Değerli dostlar
Aylardan Temmuz, tam yazın ortası
Güneşin, sıcağın, meyve ve sebzenin en fazla olduğu dönem tabiri caizse “ bolluk bereket mevsimi “
Taa ki Ekim ayı sonuna kadar devam edecek bir dönem
Belki de yurdum insanının en fazla mutluluk hormonu salgılaması gereken bir dönem.
Hal böyle olunca ister istemez yurduma ve yurdum insanına şöyle bir bakıyoruz.
Memleket ne alemde
Yurdum insanı ne durum da ?
Öyle ya
Bolluk bereket mevsiminin taa orta yerindeyiz.
Memleket diyince ilkokul sıralarından başlayarak hep şu anlatıldı.
Hep şu öğretildi;
Yurdumuz dünyanın en güzel coğrafi konumuna sahip,
Üç tarafı denizlerle çevrili,
Birçok medeniyete beşiklik yapmış
Dünya ülkelerinin ve insanlarının kıskandığı yer.
Hatta ve hatta Ruslar sıcak denizlere inmek için fırsat kolluyor.
İngiliz’i , Fransız’ı yüz yıl önce nasıl bölüşürüz diye ağız sulandırıyor.
İsrail desen Kutsal topraklar diye Proje üstüne proje üretiyor.
Demem o ki !
Böyle muhteşem ve kıskanılası toprak üzerinde yaşıyoruz.
Nefes alıyoruz ama yaşıyor muyuz o da ayrı bir traji komik durum.
Gelelim Yurdum insanına !
Yurdum insanı ise bilindiği üzere
Şanlı bir tarihi ve genetiği olan,
Yedi düvele diz çöktürmüş namı Viyana’dan Roma’ya kadar gitmiş
Kazıklı Voyvodayı kazığa bindirmiş
Tarihe altın harflerle iz bırakmış bir millet.
Amma gel gelelim bu günümüze ve memleketin ve milletin pürme ailene
Memleket talan yeri
Millet ise fakruzaruret içerisinde
Pazarlar, üretici ile tüketiciyi buluşturmak için kurulmuş yerlerdir.
Her taraf arazi, her tarafta ekim dikim yapılıyor.
Pazarda bir kilo Bamya
Veya Ayşekadın fasulyemiz kaç TL
Kasaba gitmeye gerek yok.
Hadi pazara gidip fiyatlara bakalım.
Diğer taraftan. Elin gavuru dediğimiz dünyanın en zor ikliminde ve en zor coğrafyasında yaşıyor atlıyor uçağa memleketin cennet köşelerinde cenneti yaşıyor.
Ya bizim halimiz
Ya bizim insanımız
Vallahi de billahi de pazara gidecek mecali yok.
Elin gavuru Akdeniz ve Ege sahillerinde keyifli keyifli tatil yaparak gıdasını alıyor.
Benim insanım ise pazar tezgahındaki sebze ve meyvelere mazlum mazlum bakıyor.
Üç tarafı denizlerle çevrili yurdumda denizi televizyondan gören insanımız var.
Peki can alıcı noktaya gelelim mi ?
Evet gelmekte yarar var.
Mustafa Kemal Atatürk bundan yüz yıl önce bu ülkelerin işgalinden kurtarmış mı ?
Pırıl pırıl bir devlet kurmuş mu ?
Dünyanın hiç bir ülkesinde olmayan hak ve özgürlükler verilmiş mi ?
Ve sayısız devrimler hayata geçirilmiş mi ?
Evet Evet Evet
Ne oldu da Bizi kıskanan ülkeler bizi işgal eden milletler bizim ülkemizde bey gibi yaşarken
Denize döktüğümüz
Hatta ve hatta “ Geldikleri gibi giderler “ diyip geldikleri gibi gönderdiğimiz insanlara ev sahipliği yapmanın ötesinde resmen hizmet ediyoruz.
Bunun yegane ve tek sebebi
Milli bir eğitim politikası ile yurdum insanı yetiştirilmedi
Milli ruh ve ahlaka sahip bir milletin her ne konuda olur sa olsun alacağı karar da milli bir anlam içerir.
Maalesef Biz diyemedik
Maalesef bizim için diyemedik
Maalesef bizim yararımıza ve çıkarımıza diyemedik.
Siyasette de ben dedik
Ticarette de ben dedik
Ben ben diye diye
Bamyeye mum olduk
Burnaz sahiline yabancı olduk