Doç. Dr. Ökkeş Hakan Miniksar


Hemşehrilik Yönüyle Osmaniyeli Hekimler


Değerli Okurlar;

            Verimli toprakları olan Çukurova'nın göz bebeği yiğitler şehri Osmaniye'mizin yeterli nitelikli insan gücüne sahip olduğunu düşünüyorum. Zengin tarım potansiyeline bağlı olarak memleketimizde çiftçilik yaygın bir meslektir. Sanayi alanında da son dönemdeki ilerlemeler önemli bir istihdam alanı oluşturmuştur. Osmaniye'mizin uygun iklim koşulları, büyükşehirlere komşuluğu, denize yakınlığı, yaylalarının varlığı, ev kiralarının büyükşehirlere göre daha uygun olması ve rahat yaşama imkânlarının bulunması memur şehri olmasını da sağlamıştır.

            Osmaniye'mizin en bilinen yönlerinden biri de "şehitler diyarı" olarak anılmasıdır. Bunun sebebi neredeyse her aileden bir asker yada polisin çıkmasıdır. Devlet ve millet sevdalısı, milliyetçilik duyguları ön planda bir genç nüfusumuzun olduğu ortadadır. Tüm bunların yanında her alanda olduğu gibi hekimlik mesleğine sahip birçok hemşehrimiz de ülkemizin her bir yanında görev yapmaktadır.

            Nitelikli insan gücünün en başında gelen hekimlik mesleğinin yaygınlığı o şehrin sağlık alanındaki saygınlığını da arttıracaktır.  Daha önceki yazılarımda bahsettiğim "Tıp Fakültesi veya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kurulması" konularının altında yatan nedenlerden biri de Osmaniyeli hekimlerin sayısının artmasıdır. Farklı illerde görev yapan nitelikli insan gücümüzün Osmaniye'ye aidiyet duygusu zamanla azalmaktadır. Yerelde böyle bir sağlık kurumunun varlığı bu insan gücü için bir çekim noktası olacak köprü vazifesi görecektir. Bu kurumların yetiştirdiği hekimler o ilin bürokrasisine sahip çıkacak ve ilimizin kendi öz evlatları il yönetiminde söz sahibi olacaktır.

            Osmaniyeli hekimler hem kendi memleketlerinde hem de ülkenin her bir tarafında görevlerini yapmaktadırlar. Peki biz Osmaniyeli hekimler memleketimiz için yeteri kadar fedakarlık yapıyor muyuz? Bir görev var denildiğinde ben varım diyebiliyor muyuz? Veya İl'i temsil edenler bu görevler için en iyi kim yapar diye arayışa girip teklif götürüyorlar mıdır? Bunların hepsi kuvvetli bir bürokrasiye ve aidiyet duygusuna sahip nitelikli fertleri olan bir memlekette sorun olmaktan çıkmaktadır. 

            İlk bakışta hemşehricilik demode gibi görülebilir fakat bunu sağlam alt yapıda ilerletir ve içini sosyo-kültürel faaliyetlerle desteklersek çok faydalı bir oluşuma dönüşecektir. Benim hemşehricilikten anladığım; birlikte yaşanılan ortak coğrafya odaklı hissedilen yakınlığa bağlı olarak ortaya çıkan güçlü dayanışma ve yardımlaşmadır. Aynı coğrafyada yaşayanlar arasında ideolojik farklılıklar olmasına rağmen yeme-içme, giyinme, eğlenme ve düşünme alanları başta olmak üzere etnik, dini ve kültürel birçok alanda ortaklıklar bulunmaktadır. Bu birliktelik ister istemez sosyal sermayeye de dönüşmektedir. Bunun en bariz örnekleri bürokraside ve siyasette karadenizlilerin hakimiyetidir. Mesela çukurovalılar için böyle bir hakimiyet söz konusu değildir. Bunun elbette sosyolojik açıdan bir açıklaması olduğu ortadadır.

            Hemşehricilik duygusu ile hareket eden sivil toplum kuruluşları sosyal dayanışma ve yardımlaşmanın çok güzel örneklerini sergilemektedir. Özellikle büyük şehirlerde kendilerini köksüz, yalnız ve çaresiz hisseden öğrenciler için düzenlenen sosyal faaliyetlerin faydalarına hepimiz tanık olmaktayız.

            Hangi takımı tutuyorsun? Hangi kulübe üyesin? Hangi okul mezunusun? gibi yeni tanıştığımız birine sorulan sorular kadar Nerelisin? diye sormak da doğaldır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta hemşehrilik ortak paydasında yürütülen faaliyetlerin sadece bir ideolojik veya dini yapılanmaya hizmet etmesidir. Güzel olan aynı coğrafyadan olanların dini, siyasi ve kültürel farklılaşmalar olmasına rağmen hemşehri ortak paydasında görece daha kolay bir araya gelinebilmesi ve birbirine destek olup yardım edebilmesidir. Böylece bu birliktelik kalıcı hale gelmekte ve devamlılığı sağlanabilmektedir. Ayrıca değinmeden geçemeyeceğim bir nokta; alandan yeterli bilgi, tecrübe ve kültüre sahip olmayan kişilerin sırf hemşehricilik sayesinde kamuda bir görev veya atama talep etmelerinin uygun olmadığıdır. Bizler devletin tüm mekanizmalarında adalet, ehliyet ve liyakatı ön planda tutmalıyız. Bir insanın memleketine aidiyeti veya katkısı sadece kamudaki kişisel tanışıklıklar ile değerlendirilmemeli esasen  memlekete yapılan hizmetlere sunduğu değerli katkıları ile ölçülmelidir!

            Tüm bu anlattıklarıma dayalı olarak, biz Osmaniyeli hekimler yeterince birlik beraberlik içerisinde miyiz? Yereldeki sorunlara çözüm bulabiliyormuyuz? Ortak faaliyetler yürütüp kendimize daha güçlü bir sosyal alan açabiliyor muyuz? Ve bugünün nitelikli kişileri olan bizler ilerinin nitelikli insan gücü için birer köprü vazifesi görebiliyor muyuz?

            Bu sebeplerle biz Osmaniyeli hekimlerin (tıp doktoru ve diş hekimleri) artık hemşehricilik bilinci ile ortak duygu ve düşüncelerle hareket ederek birlik-beraberlik, dayanışma ve yardımlaşmayı sağlamamız gerekmiyor mu? Bu amaçlarla kurulacak olan temel amacı "hemşehrilik bağlarını ön planda tutarak sağlık sisteminin farklı değişkenlerine dinamik çözüm önerileri geliştirmek ve katkı sunmak" olan sivil toplum kuruluşlarına destek vermek tüm Osmaniyeli hekimlerin birer görevidir diye düşünüyorum. 

 

Birlikten kuvvet doğar diyerek tüm Osmaniyeli hemşehrilerime selam ve saygılarımı sunuyorum. 

Sağlıcakla kalın.

 

Doç. Dr. Ökkeş Hakan MİNİKSAR

S.B. Ankara Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği

e-mail: hminiksar@yahoo.com

  • Pazar 15.3 ° / 4.8 ° Güneşli
  • Pazartesi 16 ° / 4.5 ° Güneşli
  • Salı 16.1 ° / 3.9 ° Güneşli