İsmet İpek


Osmaniye Uluları

Osmaniye Uluları


     Ulukişiler, toplum içinde dini yönden öne çıkmış şahsiyetlerdir. Yüce Allah’ın emirlerini, Peygamber Efendimizin sünnetlerini layıkıyla uygulayan, gittikleri yerde Müslümanlığı anlatan gönül gözü açık dervişlerdir. Tasavvuf ilminde onlara “veli” denir. “Evliya” veliler demektir. Arapça bir kelime olan veli; sahip, dost anlamlarına gelir. Halk arasında onlar; ermiş, eren, baba, dede, pir diye bilinir.

Veliler, gezici din gönüllüleridir. Halkı irşat etmek için diyar diyar gezen gazi dervişler veya alp erenlerdir.Onların bir beldede 40 günden fazla kalmayı Allah'a itaatsizlik kabul ettikleri, Allah’la kendilerinin arasına kimsenin girmesini, sırlarının bilinmesini istemedikleri için sürekli yer değiştirdikleri söylenir.

Evliya, keramet sahibi kişidir. “Olağanüstü hal göstermek” anlamına gelen keramet; gaipten haber vermek veya mucize göstermek değildir. İnancımıza göre gaibi ancak Allah bilir, mucize de peygamberlere özgü meziyettir.

Evliya, aynı zamanda başka yerde ve mekânda da görülebilir. Velilerin bu özelliği, tasavvuf ilminde “tayy-i zaman, tayy-i mekân” diye ifade edilir.

Evliyanın mezarlarına dini literatürde türbe, halk kültüründe yatır ve ziyaretgâh denilir. Onların kaldığı yerler kutsal kabul edildiği için mezarları veya makamları çok yerde görülebilir.

 

ÇUKUROVA ULULARI

Çukurova İstanbul’u Mekke’ye ve Medine’ye bağlayan tarihi yol üzerindedir. Buna İpek Yolu da denir. Evliya Çelebi’ye göre İstanbul/Üsküdar’dan başlayan Anadolu’daki İpek Yolu; Sağ Kol, Sol Kol ve Orta Kol halindedir.  Sol Kol; Adapazarı, Düzce, Kastamonu, Amasya, Tokat, Bayburt ve Erzincan üzerinden serhat şehrimiz Kars’a gitmektedir. Orta Kol; Tokat’tan ayrılıp, Sivas, Malatya, Harput ve Diyarbakır üzerinden Mardin yolu, Sağ Kol;  İstanbul-Adana-Antakya yolu üzerindedir.

Çukurova’dan geçen kervanlar, tüccarlar ve yolcular hatta ordular Misis-Payas-Belen-Antakya üzerinden yoluna devam etmiştir.

Osmanlı’dan önce Bizans devletinin başkenti olan İstanbul’u fethetmek için düzenlenen gazvelere ve seferlere giden ordu içinde pek çok sahabe, tabiin, evliya Çukurova’dan geçmiştir.

Osmanlı devrinde “Surre Alayı” denilen padişah hac kervanları da Çukurova’dan gitmiştir.

Halk arasında bilinen Çukurova ulularının isimleri Adana Vilayeti Salnamelerinde belirtilmiştir. Mersin’de Bozoğlan, SeyyitÂşık, Hasan Dede ve Hamza Kadı,  Anamur’da Fatih Karamanoğlu Musa Paşa, Halil Bey, Sarı Alaaddin, Arpaç dede, Şeyh Hüdai, Şeyh Pürçekli, Kılıçarslan, Gülnar’da Şeyh Ali Semerkandi, Şeyh Budala, Şeyh Ahmet, Mut’ta Şeyh Mehmet, Şeyh Ali, Seyyit Salih, Silifke’de Tevekkül Sultan, Mukaddem dede, Tarsus’ta Şit, Danyal, Lokman peygamber, Hızıraleyhisselam ile Peygamberimizin müezzini Bilal-i Habeşi, Ashab-ı Kehf, Halife Memun, Kasım Dede ve Abdülkayyumisimleri bildirilmiştir.

Adana’da Ali Dede, Çoban dede, Karasofu, Antakyalı Şeyh Muslihiddin, Abdürrezzak hazretlerinin mezarları, Karaisalı’da Mahmut Dede, Hasan Dede, Ürgüp Dede, Kaplancı ve Elmaser Dede, Yağmur Dede, Sofu Dede namlarında 7 adet ziyaretgâhve  Şeyh Ali’nin türbesi, Kozan’da Akça baba, Yahya dede,Çomak dede, Kozan/Belanköy’deHacı İbrahim Baba, Yumurtalık’ta Abdülcabbar dede, Timurtaş dede ve Palabıyık dede, Kadirli’de Hasan Dedeadları geçmektedir.

Ayrıca; Payas merkezde Kaba dede, Rabat köyünde Karabıyıklı dede, Payas/Döşek nahiyesinde Cabbar dede, Timurtaş dede, Kazan Kaynar dede, Palabıyık dede veAzam dede, Erzin’de Şeyhoğlu, Kara dede,Karakilise köyünde Hüsam dede, Bereket dağında Azhar dede, Dörtyol/Özer Köyü’nde Azam Dede ve Şeyhoğlu ve Kara Dede, Dörtyol/Ocaklı Köyü’nde Bıçakçı Dede,Hassa’da Asar dede, Kabak dede, Acem dede, Kılıç ve Ömer dedetürbesitesbit edilmiştir.

 

CABBAR DEDE VE 7 KARDEŞLER

            Çukurova uluları denince en çok akla gelen Cabbar Dede ve 7 kardeşlerdir.

Cabbar Dede, Misis/Kütüklü Köyü’ndedir. Türbesinin bitişiğindeki tonoz örtülü mekânın dergâhı olduğu zannedilmektedir.

Türbenin bulunduğu tarihi mezarlıkta eski Oğuz boyu damgaları görülse de Cabbar Dede’nin 17. yüzyılda yaşadığı tahmin edilmektedir.

Denilir ki 1638 yılında Bağdat seferine giden Sultan 4. Murat, Misis’ten geçerken çobanlık yaparak geçinen Cabbar Dede, sürüsünün ekinleri telef ettiği için şikâyet edilince azametli padişah huzuruna getirilmesini istemiştir.

Sultan’a götürmek için gelen askerlere Cabbar Dede; “Siz gidiniz. Ben hazırlanıp gelirim” demiştir. Nitekim askerlerden önce Sultanın huzuruna gelmiştir.

Hal ve hareketlerinden dolayı bir ulu kişi olduğunu tahmin eden Sultan 4. Murat, ona hürmet etmiş; “Bağdat’ın fethi bize müyesser olacak mı?” diye sual edince Cabbar Dede “Evet Sultan’ım” diye cevap vermiştir.

Halk arasında anlatılan meşhur kerameti şöyledir.

Cabbar Dede, Adana’da köşkerlik yapan manevi kardeşi Ali Dede’yi ziyarete gitmiş, hediye olarak ta bir sepet dolusu süt getirmiştir. Bu hediye ile hem kardeşini memnun etmek hem de kerametini göstermek istemiştir.

            Ali Dede süt dolu sepeti dükkânın duvarına asarak sohbete devam etmiştir. 

            Dükkâna giren bir bayan müşterinin ayak ölçüsünü aldırmak için çorabını çıkardığı zaman çıplak tenini gören Cabbar Dede’nin kalbine vesvese girmiştir. Bu esnada duvarda asılı sepetteki sütün tıp tıp diye damladığını gören Ali Dede şöyle demiştir; “Dağda çobanlık yaparak evliya olmak kolaydır ama şehirde köşkerlik yaparak evliya olmak kolay değildir.”

            Adana’da Ali Dede’nin bulunduğu mahalleye halk “Ali Dede Mahallesi” demiştir. Halep Valisi Mehmet Paşa 1704’te Ali Dede’nin mezarı bulunan yere bir mescit inşa ettirmiştir.

  • Cumartesi 28.5 ° / 15.2 ° Güneşli
  • Pazar 34.3 ° / 19 ° Güneşli
  • Pazartesi 29.3 ° / 15.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı