Dr. Fahrettin Şanal


“Hararet ateştedir, sacda değil”

“Hararet ateştedir, sacda değil”


Çökelik Ömer’i ve Çıntırık Dede’yi daha önceki bir yazımda bahsetmiştim. Her ne kadar Türk Dil Kurumu doğrusu “Çökelek” dese de ben Çökelik demeye devam edeceğim. Hani “galat-ı meşhur” diye bir terim vardı. “Galat-ı meşhur, sözcük veya deyimlerin yaygın olarak yanlış bir biçimde kullanılması sonucu, doğrusunun yerini alması durumudur. Bizim köyde de Çökelek değil Çökelik kullanılırdı. Tıpkı “ekşi” yerine “eşki” denmesi gibi!
Neyse Çökelik Ömer bu yazıyı okusa “ha çökelek, ha çökelik benim lakabıma bu kadar açıklama yapmana gerek yoktu,” derdi.
Bu Çökelik ve Çıntırık beni hiç rahat bırakmıyorlar. Amaçları, benim kendilerinin anlatacaklarını, yazıya dökmem imiş. Sahi ne anlatacaklar ki? Mektep medrese durumları nedir, okuma yazmaları var mıdır? Hepsi meçhul! Gerçi onlara sorsak, kendileriyle muhatap olacak insanların en az Üniversite mezunu olmalarını isterler! Kim bilir, belki de en az yüksek lisans veya doktora düzeyinde tahsil görmüş kişilerle muhatap olmayı akıllarından geçirmektedirler. Ama yine de onlara hak veriyorum. Çünkü onlar gerçekten hayat Üniversitesinde okumuşlar. Sadece okuma değil, hayat sınavlarından geçmişler. Yine yetmez, tecrübe kazanmışlar.
Ne dersiniz, bugün Çökelik Ömer’i mi yoksa Çıntırık Dedeyi mi dinleyelim? Yoksa ikisini birden mi? İkisi birden olsun. Hem, belki aralarında ilginç diyaloglar geçer. Birbirlerine sorular sorarlar. Aralarında rekabet bile olabilir. Benim tecrübem, senin tecrübeni döver, havalarına girebilirler. Bizlere de iyi bir temaşa çıkar! (Temaşa; 1.hoşlanarak seyretme. 2.görülmeye değer şey, seyredilecek görünüm.)
Çökelik anlatıyor; “Sizlere Kurban Bayramı hakkında konuşmak istiyorum.” Çökelik Ömer “İslam’da Kurban’ın tarihçesi, Hz. İbrahim Peygamber ile başlar. İbrahim Peygamber, oğlu İsmail’i Allah’u Teala’ya kurban etmeye nezreder(adar). Zaman gelince, kendisine bu ahdi hatırlatılır…” demeye kalmadan Çıntırık Dede Çökelik Ömer’in sözünü kesti.
Çıntırık “Bize bildiğimiz konuyu anlatma. Malum dini bayramlarda, kutsal günlerde, zaten din adamları bu bilgileri topluma aktarıyorlar. Sen bize kendi tecrübelerinden anlat. Birebir senin şahit olduğun Kurban Bayramı anekdotlarından bahset!” dedi. Ben de Çökelik Ömer sözünün kesilmesine kızar, “bu pahalılıkta kim kurban kesebilir? Zaten ortalık ekonomik olarak yangın yerine dönmüş ne Kurbanı, ne Bayramı…” türünden sözler ağzından dökülür, diye düşündüm. 
Ama öyle olmadı! Aksine gerçek hayattan ders alınacak bir anekdot anlattı. Çökelik Ömer yeniden anlatmaya başladı. “Bizim mahallede bir aile vardı. Her bayram o ailede kavga eksik olmazdı. Dışarıdan bakınca aile reisi, hüsnüniyetiyle, itibarıyla övünür. Bir de iyi namaz kıldığıyla! Ha, fazlası da var. Umreler ve Hac meselesi. Sadece Hacca gittiğini söylemekle kalmaz bir de Haccı Ekber olduğunu söylerdi. “Genel kabul gören görüşe göre, hac mevsimi dışında Kâbe'ye yapılan ziyarete (umreye) hacc-ı asğar; hac mevsiminde yapılan ziyarete de hacc-ı ekber denir. Bayramın birinci gününe de “hacc-ı ekber” denilir (Zeylaî, Tebyîn, 2/33).
O ne ile öğünürse öğünsün, oğullarından birisi Babasına, Hacı Bektaş-i Velinin şu sözünü hatırlatırdı. Hem de hacdan geldiği sene bile söylemişti!
        “Hararet ateştedir, sacda değil.
         Keramet baştadır, tacda değil.
         Ne ararsan kendinde ara,
         Kudüsde, Mekkede, Hacda değil.”
Şimdi soracaksınız ‘niçin Hacı Bektaş-i Veli’nin bu sözünü bir evlat Babasına söyler?’ diye. Sahi niçin? Haydi bir beyin fırtınası yapın. Bu sözün söylenme sebebini veya sebeplerini tahmin etmeye çalışın. Sonuç?”
Çökelik de anlatacağı hikâyeyi yarıda bıraktı. Soru sorarak, durumu sorgulamamızı ve muhtemel cevapları bulmamızı istedi. Tabi ki bu görev Çıntırık Dede’ye kaldı.
Çıntırık Dedeye göre bir evladın Babasına yukarıdaki Hacı Bektaş-i Veli’nin sözünü söylemesinin birkaç sebebi olabilir. Belki de daha fazla!
1-Hacca giderken borçlu olduğu oğluna borcunu ödemediği gibi, helalleşmeden hatta Allahaısmarladık demeden gittiği için! 
2-Evlatları arasında ayırım yapmıştır. Adaletli davranmamıştır. Halbuki Hz. Peygamberimiz Çocuklarınıza karşı sevgide (öpücükte) bile adaletli davranın diyor.
3-Meselâ Sülük/Asalak hayatı yaşayan bir oğluna tarla, evler verirken diğerlerine, bir şey vermemiştir!
4-Zübük (profesyonel üçkağıtçı) oğluna servetini dökerken diğerlerine haliniz nicedir diye sormamıştır.

Çıntırık Dedeye kalsak en azından on, on beş sebep sayacak. Sayacak ama benim yerim dar. Yazımı noktalamam lazım. En iyisi siz değerli okuyuculara sorayım. Bir evlat neden Hacı olan babasına, Hacı Bektaş Veli’nin bu sözlerini söyler? Haydi hemen sebepleri sıralamaya başlayın! Sizlere kolay gelsin.

  • Salı 10.2 ° / 3.4 ° false
  • Çarşamba 11.5 ° / 1.9 ° Güneşli
  • Perşembe 13 ° / 1.5 ° Güneşli