencilere farklı fikirleri dinlemeyi, kanıtları değerlendirmeyi ve kendi sonuçlarını çıkarmayı öğretmelidir. Ancak bu yönde atılan adımlar, ne yazık ki hala yetersiz kalıyor.
****
Teknolojinin sağladığı bilginin hızlı yayılımı aynı zamanda bir bilgi kirliliği de yaratıyor.
Dezenformasyon ve yanlış bilgiler, doğrulanmış gerçeklerden daha hızlı yayılıyor.
Eleştirel düşünme, bu krizle mücadele etmenin tek yolu olabilir.
Bir bilgiyi okuduğumuzda veya duyduğumuzda kendimize şu soruları sormak zorundayız.
Bu bilginin kaynağı güvenilir mi?
İddiaları destekleyen somut kanıtlar nelerdir?
Bu bilgi, sadece benim fikirlerimi mi doğruluyor?
Bu basit soruları sormayı alışkanlık haline getirdiğimizde, dezenformasyonun pençesinden kurtulabiliriz.
****
Peki, eleştirel düşünme becerisini nasıl elde edeceğiz, nasıl geliştireceğiz?
İlk olarak, eğitim sistemimizi temelden sorgulamalıyız.
Çocuklara, doğru cevaplar yerine, doğru soruları sormayı öğretmeliyiz. Ezberden ziyade, analiz ve sentez yeteneklerini geliştirmeye odaklanmalıyız.
İkinci olarak, bilgiyi hep tüketen değil, bilgiyi işleyen bireylere dönüşmeliyiz.
Okuduğumuz her şeyi anında paylaşmak yerine, bir adım geri çekilip, kaynağı ve içeriği sorgulamalıyız.
Bize benzemeyen insanları dinlemeli, onların argümanlarını anlamaya çalışmalıyız.
Bu, kendi fikirlerimizi daha sağlam temellere oturtmamıza veya yanlışlarımızı fark etmemize yardımcı olacaktır.
Üçüncüsü, tartışma kültürümüzü, "ben haklıyım, sen yanlışsın" anlayışından çıkarıp, empatiyi, sabrı ve saygıyı ön plana çıkarmalıyız.
Eleştirel düşünme demokratik bir toplumun temel taşıdır.
Manipülasyona kapalı, bilgili ve bilinçli bir kamuoyu olmadan, sağlıklı bir siyasi ve sosyal yaşam mümkün olamaz.




